Minho sinirle kalktıktan sonra arkasından bakakaldı Hyunjin. Ağzı açık kalmıştı. Gittikçe hırçınlaşmaya başlıyordu. Önce ergenliktendir diye düşündü. Fakat görünüşte yakışıklı bir ergen gibi dursa da Hyunjinle neredeyse aynı yaştaydı.
Minhonun son zamanlardaki hareketlerine anlam yüklemeye çalışmaktan vazgeçmişti Hyunjin. O kırılıp alındıkça peşinden koşup tatlı tatlı gönlünü alıyordu ve hayatları kaldığı yerden devam ediyordu.
Bir sabah yine Jisung, Felix ve Jeongin paldır küldür içeri daldılar. Bu kez yanlarında yeni işçileri Changbin de vardı. Changbini görür görmez Minhonun yüzü düştü. Ona göre, bu kısa boylu gerzek, ne zaman gelse Hyunjine yavşıyordu. Özellikle dudaklarına zaafı vardı. Yan yana geldikleri her an elleri durmadan Hyunjinin dudaklarının üzerindeydi Ve artık Minho onu Hyunjinin yanında görmek istemiyordu.
Aslında diğerleri bir şeyler için kasabaya indikleri bir gün, Changbin diğerlerinin isteği üzeirne burada onların ailesi ile kalmıştı. Şehir ortamından bunalan Minho da gitmemeyi tercih etmişti. O gün ikisi birlikte takılmışlar ve çok eğlenmişlerdi.
Hyunjin olmasa iyi çocuk şu Changbin diye düşündü Minho. Ama Hyunjin vardı ve iyi ki de vardı.
Yine Changbin ellerini Hyunjinin dudaklarının üzerine koymuştu ki Minho hiddetle atılarak Hyunjini geri çekti.
Hyunjin:
-Minho ne oluyoChangbin:
-Sana noluyo lan? Nesisin sen Hyunjinin?- Sanane orospu çocuğu! Dokunma milletin dudağına.
Changbin:
-Ben gidiyorum biraz daha burada kalırsam elimden bir kaza çıkacak çünküFelix:
-Bekle biz de geliyoruzDiğerleri de onlarla birlikte çıktılar. Felix çıkarken Hyunjine döndü ve:
-Onunla konuş, iyice can sıkıcı olmaya başladı. Daha dünkü velet hareketlere bak-Felix onun bizden farklı olduğunu biliyosun
Dedi ve derin bir nefes aldı Hyunjin.-Neyse ne
Diye ekledi ve çıktı FelixKendi başına kaldıktan sonra düşünmeye başladı Hyunjin. Ne yapacaktı ve nasıl konuşacaktı Minhoyla. O bu düşünceler içindeyken sanki yarım saat önce ortalığı birbirine katmamış gibi neşe içinde Minho belirdi
-Hyunjiiiiin
Hyunjin sevimli bir ifade ile gülümsedi. Her ne kadar ona kızsa da asla uzun süreli kızgın kalamıyordu.
Cıvıl cıvıl sesi ile konuşmaya devam etti Minho.
-Hyunjin hadi gel ormanda gezintiye çıkalım. Hem çizim setlerini de al, resim yaparsın. Ben de seni izlerim
-Tamam Minho hadi çıkalım
Dedi gülümseyerek. Sonra da çizim setini yanına aldı.Bir süre birlikte yan yana yürüdüler. Daha sonra Hyunjin gölün hemen kenarında, ağaçların ortasında bir ev gördü ve bu manzarayı resmetmek istedi.
O evi çizerken Minho sessizce onu izliyordu. Onun saçının tutamlarını kulağının arkasına atması bile o kadar güzel gelirdi ki Minhoya, bazen izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamazdı.
Hyunjin kaç saattir bu şekilde oturduğunu bile söyleyemeyecek bir durumda iken aniden evin kapısı açıldı. Evin kapısından Hyunjin yaşlarında kahverengi saçlı tatlı bir çocuk çıktı. Buralarda daha önce hiç görmediğini sandığı çocuğu görünce çok şaşırdı Hyunjin.
Çocuk Hyunjini görünce gözlerini kısarak onlara baktı. Çocuğun bakışları Minhoyu huzursuz etmiş olacak ki doğruca Hyunjini arkasına aldı.
Çocuğa ateş püsküren gözlerle bakıyordu şimdi. Çocuk bir süre daha baktıktan sonra dile geldi
-Ne bakıp duruyosun gerizekalı
-Sen bize bakıyordun oç
- Lan göt lalesi benim gözüm görmüyor gözlüksüz
-Gözlük tak o zaman sığır
-Ulan 2 saattir evimi dikizliyosunn be
-Ulan oç hani görmüyodun be?
Hyunjin bir anda patladı
-YETEEEER!Minho da çocuk da bir an Hyunjine şaşkınlıkla bakakaldılar.
Çocuk Minhoya bakarak:
-Arkadaşın mal herhalde-Mal deme lan Hyunjine
Çocuk uzaktan Hyunjine el sallamaya başladı bu kez de
-Demek adın Hyunjiiiin ben de Seungmiiin
Aslında kıyının öteki ucundaydı ve Hyunjin onu çok rahat duyabilecekken bağırmayı seçiyordu. Garip brisiiydi Seungmin. Ve Hyunjin onu daha ilk görüşte çok sevmişti. Minho içinse aynısının mümkün olmadığını söylemeye gerek bile yoktur muhtemelen.
Garip bir sohbete tutuştular ve ilerleyen günler boyunca Seungmin Hyunjini sık sık ziyaret etmeye başladı. Git gelleri boyunca Felix ve Jeonginle de çok iyi anlaşmıştı. Ama Changbin ve Minho için aynısı söylenemezdi. Onlarla bir türlü yıldızı barışmıyordu.
Bir gece Hyunjin ve Minho yatağa uzandılar be Minho yine ellerini Hyunjinin beline doladı. Hyunjin de huzurla kavradı Minhonun bileklerini ve gözlerini kapadı.
Fakat daha sonra nedense Minhonun ellerinin bedeni üzerinde hafifçe hareket etmeye başladığını fark etti Hyunjin. Başta göbek deliğinin biraz üzerinde olan elleri yavaşça göbek kısmına geldi.
Ellerinin dokunuşu Hyunjinin nefesinin kesilmesine sebep oluyordu ve göğsü yavaşça inip kalkıyordu.
Minho ellerini birazcık daha aşağı indirdi. Neredeyse 2cm vardı artık. Hyunjin nefes almıyordu bile
Minho birkez daha ellerini hareket ettirecekti ki Hyunjin hızla ellerini tutarak az önceki yerine konumladı. Daha sonra uzun süredir tuttuğunu düşündüğü nefesini dışarı verdi.
Beklemeliydi..
Minho bunu yapmamalıydı
En doğru olanı yapmıştı Hyunjin
Ne bekliyordu Minho?
İlk temasında heyecanlanıp kendisini öylece koyuvereceğini mi sanmıştıAyyy yeni bölüm istiyorsunuz diye yazdım. 🥺
Yoksa tutmadı diyip rafa kaldıracaktı 🥺
Yorum yapmayı unutmayııın 💚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE - Hyunho
FanfictionEski çağlarda sessiz sakin bir göl kenarında yaşayan ressam Hwang Hyunjin, gölün üzerinde süzülen bir sepet görür... Hyunho