5. bölüm

452 55 38
                                    





(Flashback)

"Hayır dedim Jimin, olmaz."

"Ama birazcık içsem ne olur ki hyung?"

Oflayarak arkasını dönüp mutfağa girdi Jungkook. Hafta sonu dersleri olmadığı için Jungkook, birkaç tane birayla eve gelmişti. Dolabı açtığında ise Jimin'in de iki kutu bira alıp dolaba yerleştirdiğini görmüştü.

Sinirle kaşlarını çatarken Jimin, mızmız bir çocuk gibi etrafında dudaklarını büzerek koşturuyordu. Kendisi de içmek istiyordu ama Jungkook, bir şişeden fazla alkol almasına izin vermiyordu.

Çünkü lanet olsun ki, sarhoş Jimin fazla arsız oluyordu..

"Israr etme olmaz!"

"Ya ben yetişkinim artık, sadece bir defa istediğimi yapmama izin veremez misin?"

"Off! Tamam başımın belası tamam. Ama bak fazla abartmayacaksın?"

"Tamamdır hyung, sen merak etme."

Hızla hyungun yanağına öpücük kondurup odasına koştu. Jungkook'un eli yanağında, kalbindeki çarpıntıyla derin bir nefes alıp kendine gelmeye çalıştı. Jimin, onun zavallı kalbini zorluyordu.

Kısa sürede ortamı hazırlayan Jungkook, Jimin'in gelmesini bekledi ama minik civcivi ortada yoktu. Bir süre daha bekledi ve odasından çıkıp karşısına geçen Jimin'le nefesinin kesildiğini hissetti.

O üzerindeki etek miydi?

"J-Jimin?"

"Güzel olmamış mı hyung?"

Ellerini önünde birleştirip yerinde salınırken sordu, Jungkook ise konuşmak için kelimeleri bir araya getirmeye çalışıyordu.

"Ç-çok güzel olmuşsun... Sen etek giyinmeyi sevmezdin, ondan şaşırdım sadece."

"Sadece görünce çok hoşuma gittiği için alıp denemek istedim, sen beğendiysen güzel olmuş o zaman."

Heyecanla ellerini çarparak konuştu ve Jungkook'un karşısına oturdu. Jungkook, daha fazla bakarsa delireceğine kanaat getirdiğini için hızla sehpadan soğuk bira şişesini alıp, ağzını açarak içmeye başladı.

"Fazla içmek yok, anlaşmıştık?"

"Tamam hyung.."

İkili tatlı konuşmalar ve ufak oyunlar eşliğinde içmeye devam ederken Jungkook'un zihni bulanmaya başlamıştı bile, Jimin ise hyung'una verdiği söz yüzünden çok az ve yavaş yavaş içiyordu.

İkinci şişeyi bitirmeden midesi bulanan Jimin, hızla lavaboya koşup içtiklerini çıkarmıştı. Bir süre lavaboda oturmuş, derin nefesler alarak sakinleşmeye çalışmıştı. Daha sonra elini yüzünü yıkayıp banyodan çıkarak salona yönelmişti.

Jungkook, çok fazla içtiği için konuşmaya dâhi zorlanıyordu. Jimin, onun bu hâlini görüp gülümsemiş, koluna sarılarak yerinden kaldırmaya çalışmıştı.

"Hyung, kalk odana götüreyim seni, hadi."

"İstemiyorum... Burda durup seni izlemek istiyorum."

Jungkook'un söylediklerini her ne kadar ayık olmayan kafasına yorsa da, heyecanlanmasına engel olamıyordu. İç çekip derin bir nefes alıp Jungkook'un koluna sarıldı ve yerinden kaldırmaya çalıştı tekrar.

"Hadi ya kalksana hyung?"

"Ben kalkmıyorum, sen otur."

Jungkook, Jimin'i kolundan tutup çekiştirdi ve kucağına düşmesini sağladı. Reflesk olarak gözlerini kapatan Jimin derin bir nefes alıp oturuşunu düzeltti. Jungkook'un bacakları üzerine oturmuş, başını kaldırınca ikilinin gözleri kitlenmişti.

Jimin'in heyecandan elleri titrerken nefesini tutmuştu neredeyse. Jungkook, bir elini çıplak kalan bacağa sarıp diğer elini sarı saçlara çıkarmıştı. Tutamları tek tek sevip kulak arkasına iterken alkollü nefesini Jimin'in dudaklarına üfleyip konuşmuştu.

"Dudaklarının tadına bakmayı çok istiyorum, her şeyden çok!"

Jimin, bir süre ne yapacağını düşünmüş, daha sonra derin bir nefes alıp yerinden hareketlenerek Jungkook'un sertleşmeye başlayan penisine kalçalarını bastırarak ince dudaklara yapışmıştı.

Dudakların ve dillerin verdiği savaştan ikili nefessiz kalıp aynı anda geri çekilmişlerdi. Jungkook'un elleri açıkta kalan ince beli ve pürüzsüz bacakları okşarken Jimin, ağır bir şekilde sürtünmeye başlamıştı.

"Seni istiyorum hyung, seviş benimle..."

İnce dudaklara ard arda öpücük kondurarak konuşan Jimin'i, Jungkook tek hamlede kucağına alıp yatak odasına götürmüştü. İkili güneş doğana defalarca kez bir birini sevmişti.

Sabah olduğunda ise Jimin, yaptığının yanlış olduğunu düşünmüş, hyung'unun bir daha yüzüne bakamayacağını düşünüp evden çıkıp Yoongi'nin yanına gitmişti.

(Flashback end)

"Özür dilerim-"

"Bana a-aşık mısın?"

Jimin, gözlerini kapatıp başıyla onaylamıştı Jungkook'u, hâlâ çok utanıyordu. En başından karşı gelseydi Jungkook ona zorla birşey yapmazdı ki..
Jungkook ise duyduklarını sindirmeye ve anlamaya çalıştı.

"Peki neden gittin, benimle olduğuna pişman mı oldun?"

"Pişman olmadım. Ama yüzüne de bakamadım hyung, sana ihanet ettim."

"Ne zamandan beri, bana karşı farklı duyguların var?"

"Üniversiteye başladığım dönemde, benim için kavga ettiğin gün seni farklı şekilde görmeye başladığımı anladım."

"Üç sene önce yani, anladım."

"Hyung... Birşey demeyecek misin? Sana ihanet ettim, seni hayal kırıklığına uğrattım-"

"Eğer bana olan aşkını ihanet olarak görüyorsan üzülme, benim sana karşı olan ihanetim çok daha önce başladı."

"N-ne..."

"Eğer o sabah kaçıp gitmeseydin, sana aşık olduğumu söyleyecektim, belki de bu kadar acı çekmezdik?"

"A-ama hyung-"

"Sana aşığım, kendimi kaybedecek kadar çok seviyorum, ama seni kaybedemem."

Jungkook, konuşmasını tamamlayıp karşısında duran miniğinin dolgun dudaklarına yapıştı. Öpücük sert değildi, özlem doluydu. Birkaç saniye içinde Jimin'in şoku atlatmasıyla karşılık verdi.

Jungkook'un ellerini ince beli sararken
Jimin, geniş omuzlara tutundu Jimin. Bir süre daha bir birilerinin dudaklarını yavaşça sömürürlerken Jungkook, geri çekildi.

"Seni seviyorum sarışın, herşeyinle benim ol."

"Seni seviyorum hyung, herşeyimle seninim.."

Jungkook, bu defa sertçe dudaklarına kapanıp Jimin'in yatakta uzanmasını sağladı. Elleri özlemini duyduğu tenin her zerresinde gezerken kasıklarını bir birine bastırdı. Öpüşmenin arasında Jimin, boğukca inleyip Jungkook'u omuzlarından iterek durmasını sağladı.

"Ne oldu, istemiyor musun?"

"İstiyorum hyung, ama ya bebeğimize birşey olursa?"

"B-bebeğimiz?"

"Şey... bizim bir bebeğimiz olacak hyung,
hamileymişim..."

______

Çüşş yani hassiktir ama oha aq! Bunlarda ne azgın çıktı of.

Neyse aşkolar okuduğunuz için teşekkür ederim♡





JUST YOUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin