Kim Taehyung hala uyuyordu. Henüz uyanmamıştı ve şu anda hastanedeki üçüncü günleriydi. Doktor eğer bugün de uyanmazsa komaya girebileceğini söylemişti ve bunu duyan Jungkook'u bedeni daha fazla ayakta tutamamış , yere yığılması an meselesi olmuştu. Yaklaşık yarım saat sonra uyandığında ise bir umut belki uyanmıştır koca oğlanı diye koşarak yoğun bakımın önüne gelmişti fakat koca oğlanı hala aynı şekilde savunmasız ve hareketsizce yatıyordu.
Hepsi uyanması için inanmadıkları tanrıya bile dua ediyorlardı. Taehyung hepsi için çok değerliydi. Onu kaybetmeleri hepsinin büyük bir yıkıma uğraması demekti. Jungkook yine cama yaslanmış ağlıyordu. Bu artık onun günlük rutini haline gelmişti. Sevgilisini asla tek bırakamazdı. Ya o yokken yalnız hisseder ve gitmeye karar verirse diye düşünüyordu ve bu düşünce onu kahrediyordu. Can parçası içeride öylece yatarken kendisinin burada olmasını kaldıramıyordu.
Hemen sonra Taehyung'a bakan doktor geldi ve kontrol yapmak için içeri geçti. Doktor kontrolleri bitirip kapıdan çıktığı anda Jungkook doktorun önüne geçti ve sorularını sıraladı.
"Nasıl? İyi mi? Yaşayacak değil mi? Benim koca oğlanım beni bırakmayacak değil mi?"
Doktor onun bu haline çok üzülüyordu. Önündeki çocuk resmen üç günde eriyip gitmişti. İçerdeki hastayı -çocuğun deyimiyle koca oğlanı- iyileştirmeliydi. Bunun zorundaydı. Çünkü bu iki seveni ayırırsa eğer hayat bir kez daha ne kadar acımasız olduğunu kanıtlardı. Bu yüzden di ya doktorun her saat başı gelip Taehyung'u kontrol etmesi.
"Merak etmeyin. İyi olacak. Şu an için değerlerinde bir değişiklik yok fakat umudunuzu kaybetmeyin. Elimden ne geliyorsa fazlasını yapacağım onun için. Seni bırakmayacak korkma. O çok güçlü. Hem senin için kalbi durmasına rağmen geri hayata dönen sevdiği için yeniden hayata tutunan bir insan sevdiğini asla bırakmaz. O seni çok seviyor. Bırakamaz ki seni ağlama o yüzden şimdi. Uyandığında seni böyle görmesin tamam mı?"
"Tamam doktor bey çok teşekkür ederim fakat acaba biraz da olsa yanına girebilir miyim? Kokusunu çok özledim. Biraz elini tutayım hiç değilse olmaz mı? Lütfen doktor bey hayır demeyin. Nolur."
Doktor çocuğun yalvarmasına dayanamayarak izin verdi. On beş dakika boyunca görme izni vardı. Bunu duyan Jungkook sevinçten havalara uçmuş ve heyecandan doktora sarılmıştı. Fakat zaten koridorda kimse yoktu çünkü diğerleri eve gitmişti ama Jungkook sevgilisini asla bırakıp gitmezdi.
Yoğun bakıma girmesi için gerekli olan kıyafetleri giyen Jungkook hemen odaya girmişti. Fakat girdikten sonra soluduğu o hava canını daha çok yakmıştı. Koca oğlanının kokusu bütün bu kötü hastane kokusuna rağmen odayı sarmıştı. Hastane kokusu ile karışık kokusu ilk defa Jungkook'u kötü hissettirmişti çünkü bu muhteşem kokuya hastane kokusu hiç iyi gitmemişti.
Bir kaç saniye yerinde öylece kalakalıp sevgilisinin yanına gidemeyen Jungkook onun şu an ne kadar kötü bir durumda olduğunu tekrardan farketti. Çokça zayıflamış güçsüz ve solgun görünen bir beden. Jungkook'un aşık olduğu ve sesine hasret kaldığı bir beden. Orada öylece makinelere bağlı yatan beden. Jungkook yavaş adımlarla ve göz yaşları eşliğiyle sedyeye doğru gitti. Sedyenin hemen yanındaki koltuğu çekti ve sevdiğinin yanına oturdu. Koca oğlanının elini sıkı sıkı tuttu ve ağlaması şiddetlendi.
"Taehyung , koca oğlanım. Ne olur uyan artık. Sensizliğe dayanamıyorum artık ben sevgilim. Hem sen beni çok seviyorsun değil mi. Benim için kaç kere kalbin durmasına rağmen geri dönmüşsün hayata güzel sevgilim benim. Ben de seni çok seviyorum aşkım. O güzel kalbin bir daha atmayı bırakmasın olur mu koca oğlanım. Bak ben hep yanındayım asla da gitmeyeceğim. Ama nolur koca oğlanım. Nolur aç gözlerini. Sensizliğe çok bile dayandım. Yetmez mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shot Glass of Tears
FanfictionKim Taehyung ünlü bir şirketin sahibiydi. Hayatında tek varlığı ise biricik sevgilisi Jeon Jungkook'tu ...