Tanıtım

6.7K 395 152
                                    


Bir gece yarısı, herhangi bir otobüs durağında menekşe gözlü bir kız karşıma çıktı ve aklımı başımdan aldı...

Kurşun yemiş gibi, kan kaybediyormuş gibi sarsıldım. Öylece duruyordu ve ben bir türlü gözlerimi ondan alamıyordum. İpek gibi teninden yayılan o enfes kokuya ilk defa o gece müptela oldum. Korkuyla büktüğü dolgun dudaklarını öpebilmek, lütuf gibi geldi bana... Bu kadın nasıl aynı anda hem masum hem de bu kadar baştan çıkarıcı olabiliyordu?..

Ayaklarım benden bağımsız bir şekilde ona doğru ilerledi. Ben bende değildim artık! Tam önünde durduğumda gözlerimin içine baktı. Gözlerinden gözlerime doğru bir yol açılıyordu sanki.

Büyülenmiştim... Sadece kısacık bir an için bile olsa, ona dokunabilmek istedim. Hatta bu istek o kadar şiddetliydi ki parmak uçlarım bile sızlıyordu. İçimdeki canavarı kontrol etmeye çalışıyordum, çünkü onu dizginleyemezsem eğer, karşımdaki bu gizemli kıza resmen saldıracaktı. Hem de delice bir tutkuyla...

İlk defa bu kadar iradesiz ve bu kadar aciz hissettim kendimi ve böyle hissetmek beni öfkelendirdi. Bu küçücük kadına karşı hissettiğim duyguların boyumu aşacağını anladığımda, daha önce hiç yapmadığım bir şeyi yaparak kaçtım oradan, hem de arkama bile bakmadan. Oradan kaçtım belki ama ondan kaçamıyordum.

Zihnimin içine bir çivi gibi mıhlanmıştı ve bedenimle ruhumu her saniye talan ediyordu. Bu kadın resmen beni ele geçirmişti.

Kabullenemedim; ben aşık olacak bir adam değildim çünkü! Aşk sadece zayıflıktı, bana öyle öğretilmişti. Ondan uzak durabilmek için kendimle çok savaştım; ama yenildim. O menekşe gözlü narin kız, kaybolmuş ruhumu bana geri verdi; yeniden gülmeyi ve sevmeyi öğretti. Kokusunda can buldum...
Onsuz yapamazdım artık! O yoksa, hikayemde yoktu!

Ona her baktığımda hâlâ aynı şeyi düşünüyorum:
Ulan bir kadın bu kadar sevilir mi be?..
Bu kadar mı be?..

Bu kadar mı be?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

&

Ah!.. Nasıl özlem doluyum, anlatamam!..
Sayısız mesaj, sayısız yakarış geldi sizlerden. Kayıtsız kalamazdım. Yapacak bir şey yok! Bu deli Uygar kanımızı kaynatmaya devam edecek.

Kısa bir açıklama yapayım;

ÇAĞAN'IN DEVRİ iki kitap olacak. İlk kitapta bebeklik çağını, ikinci kitapta da gençlik çağını okuyacaksınız. Şimdiden söyleyeyim, kitap sözleşmesi gereği yayınevi kuralları dahilinde bölüm ekleyebilirim. Okumak isteyen de istemeyen de başımın tacıdır. Aslında burada yayınlamayacaktım ve kitabı bitirip yayınevine teslim edecektim ama o kadar çok istek ve özlem vardı ki okurlarıma kıyamadım. Keskin'in eski bölümlerini yayınlamayı çok istiyorum ve ilk kitabın sözleşmesi bir yıl sonra bitiyor. Kitabı alamayanlar için bir sözüm var ve hâlâ arkasındayım ama şimdi ÇAĞAN'IN DEVRİ başlıyor.

Çok yakında bölümler başlayacak. Bölüm bildirimi alabilmek için kütüphanenize eklemeyi unutmayın.

Bu arada kapağı ben hazırladım. Nasıl olmuş?

KESKİN 3 / Çağan'ın Devri  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin