CEZA SAHASI

3.7K 278 80
                                    

Merhaba ఌ︎.

Yeni bir hikaye yeni bir yolculuk. Desteğine ihtiyacım var. İyi ki geldin.

Keyifli okumalar.

Başladığınız tarih...

🎶 Mean It 🎶

Ekim, 2010

Parkın sessizliği sonbaharın dinginliğini tamamlarken güz mevsiminin serinliği taşıyan rüzgar yerdeki sararmış yaprakları adeta dans ettiriyordu.

Altın renkli yaprakların döküldüğü ağacın altındaki bankın bir ucunda; üzerinde örgü bir kazak, kafasında kırmızı bere olan kızıl saçlı bir kız çocuğu oturmuştu. Başını kollarına gömmüş içindeki üzüntüyü yansıtan yüzünü gizlemeye çalışırken her an ağlamaya hazır bir ifade içerisindeydi. Bankın diğer ucunda ise üzerinde kot bir ceket olan erkek çocuğu vardı. Elinde kızın inci tokasını tutuyordu. Haylazlıkla bakan yeşillerinde ise o gün sonbaharın hüznünü taşıyordu.

Gün batımının solgun ışıkları yüzlerindeki üzüntüyü vurgularken; küçük kız kucağındaki kuru yaprakları gökyüzüne doğru savurduğunda, oğlan çocuğu uçuşan yapraklara bakarak buruk bir mutlulukla tebessüm etmişti.

Saniyeler usul usul akarken zamanın sessiz çığlığı koptuğu an ikisi için ayrılık vaktiydi.

Gökyüzü birden gri bir bulut örtüsüyle kaplandığında soğuk ve sert esen rüzgar salladığı ağacın dallarındaki yaprakları şiddetle koparmaya başlamıştı.

Göğü aydınlatan şimşekler peş peşe çaktı ve rüzgarın uğultusu beraberinde ayrılığın şarkısını çaldı.

"Biz bir daha birbirimizi göremeyecek miyiz Alp?" diye sordu küçük kız titreyen dudakları arasından. Yüzündeki ağlamaya hazır ifadesiyle karşısındaki arkadaşına bakarken yeşil gözlerinden akan göz yaşlarını daha fazla tutamamıştı.

Oyun arkadaşını üzgün görmeye dayanamayan küçük çocuk bankta kayarak ağlayan kıza yaklaştı. Arkadaşının kızıl renkteki saçlarını beceriksizce okşarken sanki biri kalbine tekme atıyormuş gibi hissediyordu.

"Ağlama çilli. Anneme annenle konuşmasını söyledim. Hiçbir yere gitmeyeceksiniz," dediğinde küçük kız ellerini kapattığı yüzünden çekerek başını iki yana sallamıştı.

"Annem çoktan valizlerimizi hazırlamış akıllım. Çok uzağa gidecekmişiz. Ben bir daha seninle oyun oynayamayacakmışım," derken hıçkıra hıçkıra ağlıyordu artık.

Ilgaz Alp'in kaşları anında çatıldı. "Olmaz," diye bağırdı küçük elleri yumruk halini alırken. Bengi onun en özel arkadaşıydı. En sevdiği oyuncağından daha kıymetliydi onun için. Eğer giderse bir daha kiminle oyunlar oynardı?

İçli içli ağlayışları arasında burnunu çekti Bengi. "Ben senden başka arkadaş istemiyorum ki Alp," dediğinde küçük kollarını arkadaşının boğazına sımsıkı sarmıştı. "Annem gittiğin yerde başka arkadaşların olur dedi. İstemiyorum bana ne istemiyorum işte."

"Ben de istemiyorum," diye karşılık verdi küçük çocuk. Ondan uzaklaşan kıza ağladı ağlayacak bir halde bakarken çocukça bir hevesle "Biz de sizinle gelelim o zaman. Babama söylerim biz de taşınalım evimizden," dediğinde parmaklarını kızın yüzüne uzatarak gözyaşlarını yavaşça silmişti.

"Sahi mi?" diye soran Bengi burnunu çekerken gülümsüyordu.

Başını hızla salladı Ilgaz. "Babam benim her istediğimi yapıyor. Ona sizin evinizin yakın bir ev almasını söylerim olur biter."

"Ya kabul etmezse?" diye soran kıza düşünceli bir şekilde baktı. Cevabını bilmediği bir soruyu dile getirmişti arkadaşı.

"Bengi." Annesinin sesini duymuşlardı işte.

Artık vedalaşma zamanıydı.

Ağlaya ağlaya oturduğu banktan ağlaya ağlaya kalktı Bengi. Kenarda duran ev sevdiği topunu eline aldığında "Bu artık senin," dedi arkadaşına uzatarak.

Eline tutuşturulur gibi bırakılan kırmızı topa kısa bir bakış attı Ilgaz. Hüzünlü bakışlarını arkadaşına çevirdiğinde "Gitme Bengi," dese de kız çoktan başını öne düşürerek ona arkasını dönmüştü.

Annesine doğru yürürken omzunun üzerinden arkasına üzgün bir bakış attığında Ilgaz'ın bıraktığı yerde gözlerinde yaşlarla ona baktığını görerek dudaklarını titretti.

Yağmur yağmaya başlamıştı. İkisi de ıslanırken annesinin ona hızlı olması gerektiğini söyleyen sesini duysa da içinden gelen bir dürtüyle arkasına dönüp arkadaşına koşmaya başladığında Ilgaz'da ona doğru koşuyordu. İkisinininde kolları birbirine dolandığı an ilk konuşan Bengi oldu.

"Artık hiç kimseyle evcilik oynamayacağım sen de oynama tamam mı?"

"Söz veriyorum çilli. Senden başka hiç kimseyle oyun oynamayacağım."

Biri beş diğeri sekiz yaşında iki küçük çocuktu onlar. Birbirlerinin ilk arkadaşı hatta ilk aşkı olmuşlardı. Fakat hayat onları kasırgaya karşı koyamayan kum taneleri gibi farklı hayatlara savurduğunda tamamiyle kopmuşlardı birbirlerinden.

Ilgaz Alp'in hatırında; Bengi'nin ona arabanın arka camından ağlayarak bakan bakışları kalmıştı.

Bengi'nin hatırında ise tozlu yolda süratle giden arabanın peşinden koşan Ilgaz'ın takılıp yere düştüğü o an...

🧸⃤

CEZA SAHASI *ੈ✩

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

CEZA SAHASI *ੈ✩

CEZA SAHASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin