Doyamadım yeniden okumaya geldim diyenler, el kaldırabilir mi?
Yeni gelenlerin başlama tarihini şuraya alayım👇
Tüm zihin yolculuklarımda yanımda daima var olanlara... Teşekkürler ❤️🩹
KEYİFLİ OKUMLARA
1980, BURSA
Yeni yeni açmış papatyalar, susmak bilmeyen kuş cıvıltıları, sıcak havaya rağmen tatlı tatlı esen rüzgar baharın gelişini kutluyordu. Kadınlar gün doğumuyla uyanmış erkenden ev işlerini el atmışken erkekler ise gökyüzünün kızıllığına aldırmadım işlerine koyulmak için tarla yolunu tutmuştu.
Küçük köyün her evinde ayrı bir telaş vardı. Kimisi kilimlerini çıkarmış ellerindeki Arap sabunu ile yıkarken kimi ise koca kazanlarda kaynattığı sularla kıyafetlerini yıkıyordu.
Bu koca hengamede tek bir ev sessizde. Lakin kimse sorgulamıyordu bu sessizliği. Herkes, her şeyin farkındaydı ama yaptıkları tek şey arkalarında fısır fısır konuşmak, yalanda ah etmekti.
Dışarda açmış rengarenk çiçekler küçük, toprak evde solmuştu. Zemheri vurmuş gibi darmadağındı evdeki her bir yürek.
Gözyaşları seçim gibi yağarken yüreğinin tam ortasında koca bir fırtına varmış gibi hissediyordu genç kız. Kan çanağına dönmüş gözleri hâlâ yaş dökerken ellerini çıplak vücudunu temizlemek ister gibi gezindi kollarında. Ne kadar su dökse temzilenmeyecek, kirli dokunuşlar daimi vücudunda geziniyor gibiydi.
Omzuna konan havlu ile irkilerek bakışlarını banyo duvarından çekip hemen yanında duran annesine çevirdi.
Selma Hanım mavi gözlerinden akan yaşlara rağmen ona korkuyla bakan kızına küçük bir tebessüm sundu. Diliyle dudaklarını ıslatıp ellerini kızının omzuna koyup kaldırırken sessizce mırıldandı. “Hadi kızım, içeri geçelim gayri.”
Annesinin konuşmasıyla Günçiçek hırsla başını iki yana salladı. Omzundaki havluyu bir çırpıda yere atıp elini sıcak suya attı. “Olmaz ana!” dedi hâlâ başını sallarken. “Olmaz! Olmaz!..” diye sayıklarken eline aldığı lifi bedeninde yara açmasına sebep olduğunu bilmeden hırsla omuzlarında gezdirdi.
Lif boynuna değdiğinde daha hızlı sürttü lifi. O gece bedeninde gezen dudakları en çok boynunda gezinmişti. O gece zihnine düştüğünde gözyaşları şiddetlendi. “Git! Git...” diye tekrar ederken o gece bir adamın kirli dokunuşlarına şahit olmuş Günçiçek’i korumaya çalıştı.
Selma Hanımın yüzüne kondurduğu yalancı tebessüm hızla solarken o da kızı gibi gözyaşlarını tutmadı. Elimi bir çırpıda kızına atıp sıkı sıkı tuttuğu lifi banyonun bir tarafına attı. “Yapma,” dedi Selma Hanım acıyla. Hıçkırıklarla ağlayan kızını ıslak oluşuna aldırmadan hızla göğsüne çekti. “Kurban olayım etme bunu kendine. Kızım... Çiçeğim... İlk göz ağrım... Kendine acımıyorsan anana acı. Seni böyle gördükçe yüreğim sökülüyor. Etme kurban olayım...”
Günçiçek annesinin göğsünde hıçkırıklarla ağlarken Selma Hanım kızının sırma saçlarını öpüp okşadı. Canı çok acıyordu. Kızının yaşadıkları bir kambur gibi sırtıma binmiş, yemeden içmeden kesilmişti Selma Hanım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
LALO
Aktuelle Literatur☘️Günçiçek▪️Fırat☘️ Günçiçek sinirle odaya girdiğinde Gülten'i ve annesinin yan yana buldu. Adımları Gülten'i bulduğunda kadının saçını başını yolmamak için kendimi zor tuttu. "Ne diye geldin yine? Anlamaz mısın? İstemem diyorum! Ne kırkındaki adama...