seo changbin

591 53 39
                                    


Başımı masamdan kaldırdım ve derin bir nefes aldım. Başım ağrıyordu ve ben buna engel olamıyordum. Annemin beni çağırmasıyla masamdan kalktım ve yanına gittim.

"Efendim anne?"

Surat ifadesinden yine sinirli olduğu anlaşılıyordu.

"O karnenin hali ne öyle ? Tek yaptığın o saçma eşcinselleri izlemek değil mi? Bir kez olsun mutlu et beni

Getirdiğim 90 ortalama pek tatmin etmemişti onu anlaşılan. Hızla ayağa kalktı ve bana sertçe bir tokat attı.

Gözlerim doldu ve odama gittim. Günlerim sürekli böyle geçiyordu. Bunlar benim için normaldi artık . Kendimi içinden çıkılmaz bir girdabın içinde hissediyorum. Ve kaçış yolu yok....

Bunu kabulleneli çok olmuştu ama içimde bir yerlerde yinede bir kabullenmeyiş vardı ve ben bunu çözemiyorum.

Odama girdiğimde arkamdan bir kapı kilitleme sesi duydum. Hadi ama anne bunu yapmış olamazsın dimi ?. Kapının yanına gittim ve açmaya çalıştım. Açılmıyordu. Anneme seslenmeyi ve kapıyı açmayı hiç düşünmedim. Çünkü yapmayacaktı. Başımı kapıya yasladım, dizlerimi kendime çektim ve nefes almaya çalıştım.

Başaramadım. Lütfen tekrar olmasın. Ama oluyordu işte . Her zamanki gibi nefes alamıyorum,nefeslerim yetersiz.Göğüs kafesim daralıyor. Dünyam, küçücük bir pencereden ibaretmiş gibi , küçük bir odadayım. Tüm dünyaya küçük penceremden bakıyorum ve küçük penceremin bana gösterdiği tek şey, okul ve ailem .

Yetmezmiş gibi her gün gördüğüm zorbalıklar, dalga konusu olmam ve dışlanmam da bu küçük pencerenin bana sunduğu başka sürprizler.

Ciğerime zar zor çekebilidiğim bir kaç nefesin ardından ayağa kalmkaya çalıştım. Vücudum, uzuvlarım izin vermedi buna. İşlevlerini yitirmiş gibiydiler, işlerini yapamıyorlar sanki.

Buda benim ufak hayatımın bana verdiği bir başka sürpriz. Karıncalanan ve ağrıyan uzuvlar. Hızlı soluklar verip gözlerimi kapattım, başımı arkamda olan kapıya yasladım ve sessizce bir şeyler mırıldandım.

Tanrıya, bunca zaman yanımızda olduğunu iddia eden ve bizi yaratana dua ettim. Bir şeylerin yoluna girmesi ve bir şeylerin son bulması için dua ettim ama belli ki tanrı beni sevmiyor. Günlerdir, aylardır, yıllardır tanrıya yalvarıyorum ben.

Ama tanrı benim tüm isteğimi ve inancımı geri çeviriyor.

Dudaklarımın arasındaki zavallı mırıltılar, çalınan kapının sesiyle kesildi.

Gözlerimi açıp, kapıya kulak verdim. Odam, giriş kapısının hemen karşısında olduğu için net duyabiliyordum.

Annemin o kart ve kabuslarıma konu olan sesini işittim. Yüzüm buruştu, kaşlarım çatıldı sesini duyunca.

Daha fazla dayanamıyorum.,odadan çıkmalıyım. Odamdan çıkmak için kapının kolunu tutup aşağıya çektim bir kaç kez.
Lanet olsun. Fakat açılmadı, kilitliydim. Odamda kilitli olmam,bir soğuk su gibi yüzüme çarptığında kaba bir küfür savruldu bu sefer dolgun dudaklarımdan

"Sikerler açın şu kapıyı."

Ellerimi kıvırcık saçlarımın arasına daldırıp daha fazla dağıttım. Odamın içinde ağrıyan uzuvlarımı umursamadan dolandım biraz. Ardından odamın kapısı açıldı. Annemi görmemle zaten düşük olan yüzüm daha da düştü. En azından kardeşime açtırsaydın kapıyı.

"Neye bakıyorsun? Çalış demiştim sana ."

Dedikten sonra kapıyı çarpıp gitti. Derin nefesler almaya çalıştım. Kendimi yatağımın üstüne attım ve kitabımı aldım elime. Zaman geçmiyor gibiydi, ne yaparsam yapayım asla ilerlemiyordu zaman.

Kitabın kapağını açtım. Bir kaç sayfa okumaya çalıştım ama mümkün değildi okumam, konsantre olmam.

O gelmişti yine, bir daha da gitmezdi aklımdan. İstesem de gitmiyordu.

O... Lewis.

Lewis benim hayali arkadaşım. Ya da belki de başka bir şey. O her neyse benim kafamda yaşıyor ve sürekli konuşuyor. Yaklaşık 4 yıldır benimle ve ben... sanırım buna alıştım. Alışmaktan başka çarem de yok zaten.

"Ne yapacaksın ?"

Sesini duyunca göz devirdim ."yine mi geldin "

"Hmhmm . Özledin mi beni~~"

"Sorma. Çok."

"Ne zaman tüm bunlara son vermeyi düşünüyorsun? "

"Bir sonu gelmeyeceğini benden daha iyi biliyorsun Lewis."

Böyle diyince sustu. Ağrıyan başımı ovuşturdum ve gözlerimi kapattım. Göz kapaklarım bile ağrıyordu.

Sahi kaç gündür uyumuyorum ben? Üçüncü günden sonra saymayı bıraktım. Günlerdir uykusuz kalmamı ağrıyan göz kapaklarım. Kızarık gözlerim ve yorgun bedenim açıklıyordu. İnsomnia tüm vücudumu sardı. Günlerdir uyumadım ve nefes alamamam da cabası.

Bu durum can sıkıcı olmaya başladı ve benim elimden gelen hiç bir şey yok. Güçsüzüm. Bir den aklıma babam geldi . O varken hayatım çok güzeldi. O öldükten sonra her şey yokuş aşağı gitmeye başladı. Acaba bu durumumu görseydi ne yapardı? Gözümden bir yaş aktı ve başımı yastığa gömdüm.

Uyuyamayacağımı bilsem de gözlerimi kapattım ve hayal dünyama daldım. Mutlu olduğum tek yere...

was born for him /jeongbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin