Aklımda binbir soru dönüyordu ama hiçbirine ışık tutacak bir cevabım yoktu.
Kafamın içi karanlık ve bir o kadar da doluydu, ne yapacağımı bilemiyordum. Suç mahalinden giderek uzaklaşıyorduk.
Arabanın motorunun bağırmasıyla beraber kalbim de bağırıyor gibiydi. Öyle ki, acı dolu sızılar sol yanımdan tüm vücuduma yayılarak beni rahatsız ediyordu.Başıma gelen olayları anlamıyordum,bir günde başıma gelen talihsizlikler zamanla beraber artıyorlar. Hayatıma mâl olabilecek olağandışı olaylardan kurtulamıyorum.
Kafamdan daha kanlar içerisindeki canavarı atamamışken şimdi de o çocuğun çıkması beni suçun pençesine düşürmüş gibi hissettiriyordu.
Günah keçisinden farksızdım,ve bu olaylara karşı ellerim bağlı duruyor bir şey yapamıyorum. Her şey bir kelebek etkisi gibi zincirleme olarak gelişmişti ve ben bunları sadece izliyor,başka bir şey yapamıyordum.Tam o sırada Ine beni arıyor,annemgil gelen aramayla beraber bir hışımla arkalarına dönecek oluyorlar , annem araba sürdüğünü unutmuş gibi görünüyordu.
İkisi de bana meraklı bir şekilde bakmayı ihmal etmiyorlar. Onlara sadece arkadaşımın aradığını ve akşama doğru beraber kalmamız için çoktan sözleşmiş olduğumuzu çekinir bir halde söylüyorum."Neden bize haber vermedin?" sesleri keskin ve soru doluydu.
"Çünkü daha yeni sözleştik,biz kamp yaparken. Yani siz uyurken.Özür dilerim. İptal edeceğim hemen, Ine anlayışlıdır merak etmeyin." elim telefonumu tutarken bile hâlâ gözle görülebilir bir şekilde titriyordu. Ine'ye duygularımı bastırmaya çalışarak gelemeyeceğimi iletiyorum, sanki ona vereceğim cevaplar önceden kurgulamışım gibiydi. Cümleler kendiliğinden otomatik bir şekilde ağzımdan çıkıyorlar.
Bana neden olduğunu sorup sorguya çekmeye başlıyor,normalde son dakikada planları bozmak alışkanlığım değildir arkadaşımın bunu iyi bildiğini biliyorum,bana inanmıyor. Ayrıca daha birkaç saat önce neşeli bir ses tonuna sahipken şimdi ise biraz gergindim. Bir şekilde darlıyor ve gelip gelmemesinin bir önemi olmadığının,asıl merak ettiğinin davranışlarımın asıl sebebi olduğunu söylüyor.
Ona ısrarla hiçbir şey olmadığını,söyleyip saçma sapan bahanelerde bulunuyorum,konuşmanın bir kısmında kendimi ele verecek oluyorum,sesim ağlamaklıya dönecek oluyor ama sonradan toparlıyorum.
Bu ben değilim,güçlü olmalıyım. Arkadaşımdan yardım dilenecek veya ona derdimi anlatıp teselli vermesini bekleyemem. Onu boşu boşuna sıkıntı içerisine koyamam.
"Seni sonra arayacağım, tamam mı? kendine dikkat et." Diyorum ve telefonu anında kapatıyorum.
"Kayla,bu iş böyle hallolmaz biliyorsun değil mi? Normal bir olay değil bu. Kendimizi tutmamıza gerek yok,böyle bu işin içimizdeki bıraktığı his bizi hapseder ve hayatın tadını çıkaramayız."
Diyor babam."Kendimizi suçlu hissetmeliyiz çünkü adam seni öldürmeye çalışıp beni sapık gibi takip ediyor öyle mi? Onun yüzünden gerçekten hapiste yatmak istiyor musun? Bir daha gökyüzünü göremeyecek ve dışarıdaki dünya ile tamamen kopacağız."
Dememin ardından çıt çıkarmıyor,susuyorum. Ortalığın bu şekilde kızışması en son isteyeceğim şey.
Babam derin bir iç çekiyor ve susuyor,üstüme gelmek istemediği belli.
Eve varmamıza aşağı yukarı 10 dakika kalmış bulunmakta,eve gidince ne yapacağımı düşünüyorum,o adamla nasıl ilgileneceğimi,ormana nasıl gideceğimi ve annemgille nasıl istişare edeceğimizi.Annemgil uyurken gitmenin en mantıklı olacağını düşünüyorum,tabi uyurlarsa veya böyle bir olay yaşadıktan sonra uyuyabilirlerse.
Telefonum hafiften titriyor.
![](https://img.wattpad.com/cover/355286217-288-k988379.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINAV: Kelebek Etkisi
AdventureGünümüzde insanlık, birçok sorunla karşı karşıya. Peki bu sorunların en büyük sebebi ve asıl kaynağı nedir? Nüfus artışı. Gelecek vadeden bir okulda okuyan 18 yaşındaki Kayla sınavda sorulan soruya cevap olarak nüfus artışına karşı yapılabilecek ç...