•BAMBAŞKA BİR YER•

24 1 7
                                    


Arkamdan "Nereye!?" Diye bağırdı. Kapıya
yönelirken "Eczaneye. " Dedim. Eczanelerin kapanmasına yaklaşık bir saat vardı ve yetişebilirdim umarım. Koca demir kapıyı hizmetçi açtı. Ateş'ten ses gelmiyordu. Onu umursamadan evden çıktım. Havada hafif esen rüzgar çıplak tenime vuruyordu. Yüzüm rahatlarken bedenimin üşüdüğünü hissettim.
En son şort, tişörtle dışarı çıktığım zamanı hatırladım. O eski apartmanda, abimin yüzü yara olduğu için eczaneye kantron yağı almaya gittiğim zaman gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçti. Yolun ortasına dayanamayıp hıçkırıklara boğulduğum andaki seslerim beynimde yankılandı.

Neden yürüyordum ki? Kocam zengindi.
Peki gerçekten kocam mıydı?

Yolun karşısında eczane görünce durdum. Yolun karşısına geçtim. Eczanedeki kadın güler yüzüyle beni karşıladı. İhtiyacımı söyledikten sonra poşeti bana uzattı. Parasını verip eczaneden ayrıldım. Hava kararmaya başlamıştı. Hala inanamıyordum. Ateş beni gerçekten yalnız bırakmıştı. Bunları düşünürken yanımdan küçük bir kız çocuğu geçti. Örülü uzun sarı saçları, kendinden büyük çantası ve elindeki buzlu dondurma. Bu yaşta bu saatte ne işi vardı bu çocuğun diye iç geçirdim. Çocuğun elindeki dondurma nefis gözüküyordu. Etrafta market aramaya başladım.

Bir süre daha mavi renkli havada yürüdükten sonra market gördüm. Markete girdiğim gibi dondurma reyonunu aramaya başladım.
Dondurma reyonunu bulduktan sonda hangi dondurmayı alsam diye düşünmeye başladım.
Buz parmak mı? Twist mi?
Koca marketin içinde o piti piti yapıp buz parmağı seçtim. Elimdeki eczane poşetiyle kasaya geldim. Kasada kimse yoktu.
"Kasa!" Diye bağırdım. "Geliyorum." Diye bir ses duyunca rahatladım. Elimdeki dondurmanın soğukluğu yavaş yavaş elime işlemeye başladığımdan dondurmayı kasaya bıraktım.

Ellerimi birbirine sürterken poşet dirseğimin üstüne kaydı. Şimdi düşününce canım birada istiyordu. Hızlıca mahzen reyonuna gittim. Çok çeşit içki vardı. Şarap, rakı, bira, votka. Mahzenden Absent alıp kasaya geri gittim. Hala daha ortalıkta yetkili biri yoktu. Bir kez daha bağırmak için hareketlendiğimde kasa için bir adam gelmişti. Adamın her yerinde piercing ve dövme vardı.
Fakat saç kesimi buzz cut olduğu için adam çekiciydi.

"345 lira 10 kuruş." Dedi kasiyer beni incelerken. Elim cebime gitti. Param yoktu. Kalbim yavaştan hızlanmaya başlamıştı. Poşeti sağ elime alıp sol cebimi karıştırdım. Telefonumda yoktu. Bağırmamak için zor durarken aklıma telefonumu evde yastığın altında unuttuğum ve sadece eczaneden ped alıcağım için yanıma nakit 90₺ aldığım geldi. Kendime içimden büyük bir küfür ettim. Dondurmam ve içkimle vedalaşmam gerekiyordu. "Maalesef alm-" lafımı kesen önümdeki posa birinin kredi kartı tutmasıydı. Bip sesini işitirken donup kaldım.

Bu saatte kim benim masrafımı öderdi ki?
İçimden kesin Ateş diye düşünmeden edemedim. Bilerek arkama dönmedim. Kırgındım ona. Ne demek ya saat 8'de karısını tek başına sokağa çıkmasına izin vermek. Bide yaya halinde. Arkamdan sarılmasını bekledim, sarılmadı. Kasiyer adam benim yiyeceklerimi izinsiz poşete yerleştiriyordu. İlk defa böyle bir kasiyer görüyordum. Yiyecek dolu poşeti bana uzattı. Kasiyerle göz göze geldik. Kasiyerin bana uzattığı poşeti aldım. Gözleri benim boyumun yukarısında bi yere takıldı. Ateş arkamdaydı demek.

Bir tanecik sigara alsam bir şey olmazdı.
"Bir tanede marlboro." Dedim gülümseyerek.
Adam tekrar boyumun yukarısına baktı. Adamın gözlerinden okunuyordu korktuğu.
Ateş 'tamam' demiş olucakki adam marlboro'mu da titrek elleriyle elime verdi. Ardından fişi bana vermeden çöpe attı ve hızla yanımızdan uzaklaştı. Bu olay gittikçe garipleşmeye başlamıştı. Yinede ilk Ateş özür dileyecekti. İnadım inattı. Marketten çıktım. Parkın içindeki bankların bir tanesine oturdum. Tahtadan bankın soğuklu kısacık şortumu delip geçmişti. Bacaklarımdaki soğukluk vücuduma yayıldı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 15 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ATEŞ'İN ADIMLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin