Herkese heyo!
Sizce de bu kadar din olaylarını abartmıyor muyuz? Çok uçuk?Hayır abartmıyoruz. Matematikte çığır açan Babilliler bile bilginin gökten bir varlığın insanlara indirdiğine inanıyordu. Kamu Maya medeniyetinde yaşasaydı uzaylılardan korkardı, mısır olsaydı bok böceklerine olan inancından endişe ederdi. Neresi olursa olsun korkacaktı yani.
Sıkılabileceğinizi anlayabiliyorum ama bu insanların telefonları vs. yok anca yemek yiyecekler, avlanacaklar, şükredecekler. Gamma bir iki bölüm sonra yaptığı icatlarla biraz daha medeniyet getirecek bizimkilere ama anca bu kadar oluyor şimdilik
İyi okumalar, sabredin 🔆
🔆
3 Ay Sonra
Genellikle yalnız geçmişti bu üç ay. Kilo vermiştim ve durarak yürümüştüm. Mola verdiğim yerlere uzun süre uğramadım. Nadiren geri döndüğüm oldu. Ama sonuçta buradaydım. Güzel gözüküyordu. İleride mağaralar vardı ve ben uzun zamandır mamut görmemiştim.Aslında orada da durmayacaktım. Gidecektim ama hayvandan farklı bir hareketlilik vardı.
Nasıl davranacağımı bilemedim. Kovulur muydum yine? Belki beni severlerdi. Boğazımı temizledim heyecanla. Hızlıca koşmaya başladım mağaralara doğru. Samimi olduğunu düşündüğüm bir gülümseme vardı yüzümde ama korkuyordum da.
Bir kadının sırtı bana dönüktü. Fark etmemişti. Gülümsedim tekrardan. Bir ses daha çıkardım beni fark etmesi için. Telaşla arkasını döndü. Elindekileri de düşürmüştü.
Gidip taşları toplamasına yardım ettiğimde sadece gülümsedi. Bir şey yapmamıştı. Gözlerim onunkinden de farklıydı ama sorun etmemişti.
Sonra bir şey dedi. Anlamadım ama gülümsememi devam ettirdim. Bir cevap bekledi ama sadece boğazımdan hırıltılar çıkıyordu heyecanlı olmam yüzünden. Durduramıyordum kendimi. Nefes nefese kalmıştım.
Beni bırakıp mağarasına gitti. Kimse yoktu gece oluşundan. Elimde taşlarla kaldım burada bir süre. Sonra iki adamla çıktı aynı dişi.
Eski kabilem kadar güçlü gözükmüyorlardı ama belki daha zekilerdi?
Öndeki orta yaşlı adama baktım. O da bana baktı. Dillerini anlamasam da, yabancı olsam da beni kabul ettiler aralarına.
Bir ailenin arasına katıldım o gece. Gördüğüm kızın mağarası sıcaktı. Daha küçüktü mağara girişleri. Bu yüzdendi bu sıcaklık herhalde.
Burada yaşamak güzeldi. Bulunduğum ailenin yanından ayrılmış, başka bir ailenin yanına gitmiştim. Gany'miş o orta yaştaki adamın adı. Kimi, kimsesi yoktu. Birlikte yaşamayı teklif ettiğinde biraz da utanarak kabul etmiştim. Mağaramız diğerlerinden küçüktü ama bizde sayı olarak az olduğumuz için sorun teşkil etmiyordu.
İri olmasalar da büyük hayvanlar avlayabiliyorlardı. Taşların sivri olmayan köşelerini inceltip deri ve sarmaşıkla bir sopaya bağlıyorlardı. Eski kabilemle aynı cins gözüküyorlardı. Boy ve kas farkının ihtiyaç olmaması yüzünden böyle geliştiğini düşünüyordum.
Sürükleyerek getirdiği hayvanı önüme koyduğunda gülümsüyordu. Ne olduğunu anlamadım ama bende gülümsedim. Sonrasında önümdeki işe tekrar döndüm ama başımda hâlâ dikiliyordu. "Ne var?" dedim anlamayarak.
Arkasındaki elini çıkarıp başıma renkli yapraklar bıraktı. Sonra biraz geri çekilip baktı büyük bir hayranlıkla.
Bu bölgede herkes birbirine karşı böyleydi. Dışarıdan gelenlere afları yoktu, direkt parçalayarak öldürüyorlardı ama kendi içlerinde tam bir sevgi pıtırcıklarıydılar.
Beni farklı olduğum için şaşırıp öldürmemişlerdi Gany'in dediğine göre.
"Çok güzelsin. Gök gibi." dedi Gany. Çekinip gülümseyerek önüme döndüm. "Sende." dedim ağzımın içinde. Benim gibi o da utanmıştı. Duygular konusunda da gelişmişlerdi.
Önüme diz çöküp, elini dizime attığında gülümsemem daha da büyümüştü. Tam yüzüme eğiliyordu ki mağara duvarının önünden sesler geldi.
Başını kaldırıp baktı ama göremedi Gany. Kısa bir an beni yokladı. "Git, hadi." dedim içim yana yana.
El mecbur ayağa kalkıp dışarı çıktı ama ben de merak etmiştim. Peşinden ilerledim.
Buralardan yaşlı bir adam heyecanla çocuklara bir şeyler anlatıyordu. Belli ki sonra diğerleri de peşine takılmıştı. Tüm kabile dinliyordu.
Gany gibi bende bir yer buldum, adamın yüzünü görecek şekilde oturdum. Heyecanla ellerini sallıyordu. "Tam da bu kadardı!" dedi kollarını iki yana açarak. "İrice bir oğlan. Yok, yok. Bir değil. İki tane! Koca bir mamutu iki kişi devirmişti. İnanamadım. Farklı bir lisanda konuşuyorlardı. Hiçbir şey anlamadım."
Soluk soluğa kalmıştı. Gany'in bakışları beni buldu. Bende ona baktım. Doğduğum kabile olabilir miydi?
İstemiyordum. Hiçbirini görmek, varlıklarını bilmek bile istemiyordum. Üstelik nehrin ötesine gitmemişlerse ölmüşlerdi belki o dağda.
"Sadece artık bir bunağımız daha var." dedi Gany beni yatıştırmak ister gibi. Güldüm bu dediğine. Evet, bir bunağımız vardı sadece.
İleriden sesler geldi. Hepimiz o taraflara dönmüştük. Kamu'yu gördüm ileriden. Beni fark etmedi. Sadece kalabalığa bakıyor, elindeki sağlam taşa güveniyordu. Yanında da kabileden yüzüne aşina olduğum bir tip.
Kamu'nun bacağındaki kanı çok geçmeden gördüm. Herkes gibi Gany'de eline mızrağını almıştı ama kolundan tutarak onu durdurdum. Şaşkınca yüzüme baktı sadece.
Daha fazla dayanamadan yere düştü iri oğlan.
Öne atılarak yanlarına koştum. Uzun bir mesafeydi aslında. Nefes nefese kalmıştım ama korkudan dinlenememiştim bile.
Yanına gidip çöktüğümde morarmış suratını gördüm. Tanıdık sima da beni tanımıştı. Tebessüm etti şükranla. "Yardım edin! Zararsızlar!" diye bağırdım kabileye doğru.
Büyük bir yaprakla ve sarmaşıkla geldi şifacı. Bacağını sardı tetikte bir halde. Bir sorun olmadığını görünce yardım etti. Üç kişi zar zor Kamu'yu taşıdılar. Tanıdık olan ama ismini bilmediğim yüze karşı da mızraklarını tuttular. Gany de peşimden geldi ben Kamu'nun peşinden giderken.
Ne işleri vardı burada? Hem özlemiştim Kamu'yu hem de hâlâ kırgındım. Görmek bile istemiyordum.
Bizim mağaramıza getirdiler tek tanıyan kişi ben olduğum için. İkisi, şifacı, Gany ve ben. Doldurmuştuk odayı. Gany'in elinde hâlâ bir mızrak vardı.
"Bir süre dinlenmesi lazım. Uyanır mı bilemem." dedi şifacı. Sadece uzaktan bakmakla yetindim eski kocama. Yapabileceğim bir şey yoktu. Sadece uyanmasını umuyordum.
Üstelik diğerlerine ne olmuştu?
🔆
Kısacık bölüm ama olsundu. 3 gün sonra görüşmek üzere 🙋♀️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanetli Gamma: Liderin İzinde
Historical FictionAnlaşmalı evliliklerin alt paleolitik çağda başladığını söyleseydim ne tepki verirdiniz? Mantığın zerre uğramadığı dönemde, bu aptal kabilede doğmuştum. Gelişmeye dair en ufak bir çaba göstermemişlerdi. Sözde tanrıları tarafından lanetlenmiştim, uğu...