...
''Film izlemeliyiz.'' Kyungsoo bulaşıkları yıkadıktan sonra söylemişti, bulaşıkların tamamını o yıkamıştı çünkü o sırada Jongin onun yaptığı föşşik yemeği övmekle meşguldü.
''Onun yerine başka bir şey yapsak?'' Jongin fikrini öne sürerken elini de büyük çocuğun tişörtünün altına sürmüştü.
''Televizyon izlemek istiyorum ama.''
''Ben ne istersem sen tersini istiyorsun.''
''Aynen öyle.''
''Senden nefret ediyorum.''
''Biliyorum.''
Kyungsoo gülümserken oturma odasına yürüyüp televizyonu açtı. Çocuklar için penguenler hakkında olan bir program vardı ama Jongin'i heyecanla koltuğa kurulmuş halde bulmuştu.
''Hadi bunu izleyelim!''dedi.
''Benimle dalga geçiyor olmalısın? Bu çocuklar için! Liseli olduğuna emin misin sen?''
Jongin cevap vermedi ve Kyungsoo kendisini bir kez daha yenilgiye uğramış halde buldu. Çünkü kanepeye uzanmış bir şekilde çenesini dizlerinin üstüne dayamışken nasıl kanalı değiştirebilirdi ki, üstelik birde dünya üzerindeki en mükemmel çocukmuş gibi gülümsüyordu.
Jongin'in yanına oturmuştu ve genç olan başını Kyungsoo'nun omuzlarına dayamıştı. Kyungsoo yarı dikkatini programa verirken Jongin'in birbirine girmiş olan saçlarını eliyle düzeltti. Jongin'in göğüsü hafifçe bundan memnunmuşcasına titremişti, belki de Kyungsoo'nun artık programı izlediğini fark etmişti, çünkü kafasını eğdiğinde diğerinin bakışlarıyla karşılaşmıştı.
Jongin'in kahverengi gözleri tamamen ilgi ve güven doluydu ve bu Kyungsoo'nun omuzlarının daha da ağırlaştığını hissettiriyordu. Sanki mümkünmüş gibi genç olan ona doğru daha çok kıvrıldı. Kyungsoo ona doğru eğilerek diğerinin pembe dudaklarının üstüne yumuşak bir öpücük yerleştirdi.
''Şımarık ve bebeğin teki olduğunu bilseydim seni her gördüğümde kıçını tekmelemeye devam ederdim.'' Kyungsoo gülümsedi çünkü aslında kast ettiği şey bu değildi ve Jongin'in de bunu bildiğini biliyordu. Jongin'de ona geri gülümsedi ve onu tekrar öptü, bir süre sonra dudakları birbirlerini açlıkla tatmaya başladığında artık arkadaki televizyon sesi yok olmaya başlamıştı.
Jongin geri çekildiğinde diğerinden sadece nazikçe onu kanepeye yatıracak kadar uzaklaşmıştı. Bir şekilde ikisi arasındaki atmosfer değişmişti. Acele ve ihtiyaç doluydu ama aynı zamanda yavaş ve dikkatliydi, sanki yanlış bir adım attıklarında araları havayla dolacaktı. Genç olan Kyungsoo'yu dikkatlice odasına taşıyıp bıraktı ve Kyungsoo'nun boynunu nazikçe ısırıp kasıklarına sürtündüğünde büyük olanın vücudunun bundan hoşlandığını söyleyebilirdi.
Dokunuşları gittikçe daha çok ihtiyaç dolu oluyordu ama ağır hava hala olduğu yerdeydi. Jongin güçlükle Kyungsoo'nun pantolonunu boxerı ile birlikte çıkarttı. Daha sonra aynı şekilde kendisini de soymuştu. Sertliğini bir kaç saniye büyük olana yavaş hareketlerle sürtüp büyük gözlere baktı. Jongin orada bir şeylerin kendine çok farklı baktığına yemin edebilirdi ama buna bir isim koyamadı, etraflarında hala ilgili bir hava vardı.
Jongin tamamen sertleşmiş üyesini Kyungsoo'nun sertliğe sertçe vururken Kyungsoo'nun derin nefesler çekişini dinledi. Büyük olanın boynuna bir öpücük kondurmadan önce yanaklarında tatlı bir pembelik oluştu. Kyungsoo Jongin'in belini kavradı ve sertçe kendi üyesine bastırdı çünkü şuanda dokunulmaya çok ihtiyacı vardı. Genç olan sevgilisinin ihtiyacını karşılamak için eliyle diğerinin üyesini okşamaya başladı. Jongin, Kyungsoo'nun sertleştiğinde ona dokunmadığını öğrenmişti, diğerinin dudaklarından özenle çıkan sızlanma ve inleme sesleri Jongin'in kaya kadar sert olması için yeterliydi ama artık daha fazla yavaş hareket edemiyordu çünkü altındaki çocuğa olan ihtiyacı doyumsuzlaşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altercation [M] ||Çeviri
FanfictionYazar: sessny Jongin'in liseye başlamasının ilk haftasından beri her zaman kavga ediyorlardı. Girişin kapısını açtığında Kyungsoo'nun yüzüyle karşılaşmıştı. Bu cehennemin başlangıcıydı, ya da o öyle düşünüyordu. Ama şimdi, bir buçuk yıl sonra, Jongi...