|15|

102 3 8
                                    

Birkaç saat sonunda çıkış saatimiz gelmiş ve her zaman ki gibi hazırlanmıştık.

"Biz önden çıkıyoruz seni aşağıda bekleyeceğiz" dedi Soobin. Bende başımı salladığımda dans odasından çıktılar. Ben ise eşyalarımı toplayıp arkalarından çıkmıştım.

Aşağı indiğimde etrafta hiçbirini görememiştim. Sonradan aniden elimde bir baskı hissettim. Ardından belime sarılan ellerle geriye doğru çekilmemle ufak bir çığlık atmıştım.

Kimsenin olmadığı sessiz sokaklarda sesim yankılanmıştı. Belime dolanmış ellere bakıp elimi üstüne kapattım. Ardından arkama baktım.

O an içim rahatlamıştı çünkü gördüğüm yüz Beomgyu'nun yüzüydü. Şaşırmış, rahatlamış ve sevinmiştim.

"Sen.. burada ne arıyorsun?" dediğimde gülümsedi ve çenesini omzuma yaslayarak belimdeki ellerini sıkılaştırdı. "Seni"

Duyduğum cevap karşısında gülümseyerek ona taraf döndüm.
"Özledim" dedi yüzüme bakarak. Dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi kaçırdım. Yine utanmıştım. Niye ya? Ya bi insan bunu dediğinde niye utanırsın özlemiş işte. Çok normal.

Belimdeki elinin tekini kaldırıp çenemden tuttu ve başımı kaldırarak gözlerine bakmam için zorladı. "Sen beni özlemedin mi? 15 gün oldu" dedi somurtarak.

Gülümsedim ve başımı salladım. "Tabii ki özledim" diyerek kollarımı boynuna sardım. Oda ellerini tekrardan belimde birleştirip kıkırdamıştı. Başım onun göğsüne gelirken Beomgyu'nun başı ise benim başımın üstündeydi. Çenesini başıma dayadı ve belimi okşadı.

Aklıma gelen şeyle geri çekildiğimde telefonumu çıkardım.
"Sana özlemimi yatıştıran arkadaş buydu" diyerek bir fotoğraf açmış ve ona göstermiştim.

Beomgyu'nun gözleri irice açılırken yutkundu.
"Hey!.. bu tacize giriyor" onu dans odasında uyurken çektiğim fotoğrafa bakarken söyledi bunu.

"Hiçte bir kere" dedim dudağımı büzerek.
"O bana yardımcı oldu." dedim gülümseyerek.

Ardından telefonu kapattım.
"Bunu ne zaman çektin?"

Bu sorduğu soruya karşılık omuz silktim.
"Sadece gecenin bir saati uykumuzun açılması için kantine kahve almaya gitmiştim.. geldiğimde uyuyordun.. çok tatlıydın napayım?" dediğimde kaşlarını kaldırmış bir şekilde beni dinliyordu.

"Ah.. anladım" dedi başını sallayarak.
"Demek çok tatlıydım" dediğinde gözlerimi kısmıştım.

"Tatlı dedik diye hemen bir yerlerin kalkmasın" dediğimde dudağını büzmüştü.
"Bunu söyleyen sesin ama" dediğinde sessizce yüzüne bakmıştım.

Oda gülmüştü. Birkaç saniyenin ardından ciddileşmiş ve sessizce etrafa bakıyordu. Bir şeyler düşünüyor olmalıydı. Ama çok gergin duruyordu.

Sonunda sessizliği bozma kararı almıştı. "Artık sana bayadır sormak istediğim ama soramadığım soruyu soracağım.. Sormaya cesaret edemediğim soruyu. Ama buraya gelirken kafaya koydum..." dedi ve gözlerini kaçırarak yerinde hafif hafif hissettiğim heyecanından parmak uçlarına çıkıp yükseliyor sonra tekrar iniyordu.

"Sor" dedim saçlarımı arkaya atarak. Gözlerini etrafta gezdirdi sonra ellerimi tuttu.
"Bir kez soracağım.. kesin cevap istiyorum" dedi ve boğazını temizleyerek yutkundu.
"Tamam hadi sor artık." dedim bende tuttuğu ellerimin heyecanından ölecekmişcesine.

Blue Spring | Choi BeomgyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin