~15.Bölüm:Gül~

368 50 197
                                    

Keyifli okumalar.

Eiko'dan:

Pekala, iyiyim. Burnuma sert bir yumruk atıldı ama iyiyim. Burnum kanıyor ama canım o kadar da acımıyor. Ya da ben kendimi bu şekilde avutuyorum.

"Oi, Eiko iyi misin?"

Chuuya'nın konuşması ile yerde olan bakışlarımı ona çevirdim. Yüzünde şaşkınlık ve biraz da endişe duygusu hakimdi. Sorusuna cevap verecektim ki mumya benden önce davrandı.

"Nasıl iyi olsun Chibi. Eiko-sanın neredeyse burnunu kıracaktın. Ayrıca sen ne kadar kötü bir misafirsin. Ev sahibine yumruk atılır mı?"

Doğruyu söylemek gerekirse Chuuya'ya bana yumruk attığı için kızmamıştım. Sonuçta bunu bilerek yapmadığı yüzünden belli oluyordu. Ama şu an sakın değildim. Mumyanın söyledikleri beni gereksiz yere sinirlendirmişti. Aklınca Chuuya'yı kötü hissettirmeye çalışıyordu. Aslında olayların bütün suçlusu oydu. Büyük ihtimalle Chuuya'yı sinirlendirmişti. Chuuya da ona yumruk atacakken yanlışlıkla bana yumruk atmıştı.

"Ei-chan sorun neymiş?" Tam konuşacaktımki duyduğum ses beni durdurdu.

Hikari'nin uykulu sesini duymamla o tarafa döndüm. Uykulu uykulu geliyordu ta ki elimden akıp yere düşen kan damlalarını görene kadar...

"Ei-chan ne oldu, iyi misin?" Aceleci bir şekilde yanıma koştu.

"İyiyim Hikari, abartılacak bir şey yok." Aslında gerçekten de bir şey yoktu. Sadece burnumdaki kılcal damarlar zedelenmişti.

"Ah, şey ben o zaman peçete getireyim." Hikari tam gidecekti ki onu durdurdum.

"Hikari şu an peçeteye ihtiyacım yok tek ihtiyacım olan yalnız kalmak." Son kelimelerimi mumyaya bakarak söylemiştim. Şu an sadece onun varlığı ve iğneleyici sözleri beni rahatsız ediyordu.

"Ama Ei-chan se-"

"Hikari, kimseye bağırmak istemiyorum. Misafirlerini de alıp evimden git lütfen. Daha sert uyarmak istemiyorum."

Hikari'nin daha fazla itirazını dinlemeden onun yanından geçerek banyoya girip arkamda kapıyı kapattım. Hemen lavabonun önüne geçip kafamı lavabonun içine doğru eğdim. Burnumdaki bütün kan lavaboya akmıştı. Kana fazla bakmadan musluğu açıp önce elimdeki kandan kurtuldum sonra da yüzümü yıkayarak kendime gelmeye çalıştım.

Yüzümü yıkadıktan sonra kafamı kaldırıp karşımdaki aynaya baktım. Tenimin rengi soluktu ve gözaltlarım hafif morarmıştı. Onun dışında ince bir çizgi halinde kanım burnumdan akmaya devam ediyordu. Gözlerimi kapatıp bir süre kanımı kontrol etmeye odaklandım. Kanın neredeyse %90'ı su olduğu için az çok kanımı kontrol edebiliyordum. Bu da herhangi bir kanamam olunca kanamamı kolaylıkla durdurmamı sağlıyordu. Kapattığım gözlerimi açınca kanamayı durdurabildiğimi fark ettim. Son bir defa yüzümü yıkadıktan sonra banyodan çıktım.

Koridora çıktığımda beni sessizlik karşıladı. Hikari diğerlerini de alıp gitmişti. Bende tek başıma yapacak bir şey bulamadığım için misafir odasını ve oturma odasını toplamaya karar verdim. Zaten şimdilik yapabileceğim en iyi aktivite buydu.

.
.
.

Nerede miydim? Evde olmam gerekirken Watabane-sanın emri ile mafyaya gelmiştim. Nedenini bilmediğim bir şeyden dolayı toplantı yapmamız gerektiğini söylemişti. Bende daha toplantının başlamasına on dakika varken gelmiş toplantı odasında bekliyordum.

Yöneticiler olarak toplantıya geç gelmezdik. Daha doğrusu gelemezdik. Watabane-san bu tür konularda oldukça katıydı. Toplantıya geç kalan kişinin yeteneğini kendi yeteneğinin verdiği güçle alıyor ve geç kaldığı süre kadar geri vermiyordu. Tek sorun yeteneği gün cinsinden vermemesi ve bu süre içinde kişiyi tehlikeli görevlere göndermesiydi.

【İ𝖓𝖐𝖎𝖘𝖆𝖗】 𝑪𝒉𝒖𝒖𝒚𝒂 𝒙 𝑹𝒆𝒂𝒅𝒆𝒓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin