Bölüm #3

46 20 44
                                    

Profesör sınıftaki herkese hızlı ve tebessüm dolu bir bakış atıyor,gerçekten de en az bizim kadar bu durumdan mesut görünüyordu. Okulda gezi yılı olmadığı zamanlar bile olmuştu ve her yıl profesörler sınıflarının geziye hak kazanmaları için rekabet içerisindelerdi. Aynı bizim gibi.

"Merakınızı ve heyecanınızı görebiliyorum, bunu görmek beni de bir o kadar heyecanlandırıyor emin olun.  Bu fırsat her öğrenciye verilmez ve başarılı öğrencilerin çabalarını takdir etmek bizim için büyük önem taşır. Buraya gelmek için çok çalıştınız." Anlatırken beden dilini oldukça iyi kullanıyor, içimizdeki heyecanı daha da kıpırdamasına sebep oluyordu. Ellerini yukarı kaldırdı. Parmaklarını açarak avuç içlerini dışa doğru çevirdi. Ellerini yavaşça yanlara doğru iterken başını da hafifçe iki yana sallayarak " Ve şimdi, günlük stres ve sıkıntılardan uzak, harika anlar yaşayacağımız tatilimizi paylaşacağız. 17 gün boyunca buradaki hayatın monotonluğunu ve stresini unutun. Dilediğinizce vakit geçirin."

Sınıfta kopan alkış hengâmesi uzun süre dinliyor.

"Ancak fazla uzatmayalım. Ders sırasında seyahat planlarımızı ve ziyaret edeceğimiz yerlerin detaylarını alacaksınız. Endişelenmeyin, bu bilgiler elbette telefonlarınızda da olacak, ancak kağıt bir gelenektir,"

Öğretmenin sözleriyle sınıf gelecek maceraların vaatleriyle dolup taşarken, içimdeki heyecan verici beklentiler ve huzursuzluk arasında bölünmüş hissediyorum. Ödüllendirilecek ve iyi bir tatil geçirecektik, bu doğruydu; ama dünkü kitap aklımdan çıkmıyor, beni bırakmıyordu. Anın tadını çıkarabilmek için bunları aklımdan atmalıydım. Bu ise gördüğüm şeylerden sonra biraz zordu.

Arkadaşlarımla konuşmaya yeltenecekken, profesör son eklemeleri de bize duyuruyor.

"Geziye gelemeyecek olanlar, ki böyle bir ihtimalin çok düşük olduğunu ve bu fırsatın daha önce hiç kaçırılmadığını göz önünde bulundurarak, konuşma sonunda yanıma gelip bana bildirebilir ya da ekip arkadaşlarıma direkt iletebilirsiniz. Ama dediğim gibi, bu fırsatı kimsenin kaçıracağını sanmıyorum." Ellerini kendinden emin bir şekilde birleştiriyor ve sempatik gülümsemesiyle zaten coşkulu olan ortamı daha da coşturuyor.

Profesör ve ekibi teşekkürlerini ediyorlar ve biz son bir defa onları alkışlayıp, bir süre sonra sınıfı yavaşça boşaltmaya başlıyoruz.

Çıkarken ödevlerimizi platolara teslim etmeyi ihmal etmiyoruz. Sıra bana geldiğinde, ödevimi masaya bırakmaya hazırlanıyorum. Ancak ansızın profesörün sesini işitiyorum.

"Biraz belirleyebilir misin?"

Bu sorusunun üzerine ödevimi elime alıp nefesimi gerginlikle tutuyorum. Gözlerim, dışarıda beni beklemeleri için arkadaşlarıma işaret etmek üzere arayışa geçiyor, ama onların zaten beni terk ettiğini fark ediyorum. Diğer herkes sınıfı hızla boşaltırken, profesörle baş başa kalıyoruz.

"Kitabını şimdi görebilir miyim?"

Zaten elimdeki olan kitabımı hemen profesöre uzatıyor ve yapacağı şeyi bekliyorum. Masanın birinin üstüne oturuyor ve kitabı açıyor,
"Burada okuyup canlı bir şekilde yorumlamak istiyorum. Umutlarımın boşa çıkmayacağını düşünerek." Kitabımın sayfalarını hızla çevirirken dikkatlice inceliyor. Oldukça hızlı okuyordu. 

Bitirmesinin ardından aramızda gergin bir sessizlik hakim oluyor, ta ki gözlerini bana doğru dikmesine kadar. Gözlerindeki kararlılık ve beklenti beni yerime mıhlıyor. Bir şey demiyor, o yüzden nasıl bulduğunu sormak zorunda kalıyorum. Düz yüzünden eser kalmıyor ve bana dostane bir gülüş atıyor,gülmekten yüz kaslarının yorulup yorulmadığını kendi kendime soruyorum. Ani duygu değişimi karşısında şaşırıp kalmıştım.
"Klişeleri göz önüne alınca ana karakterin bu kadar kolay öleceğini düşünmezdim. Sonuçta, o ana karakter."

SINAV: Kelebek EtkisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin