Sonunda evime varıyoruz. Kapıyı çalmamızın ardından annem bizi karşılıyor. Arkasına doğru bakıyor,babamın varlığını belirten bir etmen göremiyorum. Ortalıkta görünmüyor,belki arkadaşımı şüphelendirecek bir görüntü vermemek adına bir süreliğine kaybolmuştur. Annemin yüzünde zoraki bir gülümseme seziyorum. Hiçbir şey yokmuş gibi rolüne devam etmeye kararlıydı anlaşılan.
Annemin yüzüne daha detaylı baktığımda canlı ve bakımlı olan yüzünden eser olmadığını,geriye sadece derin bir solgunluk ve yorgunluk belirtileri görüyorum. Aslında görüyorum denemezdi,baktığım anda yüzündeki yorgunluk ister istemez belli oluyordu zaten. Bu etmenler ister istemez yüzünü olduğundan daha yaşlı gösteriyor. Annemi bu halde görmek içimi yakıyormuşçasına acıtıyor.
Annemin yüzündeki tek değişiklik gözlerinin yorgunluğu veya şişmiş olması değil, ayriyeten hareketlerinde bir fevrilik,bir telaş bulunuyordu.Keşke annemgile arkadaşımın olup biten her şeyden haberi olduğunu, hatta durumu daha vahim bir hale sokmuş olduğumuzu söyleyebilseydim. Bunu vedalaşmamızdan önce söylemem gerektiğini aklıma kazıyorum,annemgili hiçbir şey söylemeden terk edemem. Bu kadar acımasız olamam.
Annem öylece dışarıda kaldığımızı görünce bizi içeri davet ediyor. Arkadaşımın geleceğini onlara çoktan haber vermiş olmamdan dolayı bu konuda rahat hissediyordum. Ormanda kesme işleriyle meşgulken bir yandan da onları, şebeke çeken bir alandan aramıştım. Bunu akıl edebilmem iyi olmuştu.
Gerçi ne kadar inandılar bilmiyorum. Hatta inandılar mı ondan çok şüpheliyim. Tek isteğim bu konunun hiç açılmaması. Eve adım atmamla beraber içime bir sıcaklık çöküyor; olayın getirmiş olduğu duyduğum o soğukluk hissiyatını çözmüyordu belki, ama ailemgile ve evine olan özlemimi ortaya koyuyordu, ister istemez duygulanıyordum. Ailemin arkasından iş yapmışım gibi hissetmek tarif edilemez bir duyguydu. Bir de bunun üzerine annemle bir daha ne zaman konuşabileceğimi bilmiyordum. Belki de bir daha hiçbir zaman birlikte olamayacak, vakit geçiremeyecektik. Bu, görüşmelerimize sonsuza kadar bir nokta koyacaktı belki de.
Vakit geçirsek bile eskisi gibi olmayacağını biliyorum,bunu hatırlamamla içime bir ağırlık çöküyor ve yaptığımın karşılığının olacağını daha iyi anlatıyor. Sonuçta çok büyük bir suç işlemiştim.
Ne kadar günahkar olsam da ailemi çok özleyeceğim. Ine'nin de babasını benim kadar özleyeceğini biliyorum. Babası sevgisini göstermekte zorlanan bir tip, ama Ine onu, o da Ine'yi bırakmak istemedi. Bir süre birlikte kalmışlar, hatta Ine, babasını daha fazla endişelendirmemek için onu bırakmak zorunda kaldı. Beraber birkaç gün görüşmemiştiler oldu, ama hiçbir zaman bu kadar zor olmamıştı.
Yakında sıra bana gelecek ve ben de ailemden kopacağım.Annem daha fazla telaşlanmasın, babam rahatsız olmasın diye odama çıkıyoruz. Ine için yerde bir yatak hazırlıyorum. Kullanmadığım battaniyeleri ve yastıkları bir araya getirerek bir yatak yapmıştım ona. Yorgunluğumuzu biraz olsun gidermek için çıt çıkarmadan hemen yatmaya geçiyoruz.
Odadaki karanlık ve sessizlik içimi daraltıyor. O kadar sessiz ve basıl ki Ine'nin düzenli nefes alışverişleri yankılanıyor. Gözlerimi kapatıp tekrar uyumaya çalışıyorum, ama gözlerim odanın içinde bir süredir bana bakıyormuş gibi görünen siyah bir figürü görüyor ve ona kilitleniyorum,akşam vaktine yaklaşmış olduğumuzdan oda karanlık o yüzden pek kestiremiyorum. Yorgunluktan titreyen vücudumu kalkmaya zorluyor ve figürün önünde duruyorum. Gözlerim kararlılıkla ona bakarken, o bana şeytanice bir gülümsemeyle karşılık veriyor. Siyah figürün kıyafetten ziyade bir insan olması gerçeğiyle korkuyla irkiliyor,geriye adım atıyorum. "Sizden çok fena bir şekilde öcümü alacağım," diyor, sözleri adeta buz gibi. "Yaptığınız şeyler yanınızda mı kalır sanıyordunuz ha?" Tarzında bir şeyler hırlıyor ama anlayamıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINAV: Kelebek Etkisi
AdventureGünümüzde insanlık, birçok sorunla karşı karşıya. Peki bu sorunların en büyük sebebi ve asıl kaynağı nedir? Nüfus artışı. Gelecek vadeden bir okulda okuyan 18 yaşındaki Kayla sınavda sorulan soruya cevap olarak nüfus artışına karşı yapılabilecek ç...