(Ç/N): Merhabalar efendim. Sonunda bölüm geldi evet. Ama şikayetçiyim çünkü okuyanların çoğu oy vermiyor ve benim hevesim kaçıyor. 800 kişi okuyorsa 100 kişi oy veriyor. Mantıklı değil ,değil mi? Sadece biraz dikkat istiyorum. Emeğe yazık olmasın değil mi? En sonunda bende Yok Kurdum Ben gibi adımı 'Vote Verin Arkadaşlar' yapacağım ;_;. Hata varsa bölümde görmedik, duymadık, bilmiyoruz. Keyifli okumalar efenim. OY VERMEYENİN KAYNATASI ÖLSÜN. tşk :')
...
''Pazartesilerden nefret ediyorum.'' dedi Kyungsoo, bütün sabah boyunca söylediği bütün şeyler buna benzer şeylerdi. Jongin diğerinin sabah insanı olmadığını anlamıştı.
Neşeli kalmaya çalışmış ve Kyungsoo'yu iyi bir ruh haline sokmak için uğraşmıştı ama elde ettiği tek şey diğerini daha da sinir ederken başarısızlıktı. Büyük olan Jongin'i sertçe ittiğinde, Jongin duvara çarptığı için neredeyse omzu çıkıyordu. Özür dileme yoktu, her zamanki gibi. Ve ne zaman Jongin bir şey yapmaya veya söylemeye kalkışsa Kyungsoo onu ya fiziksel yada sözlü olarak susturuyordu. Bu yüzden Kyungsoo pazartesilerden nefret etmesi hakkında konuştuğunda onu tehdit etmiyordu.
''Bugün pazartesi bile değil ki.'' Jongin diğerinin tekrar sinirlendirmemeye çalışarak söyledi.
''Konumuz bu değil.''
''Konumuz nasıl bu olabilir ki? Eğer okuldan nefret ediyorsan, okuldan nefret ettiğini söylersin ve eğer sabahlardan nefret ediyorsan da aynısını yaparsın.''
''Her-şeyi biliyormuş gibi davranma.''
''Sadece söyledim.''
''Kapa çeneni, lütfen.''
''Sen az önce lütfen mi dedim?'' Jongin şaşırarak sordu.
''Senden nefret ediyorum.'' Kyungsoo adımlarını hızlandırmadan önce içini çekti ve okul binasına doğru yürüdü. Jongin kendi kendine gülümsedi ve ders başlamadan önce koştu.
Sehun her zamanki yerindeydi, her zamanki gibi olmayan şey işe gözlerini telefonuna dikmiş gülümsemesini saklamaya çalışıyor oluşuydu. Jongin'in varlığını bile fark etmemişti. Dikizlemekten değilde sadece Sehun'un neden telefonuna bu kadar yapışmış olduğunu merak ettiği için göz misafiri olmuştu. Tek görebildiği bir mesaj penceresinde biriyle konuştuğuydu, konuştuğu kişinin adını göremeden Sehun şaşırarak ona dönmüştü.
''Jongin!'' diye bağırdı ve telefonunu hızla cebine koydu. ''Okula zamanında geldiğini bilmiyordum.''
''Çok komik.'' Jongin gülümsedi.
''Dün neredeydin?''
Jongin'in yüzünde muzip bir gülümseme belirdi ama cevap vermedi. Sehun parçaları bir araya getirip makul bir cevap oluşmak için yeteri kadar zeki değildi. Jongin'in aklına yağmur yaparken Sehun'u dışarıda gördüğü geldi.
''Peki ya sen?'' Jongin sordu. Sehun'un suratında ciddi bir ifade vardı ama birazda şaşırmış gibiydi.
''Ne? Ben okuldaydım.''
''Öğleden sonra, otobüsteydim ve seni dışarda yağmurun altında gördüm, ne ayak? Yağmurdan nefret ettiğini sanıyordum.''
''Ediyorum. Yanılıyor olmalısın.'' Sehun cevap verdi. Ama biraz hızlı konuşmuştu ve Jongin Sehun'u görüdüğüne kesinlikle emindi. Yine de fazla zorlamadı. Eğer Sehun anlatmak isteseydi anlatırdı.
Jongin dikkatini derse vermek yerine, birisinin bütün biyoloji dersi boyunca sınıfta nasıl oturabildiğini merak etti.Dikkatini vermek hayatı boyunca yaptığı en sıkıcı şeydi. Özellikle tarih dersinde. Tarih en kötü olan kısımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altercation [M] ||Çeviri
FanfictionYazar: sessny Jongin'in liseye başlamasının ilk haftasından beri her zaman kavga ediyorlardı. Girişin kapısını açtığında Kyungsoo'nun yüzüyle karşılaşmıştı. Bu cehennemin başlangıcıydı, ya da o öyle düşünüyordu. Ama şimdi, bir buçuk yıl sonra, Jongi...