~21.Bölüm:Plan~

347 48 88
                                        

Keyifli okumalar.

Eiko'dan:

Bir süre boyunca Kaori'nin boğazını bırakmamıştım. Bunun sonucunda yüzü morarmaya başlamıştı. Benim elimi çekmem için de tırnaklarını koluma geçirmişti lakin o an tek istediğim şey Kaori'nin oracıkta canını almaktı.

Bir an fark ettiğim şey ile Kaori'nin boğazını hızla bıraktım ve elimdeki bıçağı sert bir şekilde mutfak tezgahına bıraktım. Kaori nefes almasının verdiği rahatlık ile yere çöktü ve bir yandan öksürerek hızlı hızlı nefes almaya başladı.

Kaori'yi öldüremezdim. Bunu yapmam her türlü benim başıma patlardı. Mafya açısından kendi iş arkadaşımı öldürdüğüm için infaz edilebilirdim. Bundan da öte eğer şu an Kaori'yi öldürürsem kardeşimin gözünde katil olurdum. Evet zaten bir katılım. Ama Kaito buna hiç şahit olmadı hatta belkide benim hala o masum Eiko olduğumu sanıyordu.

Ve ben ne kadar kanla beslenen bir insan olsam da hiçbir zaman Kaito'nun gözünde katil olmak istemem.

Kendi düşüncelerimi biraz toparladıktan sonra yerde nefes almaya çalışan Kaori'nin boyuna gelmek için diz çöktüm ve saçından tutup onun yüzüyle yüzümü hizaladım.

"Eğer birisinden bu olanlar hakkında bir kelime dahi duyarsam seni şimdi olduğu gibi bırakmam Kaori. Yanlış anlama, bu bir tehtit değil sadece küçük bir uyarı."

Yerden kalktım ve Kaori'yi o şekilde bırakarak oturma odasına ilerledim. Doğrusu meyveler kalmıştı ama şu olaydan sonra ağzımın tadıda kaçmıştı.

Oturma odasına girdiğimde Kaito ve Hikari sohbetlerinin neşesini hiç bozmamışlardı. Mutfakta olanlardan habersiz bir şekilde keyifli bir şekilde konuşuyorlardı. Hatta konuşma konuları benim küçüklüğümdü.

"Biliyor musun Hikari, Eiko'nun küçükken baktığı bir sokak kedisi vardı. Kediyi kimseye vermezdi, herkesten kıskanırdı. Hatta en çokta bana vermiyordu kediyi."

Onlar Kaito'nun söyledikleri ile kıkırdarken bende tekli koltuğa geçip oturmuştum.

"Hoshi'yi kimseden sakındığım yoktu. Özellikle senden. Sen Hoshi'yi ölesiye sıkı sarıldığın için sana vermiyordum."

Evet, kediye yıldız anlamına gelen Hoshi ismini koymuştum. Çünkü Hoshi'nin siyah tüyleri arasında yer yer yıldıza benzeyen beyaz tüyler vardı. Bu yüzden onu ilk gördüğüm andan itibaren ona Hoshi ismini yakıştırmıştım.

Hikari ellerini yanaklarına bastırdı. "Ei-chan çocukken eminim çok tatlıdır. Hele kediyle oynarken düşünemiyorum bile." Hikari'nin sözleri ile yüzümde hafif bir tebessüm oluştu.

Kaito hafifçe kıkırdadıktan sonra bana döndü. "Peki ben gittikten sonra Hoshi'ye ne oldu? Onu en son gördüğümde daha bir yaşında bile değildi." Kaito'nun bu sözleri ile bir anda yüzümdeki tebessüm yok oldu ve adeta buz kestim.

Gerçek şu ki Hoshi ben dokuz yaşındayken gözümün önünde dayım tarafından öldürülmüştü.

O bunu yaparken kendine göre haklıydı. Akane öldükten sonra -yani ben sekiz yaşındayken- beni kendisi kendi yöntemleri ile eğitmeye başlamıştı. Ve o zamanlar tek dayanağım ve moral kaynağım olan Hoshi'yi dayım benim dikkatimi dağıttığını söyleyerek gözlerimin önünde acımasızca katletmişti.

Şu yaşımda bile hala o görüntü aklımdan gitmiyordu ve büyük ihtimalle hiçbir zaman da gitmeyecekti.

"Dünyadan Eiko'ya, orada mısın?"

Dalmış olduğum düşüncelerimden çıktım ve Kaito'ya döndüm. Bana merak dolu gözlerle bakıyordu.

"Bilmem, birisi Hoshi'yi sahiplendi sanırım tam olarak bilmiyorum."

【İ𝖓𝖐𝖎𝖘𝖆𝖗】 𝑪𝒉𝒖𝒖𝒚𝒂 𝒙 𝑹𝒆𝒂𝒅𝒆𝒓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin