Hyunjinden
Minho hızla büyümeye devam ediyordu. Ama sadece sayısal anlamda. Görünüşü hiç değişmiyordu. Ben 24 yaşıma gelmiştim ama çok da uzak sayılmayan bir geçmişte Minho benim kucağımdayken şimdi Minho 26 yaşındaydı.
Yani öyle olduğunu söylüyordu. Yaşını nasıl hesapladığı hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Ama bunu bilerek doğmuştu bence. Hatta bence Minho tamamen bilinçli bir şekilde doğmuştu. 'Şimdiki aklım olsa' deyimi onun için geçerli değildi. Çünkü o hep şimdiki aklına sahipti. Kundakta ağlarken bile.
O sabah gözlerimi araladığımda Minho yine bana sarılmış uyuyordu. O kadar alışmıştım ki Minholu sabahlara...
Onsuz nasıl o yatakta yalnız yatıyordum daha önce hiçbir fikrim yoktu. Ama tek bildiğim bundan sonra onsuz yatmak istemiyor oluşumdu. Elimi saçlarında gezdirdim. Yavaşça gözlerini araladı. Bana baktı. Bazı insanların gözlerinin içi parlar. Ama Minhonun gözlerinde tüm galaksi saklıydı sanki..
Bana öyle bakınca kalp atışlarım hızlandı. Doğruca yataktan doğruldum ve üzerimi giyinmeye başladım. Bugün Seungmine gidecektim. Ve Changbin de benimle gelmek istemişti.
Minho,ben ve Changbin Seungmine doğru yola çıktığımızda öğlene az kalmıştı. Seungmin muhtemelen bizim için güzel şeyler hazırlamaya çalışıp hazırlayamayacaktı. Yemek yapmak konusunda berbattı. Ama neyse ki Minho vardı ve kendisinden beklenmeyecek derecede iyiydi.
Seungminin küçük kulübesine geldiğimde bir şey dikkatimi çekti. Buraya ne zaman gelsem Seungmin dışında kimse olmuyordu. Ve hiçbir zaman da neden burada tek başına yaşadığını sormak aklıma gelmemişti.
-Seungmin
- Efendim canım
-Seungmin neden burada tek başına yaşıyorsun?
Changbin delercesine gözlerle bana baktı. Sormamam gereken bir şey sormuştum galiba.
- Aslında başta annem ve babam vardı. Onlarla birlikte yaşıyordum. Fakat yoksulduk. Bilirsin işte. Daha sonra ben 12 yaşıma geldiğimde aileme saray mutfağından bir iş teklifi geldi. Ben onlara ayak bağı olacağım için beni burada bırakıp gittiler. Bir daha da geri dönmediler
İçim acıyordu. 12 yaşından beri bu kulübede yalnız yaşayan Seungmine içim acıyordu. Daha sonra ondan çok da farklı olmayan yıllar boyu yalnız yaşadığım aklıma geldi. Gülümsedim..
Ama ben kendimi hiç yalnız hissetmezdim ki. Ya fırçama tuvalime sarılırdım, ya Felixe ya Jisunga.. Ama Seungmin... Sanırım onun sarılacak kimsesi olmamıştı.
- Seungmin... Bunca yıldır bu küçük yerde yapayalnız mısın?
- Hayır değilim. Akşamları eve geldiği için onu hiç görmediniz. Ama abimle birlikte yaşıyorum ben. Yarım saat daha kalırsanız abim Chanı görebilirsiniz
- Seungmin senin abin mi var???
- Evet de niye bu kadar şaşırdın ki
Diyip kahkaha attı- Bilmiyorum nedense senin yalnız yaşadığın fikrine çok inanmıştım.
-Bu çirkin yerde Chan olmasa değil yıllarca 1 gün bile dayanamazdım.
Biz böyle konuşmaya devam ederken kapı çalındı
-Hah Chan da geldi zaten
Dedi SeungminO kapıyı açtıktan sonra içeri boyca Seungminden kısa olsa da görüntü olarak olgun olduğu çok belli birisi girdi. Yakışıklı bir yüzü vardı. İtiraf etmek gerekirse çok yakışıklı bir yüzü vardı.
Onu uzun süre süzdüğümün farkında değildim. Minho'nun beni dürtmesiyle fark ettim bunu. Yavaşça kulağıma eğilip tıslar gibi dedi ki:
-Kendine gel!Hemen duruşumu dikleştirip başımı Minhoya çevirdim. Deyim yerindeyse gözlerinden ateş püskürüyordu. Zoraki ve yapmacık bir gülümseme ile onu sakinleştirmeye çalıştım.
Chan içeri girer girmez bizleri görünce yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı.
-Diğerleri nerede?
Seungmin:
-Abi beni rezil etmesene bir kere de ya-Her günün onları anlatarak geçiyor Seungmin. Burada 3 değil 6 kişi görmeyi bekliyordum doğal olarak
-Bizden çok mu bahsediyor
Diye araya girdim-Sizden bahsetmediği bir gün yok. Sen Hyunjin olmalısın. Sen de Minho. Sarışın güzel civciv diye bahsettiği Yongbok, onun ona göre çok daha sakin mizaçlı kardeşi Jeongin, deli dolu yardımcıları Jisung ve kas tanrısı olup dünyalar kadar yak-
-Sen bence çok konuştun sus artık amınakoyim
Seungmin Chan cümlesini bitiremeden üzerine çullanıp ağzını kapatsa da hepimiz bahsettiği kişinin kim olduğunu anlamıştık bence. Otuz iki diş sırıtan Changbin de bu tezimi doğrular nitelikteydi.
Gülümsedim. İyi bir çift olacaklardı. Yaşadığımız çağ böyle şeylere müsaade etmese de masallarda bahsedilen gözden uzak diyarlar gerçek olsaydı bizim yaşadığımız yer tam olarak böyle bir yer olurdu. O yüzden sorun yoktu. Kimse onları bilemezdi.
Yongbokun ailesi onun yönelimini biliyordu. Başta babası çok karşı çıkmış olsa da, buna alışmakta zorlansa da sevgili Yongbok'una hissettiği sevgi ağır basmış ve onu böyle kabullenmişti.
Ben yönelimimi bilmiyordum. Şimdiye kadar kimseye tek bir şey hissetmeyen birisi nasıl bilebilirdi ki?
Minho'nun da yönelimini bilmiyordum. Ama tahmin etmek zor değildi. Hele o geceden sonra..
O gece aklıma gelince ateş bastığını hissettim.
Chan bana yaklaştı.-Ateşin mi var kıpkırmızı oldun
Elini alnıma koydu. Fakat yanımdaki Minho tek hamlede elini çekti.
-Oh pardon Seungmin bahsetmişti
-Seungmin neyden bahsetmişti?
-Haha haha haha Minhonun sana çok düşkün olduğundan. Değil mi Channn?
İsmini neredeyse tıslayarak söyledi ve Chan ürkerek
-Evet, evet Minho sana çok düşkünmüş
DediChanın yüzünden hınzırca bir gülümsemenin geçtiğini fark ettim. Daha sonra Minhoya doğru yaklaştı ve yanaklarını sıkmaya başladı
- Ne yapıyorsun manyak mısın amınakoyim
- Çok tatlısın ya kendime engel olamıyorum
Chan bir anda Minhoyu sıkıştırıp sevmeye başlamıştı ve hepimiz şok olmuş bir şekilde ikisini izliyorduk.
Rahatsız olduğumu hissettim. Ama sebebini anlamakta zorlanıyordum.
Daha sonra Minho Chanın elinden kurtuldu ve bize akşam yemeği harcamaya girişti. Fakat Chan o yemek hazırlarken de rahat bırakmıyordu. Sürekli Minhonun peşinde dolanıyor, yanaklarını sıkıyor. Arkasından sarılıyordu.
Yerimde huzursuzca kıpırdanmaya devam ettim. Akşam boyunca Chanın Minho üzerindeki yılışıklığı devam etti.
Gece bitip eve geldikten sonra Minhoya hiçbir şey demeden yatağa girdim. O da yatıp kollarını belime doladı ama yavaşça çözdüğüm kollarını kucağına bıraktım. Minho şok olmuş gözlerle bana bakıyordu.
Açıkçası benim bile neden böyle hissettiğim hakkında bir fikrim yokken sana ne söyleyebilirdim ki Minho?
Ay çok beklettim çok üzgünüm.
Ama duvarıma bile yazmanız çok tatlıydı sizi yerim 😍
İki hikayeyi aynı anda götürmek zordu. O yüzden mucizeyi sona sakladım 🥹🥹
Umarım yeni bölümü sevmişsinizdir 💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE - Hyunho
FanfictionEski çağlarda sessiz sakin bir göl kenarında yaşayan ressam Hwang Hyunjin, gölün üzerinde süzülen bir sepet görür... Hyunho