Merhabaaa, nasılsınız umarım iyisinizdir.
Umarım okurken sıkılmazsınız.
size iyi okumalar♡
¤¤¤¤
20 yaşındaki o çocuk çok heyecanlıydı. Neden mi? Yarın dolunay vardı ve o, hangi kurda sahip olduğunu merak ediyordu. Merakı yüzünden içi içine sığmıyorken, Jungkook, kurdu ne olursa olsun onu kabul edeceğini biliyordu.
Bundan tedirgin olması için herhangi bir sebep yoktu. Yaşadığı çevrede hiçbir tür, birbirini zayıflıklarından dolayı aşağılama hakkına sahip değildi. Bununla birlikte ailesi de hangi kurt olursa olsun onu desteklerdi. İşte bu yüzden içi rahattı.
Genç çocuk, kendisinin bir alfa olmasını beklemiyordu. Beta ya da omega olabileceğini düşünüyordu. Çünkü o kadar baskın ve sert biri olmaması bir yana, dış görünüşü bile buna uygun değildi.
Jungkook, beyaz teni, ince beli, ince bacakları, dolgun kalçaları, kırmızı dudakları, parlak gözleri ve siyah, yumuşak saçlarıyla çok güzel bir çocuktu. Kalbi de yüzü gibi güzeldi.
Ailesiyle hiçbir sorunu yoktu. Ailesi, onun bütün kararlarında yanında olmuştu ve bu onu çok mutlu ve şanslı hissettiriyordu. Beyaz tenli çocuğun bir de Yoongi adında üvey bir abisi vardı. Gerçi üvey demek ne kadar doğru olurdu, bilinmiyor; ikili hiçbir zaman bunu önemsememiş ve hissettirmemişlerdi.
Jungkook'un ebeveynleri, çocuklarının olamayacağı düşüncesiyle Yoongi'yi evlat edinmişlerdi. Yoongi'nin gelişinden birkaç yıl sonra ise Jungkook Dünya'ya gelmişti. Ailesi, Yoongi öz olmadığı için ayrımcılık yapmıyor, ikisini de eşit seviyede seviyorlar.
Jungkook, yine kendince bir gün geçirirken, bu günleri diğerlerinden ayıracak olan şey fazla heyecandı. İçindeki bu duygu yoğunluğu ile gününe devam etse de, hep aklının bir köşesinde yarın olacaklar vardı.
Sabah uyandıklarında annesi, Jungkook'u ekmek alması için göndermiş, Jungkook her ne kadar "Bu sefer abim gitsin" dese de, yine en küçük o olduğu için o gönderilmişti. Üstündeki kırmızı beyaz çizgili pijamalarıyla, evin biraz ilerisinde olan markete gitmek için hazırlanmıştı.
Ellerini havanın soğukluğu nedeniyle siyah montunun ceplerine sıkıştırmış bir vaziyette markete geldiğinde, annesinin istediği ekmek ve kendine de çikolata ile muzlu süt aldıktan sonra, kasaya doğru giderken bir yandan da başını eğmiş, kaşlarını çatarak çok önemli bir şey yapıyormuş gibi sütün son kullanma tarihine bakıyordu.
Hızla dar reyonlar arasından geçerek kasaya ulaşmak isterken, bir yandan içinden bu son kullanma tarihlerini bu kadar küçük yazan kişilere lanet edip, bütün dikkatini elindeki süte veren, beyaz tenli, sert bir şeye çarpınca tekleyen nefesiyle duraksayıp, alnını ovarak başını kaldırmıştı.
Çarptığı şeyin sertliğinden dolayı bir raf olmasını beklerken, insan göğüsüyle bakışınca utanmış bir şekilde hızla birkaç defa eğilip özür dilemiş ve adamın yüzüne bakmadan oradan ayrılmıştı.
Eğer baksaydı bile, karşısındaki kişinin bir delta olduğunu anlayamazdı. Sebebi ise henüz bir kurda sahip olmaması ve yarı kurt, yarı insan olanların alabildiği feremon kokusunu alamamasıydı.
Arkasında kalan delta ise göğsüne çarpan küçük kafa ile önce kaşlarını çatmış, onun ile temasından sonra neden garip hissettiğini anlamaya çalışmış, hiçbir sonuca varamayınca orada dikilmeye ve bunları düşünmeye son verip, alacağı şeyi aramaya devam etmişti.
---
Kapının çalma sesiyle Yoongi, ayılmak için oturduğu koltuktan uyuşuk hareketlerle kalkarak, ellerini dağılan saçlarına atıp karıştırırken kapıya doğru yürüdü. Kapıyı açtığında, beklendik bir şeyle karşılaştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Full Moon Night
FanfictionJeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya gelen yüzyılın deltası Kim Taehyung'un ruh eşi olacağını düşünmemişti. semetae! ukekook! taekook! An...