7- Savaşmak

265 31 35
                                    

Yıldıza basmanız demek daha hızlı bölüm gelecek demektir

🔆

Kamu gözlerini günler sonra açmıştı. Bu zaman boyunca gelmiş-gitmiştim mağarasına ama görmek istediğim son şey şu an yüzümde olan bakışlarıydı. "Ne var?" dedim soğukkanlılıkla.

"O kimdi?" dedi çatık kaşlarını bir an olsun düzeltmeden. "Onunla birlikte mi yaşıyorsun?"

Başımı salladım aşağı yukarı kısaca. "Daha tam ayrılmadık. Tanrı-"

"Beni lanetlerler mi?" diye sordum alayla. Bir şey söylemeden ağrıyan başını sinirle indirdi yere. Uzandığı yer oldukça rahatsız olmalıydı. "Üstelik daha ayrılmadıkta ne demek? Ben gideceğim dedim sende gitmemi söyledin. Kovuldum, tek kelime etmedin. Şimdi çıkıp düzenimi bozamazsın."

Sesim sinirliydi istemsizce. Kırgındım işte. Suç muydu? Hüngür hüngür ağlamıştım günlerce. Mamutları gördüğümde öleceğim sanmıştım. Gece olduğunda zaten karanlıktan korkuyordum, bir de açık alanda kalmıştım.

"Geri gel. Herkesle konuşurum. Alırım seni yine yanıma." dediğinde sinirden gülecek haldeydim. Siz buna geçti Bor'un pazarı sür eşeği Niğde'ye diyebilirsiniz.

"Burada ailemi kuracağım. Herkeste beni seviyor. Kimse gözlerime bakmıyor, ne yaptığımla ilgileniyor. Neden geleyim?" dedim tek nefeste. Bakışlarını kaçırdı.

"Özledim." dedi içine kaçmış bir sesle. Cevap vermedim. Zaten gerek kalmadan da Gany geldi mağaradan içeri. "Uyanmış?" dedi Kamu'ya bakarken. İkisinin de bakışları hoş değildi birbirine karşı.

Hırlayıp ayaklanmaya çalıştı Kamu. Başaramadı ama yine de her an saldıracak gibiydi Gany'e. Adamın önüne geçtiğimde sert bakışları şaşkınlığa ve hayal kırıklığına döndü. Evet, ben kovulurken gözlerimde olan o duygu.

"Savaşalım!" dedi baskın bir sesle ama ne Gany onun dilini anlıyordu, ne de kendisi Gany'in dilini. "Kazanırsam benimle gelirsin. Kaybedersem, ölürüm. Savaşalım. Söyle ona dediklerimi."

"Savaş falan yok." dedim ama o gayet hırçın duruyordu. "Seni kazanabilirim."

"Üstümden oyun oynayacaksınız ve sırf onu öldürdün diye seninle mi geleceğim buradaki ailemi bırakıp?"

Kısa bir an ayaklarına çevirdi memnuniyetsiz bakışlarını. "Ailen benim."

"Ailem olacaktın. Sen istemedin." dedim tek seferde. Ayak ucundaki bakışlarını tekrar Gany'e çevirdi. Bana nefret kusamadıkça ona olan nefreti çoğalıyordu.

"Ne istiyor?" dedi Gany bakışlarını hiç Kamu'ya döndürmeden.

"Söyle, seninle konuşmasın." diye hırladı Kamu. İki erkeğin ortasında kalmıştım işte. Kamu'yu umursamadan Gany'e döndüm. "Eski kabilemden, yakın sayılırız."

"Benden nefret ediyor." dediğinde başımı salladım. "Seni kovduklarını söylemiştin. Artık bizimlesin."

Elimi tuttuğunda ağır ağır döndürdüm Kamu'ya başımı. Ellerimize kilitlenmiş bakıyordu. "O sana dokunuyor mu?" dediğinde yüzümde utangaç bir gülümseme oluştu. "Evet."

"Hep mi dokunuyor? Ya sen?" Başımı salladım aşağı yukarı. Kaşınan başımı kaşıyıp dağınık saçlarımı önümden çektim. "Söyle, savaşalım." dedi kırgın bir sesle. Hâlâ anlamıyordu asıl bu hallerinden rahatsız olduğumu.

"Sizin konuşacaklarınız var. Ben gidiyorum. Zaten anlamıyorum." dedi gitmeden önce. Mağaradan çıkmasını bekledikten sonra Kamu'nun yanına gidip oturdum. "Söyledin mi? Korktuğu için gitti. Ben hiçbir şeyden korkmam. Seni hep korurum."

Lanetli Gamma: Liderin İzindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin