Yoongi
Kafamın altında hissettiğim sert zeminle uyanmıştım. Lanet olası güneş ışıklarına alışmak için gözlerimi açıp kapatıyorken yavaş yavaş kendime gelmemle hiç tanımadığım bir odada olduğumu fark ettim.Kafamın altındaki sert zeminin aslında Jungkook'un kaslı göğsü olduğunu fark ettiğimde ise çığlığı bastım. Şaka. Yaz dizisi mi çekiyoruz olum? Ne çığlığı, hayırdır? Zeki bir omega olarak önüme serilmiş baklavaları izleme fırsatını kaçıramam.
Kendimi övmeyi bırakıp kaslara odaklandım. Gözümü açar açmaz böyle bir şey beklemiyordum. İçtikten sonra genelde bok yemiş gibi uyanırım ama bugün çok sevdiğim Tanrım bana bir iyilik yapmak istemiş olmalı.
Bir saniye lan.
Bu çocuk niye cıbıldak? Ayrıca ben neden bu cıbıldak çocukla beraber aynı yataktayım? Lan yoksa...
'Saçmala yoongi! alfamız öyle bir şey yapmaz.' diyen omegama rağmen götümü kontrol etmiştim. Hiçbir acı hissetmeyince rahatlamışlıkla bir nefes verip önümdeki manzarayı izlemeye geri döndüm.
'Hey yavrum be! Alfa gibi alfa! Yoongi az yaklaşta yalayayım.' diyen omegam çoktan azmıştı. Onun yüzünden bende yükseliyordum! Ve eğer ben azarsam buralar yanardı. Bu yüzden içimdeki azgın ergeni sakinleştirmeliydim.
Peki nasıl mı?
Önümdeki kaslara dokunarak.
Valla elim kaydı ya. Yoksa ben öyle şeyler yapmam. Uyandırma ayağına kimseye dokunmam yani. Tövbe haşa."Jungkook." diye fısıldamıştım. Ama cidden fısıldamıştım. Hatta o ses götümden bile gelmiş olabilir çünkü ben bile zor duydum. Ama bizim Can Yaman kılıklı ne hikmetse duymuştu. Birden gözlerini açınca korkmadım değil şimdi. Birde çok normalmişiz gibi tatlı tatlı "Günaydın." diyor. Gel de ısırma!
Pardon yine yükseldim...Götüme kaçan sesimi bulup bende günaydın diyebilmiştim. Eee şimdiki adım ne? Niye mal gibi bakışıyoruz? Buradaki diyalog ne? Ben mi replik unuttum? Biri ses versin?!
"Yoongi neden kaşlarını çatıyorsun?"
Sanane yaprağım- aman yani "Pardon dalmışım."
"Rahatsız mı oldun benden?" bugünde şakamatiğiz ya. Ne demek rahatsız mı oldun?! Ben sadaka vereceğim şu görüntü için, adam kalkmış rahatsız mı oldun diyor.
"Ne rahatsız olması ayol, tablo gibi adamsın oturdum izledi- aman yani sorguladım. Nasıl bu hale geldik, ne oldu diye."
İyi çevirdim bence. Aferin kız Yoongi! Yine mükemmelsi-"Nasıl yani, hatırlamıyor musun?" Altıma sıçmama son beş saniye kaldı. Kendimi övmeyi bile yarıda bıraktım bak! O nasıl soru? Nasıl imalar böyle? Edep yok bir şey yok?!
"Neyi hatırlamıyor muyum?"
"Dün geceyi."
Aha kesin seviştik biz, sıçtın Yoongi ya hamile kalırsan? Dur, ben erkeğim-
Beynimdeki sesleri sağolsun dün geceyi anlatmaya başlayarak susturmuştu Jungkook.Önceki gece:
Jungkook
Jackson'un aşık olduğunu söylemesiyle ortalık gerçek anlamda karışmıştı. Jackson'un Yoongiye aşık olmuş olma olasılığı yüzünden kurdum içeride tırnaklarını kemiriyordu. "KİME?!" kendimi tutamamış ve aniden bağırmıştım. Hala kucağımda yan bir şekilde oturan Yoongi ise benim aniden bağırmamla irkilmiş ve o da bağırmıştı "SANANE JUNGKOOK? NE YAPACAKSIN JACKSON'UN KİME AŞIK OLDUĞUNU??" ve sonra birden ağlamaya başlamıştı "Jackson'a mı aşıksın yoksa?" duyduğum soruların gerçekliğini ilk başta kavrayamamış ve şoka girmiştim. Yoongi'nin göz yaşlarını silip omegamı sakinleştirmeye çalışırken Vernon'un kahkahalarını görmezden gelmeye çalışıyordum. Hoshi ise Jackson'un yakasından tutup sallarken kime aşık olduğunu öğrenmeye çalışıyordu. Jackson ise psikopat gibi birden gülmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trouvaille
Fanfiction-Yoongi, benimle evlenir misin? -Ben çok nazlıyımdır iki gün sonra boşanmak istersin. -İstemem. -Düğünde 30 katlı pasta isterim. -Yaptırırız. -Yatlar, katlar isterim. -Hepsi var bende. -Bir sürü mücevher isterim. -Alırız. -Çok gezerim ben, olmaz. -B...