...
Gece hakkında konuşmamışlardı. İkisi de bunun hakkında bir kelime etmemişlerdi. Kyungsoo Jongin'in yedek okul üniformasını almıştı ve gizlice o günden sonra geri iade etmişti. Bunun hakkında tek bir kelime dahi etmemişlerdi. Çünkü Jongin ayağına dolanmak istemiyordu ve Kyungsoo nedeni ne olursa olsun Jongin'e açık olabilirdi, görünenden daha fazla şey olmasına rağmen bunun hakkında sormamıştı. Büyük olanın, eğer tabii kendisinde isterse hazır olduğunda onunla konuşacağına inanıyordu.
''Son zamanlarda oldukça sessizsin.'' Sehun öğle yemeği sırasında belirtti. Jongin onu zar zor duymuştu ve muhtemelen bir süredir onu dinlememesine rağmen konuştuğunu söyleyebilirdi. Konuşurken bir çeşit rahatsız bir ton kullanmıştı, yada belkide sadece yorgundu. Bitkin düşmüş.
''Üzgünüm.'' Jongin kısaca cevapladı. ''Aklımda bir sürü şey var.''
''Bu gece bize gidelim mi? '' arkadaşı sordu. ''Aklındaki şeyleri atmada ve rahatlamana yardımcı olurum, tamam mı? Aniden bu kadar çok çalışmak beynin için iyi değil.''
Bu takılma Jongin'i gülümsetmişti. Cuma gününü arkadaşıyla geçirmeyi kabul etti. Bu ikisi içinde iyi olacaktı. Bütün bundan sonra, Jongin kendine Sehun için olması gereken iyi bir arkadaş olacağına söz verdi. Sehun'da onu özlemiş görünüyordu. Ama okuldan ayrılmadan önce, Jongin numaradan bir şey unutmuş gibi yaptı ve geri içeri girdi. Sehun dışarıda bekledi. Yapabildiği kadar hızlıca Kyungsoo'nun dolabına koştu çünkü diğerinini hala okulda olduğunu ve muhtemelen daha eşyalarını toplamadığını biliyordu. Bir parça kağıt yırttı ve diğerinin anlayabileceği kadar düzgün bir yazıyla telefon numarasını kağıda karaladı.
'Herhangi bir şeye ihtiyacın olursa.'
Kyungsoo muhakkak anlayacak ve hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını söyleyecekti. Zaten Jongin'de bunu neden yaptığını bilmiyordu, hala bir şekilde Kyungsoo'ya yardım etmek istiyordu. Büyük yada küçük bir sorun olsa bile bununla başa çıkabilirdi. Jongin'den başka kimsenin Kyungsoo'yu incitmeye hakkı yoktu. Bu onun hayatı boyunca hissettiği en güçlü şeydi. Bildiği tek bir şey varsa, buydu.
Sehun'un evine girdiklerinde annesi onları sıcak karşıladı. Jongin'i tekrar orada gördüğü için şaşırmıştı. Onu ne kadar özlediği hakkında bir süre konuştuktan sonra onlara önceden hazırladığı yiyecekleri servis etti.
Sehun ile video oyunu oynamayalı çok olmuş gibiydi. Her zaman ki gibi arkadaşça başlamışlardı. Ama bu Jongin'in 'Ölüm Savaşı' oyununun ilk raundunu biraz kaybedene kadar sürmüştü. Bir şeyleri kontrolü altından kaybetmişti. Jongin asla iyi bir kaybeden olmamıştı, gerçi iyi bir kazanan da olmamıştı. Sehun kahkaha atarken arkadaşı onu yumuşakça tekmeliyordu ve eski günlerdeki gibi hile yaptığını söyleyip bağırıyordu. Jongin somurturken başka bir el daha oynamaya başladılar. Çoktan kaçıncı turlarıydı bu? Saate baktıklarında gecenin ikisi olduğunu gördüler. Jongin telefonunu kontrol etti ve sadece annesinden gelen 23 cevapsız aramayı gördü. Hızlıca geri aradı, annesi açana kadar korkuyla beklediğini biliyordu.
7 dakika boyunca azar yemişti ve direk eve gitmeye razı olmuştu. Sehun özür diledi ama Jongin onu suçluluk duymaması için ikna etti.
Sehun'un eviyle kendi evinin arası pek uzak değildi ama Jongin acele etmediği için yarım saatini alıyordu. Gecenin tadını çıkarıyordu. Hava ve ışıklar her zaman onu nedenini bilmediği bir şekilde rahatlatırdı. Düşünmek gerekirse, birçok belli konularda neden böyle hissettiğini bilmiyordu. Örneğin, bakmadan bile cebindeki titreyen telefonu arayanın nasıl o olduğunu kendine açıklayamıyordu, onun Kyungsoo olduğunu biliyordu. Aramaya cevap verirken bir his midesinin dibine yerleşerek titremeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altercation [M] ||Çeviri
FanfictionYazar: sessny Jongin'in liseye başlamasının ilk haftasından beri her zaman kavga ediyorlardı. Girişin kapısını açtığında Kyungsoo'nun yüzüyle karşılaşmıştı. Bu cehennemin başlangıcıydı, ya da o öyle düşünüyordu. Ama şimdi, bir buçuk yıl sonra, Jongi...