Sabah Chan'ın sesiyle uyandım. 50 yaşındaki bir insanın ruhu mu kaçtı ne?
"Changbin saat kaç oldu haberin var mı?"
"Evet 11.00"
Üstümdeki örtüyü çekti ve kolumdan tutup kaldırdı.
"Çok sağol hyung ya."
Elimi yüzümü yıkadıktan sonra kahvaltı sofrasına oturdum.
"Üniversite ne zaman başlıyor? Yarın dimi? Lütfen şu Jeongin'e okulda rahat durmasını söyle. Daha geçen gün su borusunu patlatmış. Onu nasıl becerdiyse."
"Evet yarın başlıyor. Hem müdür sensin disiplini sağla!"
Çayından bir yudum aldı ve sinirli bakışlarını attı bana.
"Tamam be dedoş bir şey demedik. Sürekli evde oturmaktan çok sıkıldım. Şey~ Jeongin ile buluşabilir miyim? Lütfen. En son 6 gün önce buluştuk."
"Evet 6 gün önce seviştiniz. Changbin seni üzdüğünde bana ağladığın günleri çok iyi hatırlıyorum. Hem tekrar sevişmeyi aklından geçirmediğin için bir şey demiyorum!"
"Evet ağlattı beni haklısın ama... Neyse hyung kafede buluşacağız zaten. Hem söz hemen gelirim."
"Tamam küçük bey."
"Okul müdürü olmak ne rahat ya. Bende mi müdür olsam. Senin kadar yaşlı olmam tabi~"
"Sen boşuna mı tıp kazandın? Bu zeka ile nasıl söz dinletemiyorsam? Her şeye aklı yeten Changbin Jeongin'de takılı kalıyor. Bugün ağlayarak gelmezsen adım Chan değil. DEDOŞ öngörüsü."
Son sözlerinde haklıydı. Bu yüzden bir şey diyemedim.
Jeongin ile buluşma noktası ayarlayıp hazırlandım.
______________________
"Hoş geldin aşkım. Hey sana siyah gömlek giyme demiştim!"
"Yakışmamış mı? Hem çok beğenmiştin yanlış hatırlamıyorsam?"
"Başka kıyafetin mi yok? Yoksa aynısından milyon tane mi aldın?"
"Aynı değiller sadece benziyorlar. Hem siyahi seviyorum. Ve geçen seferkini yanlış hatırlamıyorsam sen yırtmıştın."
Omzuma hafifçe vurdu ve karşıma oturdu.
"Evet ben yırtmıştım."
Arsız çocuk gülüşünü çok tatlı bulduğumu söylemiş miydim?
__________
"Ne yani şimdi sen doktor mu olacaksın? Çok havalı~ keşke bende o kadar zeki olsam. Gerçi daha asal sayıları bilmiyorum.,"
"Evet doktor olacağım. Hem nasıl asal sayıları bilmiyorsun? Ve sen bu halde nasıl on ikinci sınıfa kadar geldin?"
"Ya deme öyle. Orası bir mucizeydi galiba."
Zaten kısık olan gözlerini daha da kısarak güldü. Yanaklarında oluşan çukurlar onu doyasıya öpme isteği uyandırıyordu bende.
Kısa bir süredir telefonu ile uğraşıyordu. Üzgünce başını kaldırıp 'eve gitmeliyim' dedi. Başka bir sorun olduğundan emindim ama üstelemedim. Ona sarılıp güzel kokusunu içime çektim. Bir veda daha.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
was born for him /jeongbin
Fanfiction"ve ben sana doyamıyorum bebeğim, sen bana doyabiliyor musun?"