Minho'dan
Uzun bir vadi uzanıyordu önümde. Yemyeşil çayırlarla bezenmişti. Felix'i gördüm. Peşinde de Jisung vardı. Kahkahalar atarak koşuyorlardı.
Daha sonra ikisine de seslendim. Sesimi duymalarıyla ikisi de durdular. Yönlerini yavaşça bana çevirdiler. Çevirmeleriyle pantolonlarındaki kanı gördüm.
Aklımı yitirecek gibi olduğum an bana elleriyle bir yönü işaret ettiler. O yöne döndüğümdeyse pantolonumdaki kanla darağacında sallanan kendi bedenimi gördüm...
Yataktan fırlamamla Hyunjin kollarını bana dolayarak beni sakinleştirmeye çalıştı. Son zamanlarda artan kabuslarıma alışmıştı. Diken üstünde uyuyordu her an ona ihtiyacım olabilir diye.
Artık ona geçmişimi anlatmak istiyordum. Nasıl öldüğümü bilmesini ve bunun beni niye bu kadar etkilediğini bilmesini istiyordum.
Bana kollarını dolmayan Hyunjini yavaşça kendimden uzaklaştırdım.
-Seninle bir şey konuşmam lazım
-Söyle Minhom söyle canım
-Hyunjin ben aslında ölüyüm
-Minho hani ölümsüzdün ne demek ölüsün ben anlamıyorum!
-Hyunjin dinle. Ben aslında bundan yıllar önce öldürüldüm. Ama ruhlar dünyayı izleyebilirler. Ve ben dünyayı izlerken... Ben dünyayı izlerken seni gördüm Hyunjin. Ve görür görmez sana aşık oldum. Ben sana gönderildim Hyunjin. Ben, sen kucağında beni severken bile sana aşıktım. O sepeti açtığın andan beri,hatta daha öncesinde bile sana aşıktım.
-Minho... Her geçen gün sana daha ne kadar aşık olabilirim derken kendimi daha da aşık olmuş buluyorum. Minho peki.. Sen... Sen Jisung ve Felixe benzer şekilde mi öldürüldün?
-Aynı şekilde öldürüldüm. Sadece onları tanınmayacak hale gelene kadar dövdüler. Benim pantolonumu kırmızıya boyadıktan sonra astılar. Asılarak idam edildim Hyunjin..
Kollarını hızla bana doladı. Bir yandan da sarsılıyordu.
-Ağlama
- Nasıl ağlamayayım ki? Sevdiğim kişi nelere katlanmış nasıl ağlamayabilirim ki?
-Hyunjin biliyor musun? Senin beni sevdiğini söylediğin gün, daha erken öldürülmüş olmayı bile diledim. Sana geç kaldığım her saniye için kızdım onlara.
-Sen benim Mucizemsin Minho. Sen benim için Mucizesin
-Sen de benim için öylesin güzelim.
Huzurla kollarımı tekrar ona sardım..
Bu geçen süre zarfında diğerleri ne mi oldu?
Chan en güzel günü bu şekilde sonlanınca daha fazla buralarda kalmak istemedi. Eşiyle birlikte başka bir yere taşındı. Seungmini de kendisiyle kalmak için davet etti ama Seungmin gitmek istemedi.
Jisung ve Felix gidince Felixin ailesi de buralarda duramadılar. Şehire gidip oraya yerleştiler. Annesinin akıl sağlığı yerinde değildi zaten o günden beri.
Changbin Seungminin yanına yerleşti. Sık sık yanımıza geliyorlar. O günün yaralarını birlikte kapatmaya çalışıyoruz.
Jeongin ailesiyle birlikte şehirdeki yaşamına devam ediyor. Kardeşinin ölümü onu derinden sarstı. Miyeong, o günden beri her gece sarsılarak uyandığını. Durduk yere ağladığını söylüyor. Muhtemelen dayanmak zorunda olduğu bir ailesi olmasa Jeongin de dayanamazdı Felixin gidişine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE - Hyunho
FanfictionEski çağlarda sessiz sakin bir göl kenarında yaşayan ressam Hwang Hyunjin, gölün üzerinde süzülen bir sepet görür... Hyunho