0.4: Light at the end of the day

53 13 0
                                    

Bazı bölümler Chan'ın ağzından olacak bilginize 🌊

×××

O gece Changbin'in yanından ayrılıp tamirhanaye vardığımda ışıkları açık görmem benim için biraz şaşırtıcıydı açıkçası. Demir kapıyı itekleyip içeriye girdikten sonra her zaman oturduğumuz kanepede annemi görmemle yerimde kalmıştım birkaç saniye. Onun burda ne işi olduğunu anlamıyordum o an. İstemsizce kaşlarımı çatmış olacağım ki Daniel diğer tekli koltuktan kalkıp yanıma doğru adımladı. Tek olu omzumu bulduğunda tüm dudaklarımı iyice sıkıp ona doğru baktım. O andan sonra bir süre hiçbir şey doğru gitmemişti sanırsam.

"Ne işin var senin burada?"

"Chris."

"Chris ne? Beni görmen için her şeyi yaptım anne, en sonunda gittiğim için beni mi suçlamaya mı geldin!"

Daniel en sonunda patlayan çocuğun önünde dururken ardında kalan kadından bir kez daha nefret ettiğini hissediyordu. Gecenin bir vaktinde burayı nasıl bulduğunu dair bilmiyordu ama konuşmak istediğini söylediği için almıştı içeri. Bunun bir hata olduğu yüzüne vururken Chris'in bir adım önünde onu sakinleştirmek için bekliyordu.

Kırklı yaşlarında olan kadın yavaşça ayağa kalktığında hala yere bakıyordu. Oğlu'nun yüzüne bakmaya utanıyordu ama şunu iyi biliyordu ki herşey için çok geçti. Neticede yaralar kapansa bile izleri asla geçmez, tende bir iz olarak ömür boyu kalır.

"Baban öldü."

Bir çırpıda söylediği şey ile koltukta duran çantasını aldığında kapıya doğru ilerledi. Oğlunun tam yanında durduğunda ise tıpkı kendisine benzeyen bu güzel oğlana baktı. Chris ise duyduklarının şokuyla donakalırken zorlukla ağzından birkaç kelime dökülmüştü.

"Ne diyorsun sen?"

Kadının gözleri dolarken oğluna daha fazla bakamayacağını hissedip başını eğdiği gibi tamirheneden dışarı attı kendini. Geride kalan oğlunun hıçkırıkları ve çığlıkları kulaklarına dolarken onu orada bırakıp sessizce uzaklaştı.

"Affet beni oğlum."

Ama affetmedim.

Orada Daniel'in kollarında bir süre ağladıktan sonra babamın cezaevinde bıçaklandığını öğrenmiştim. Şimdi söyleseler şaşırmazdım çünkü o çok sevdiğim babam tecavüzden içeriye girmişti. Ve tecavüz suçuyla koğuşta kalanlara ne olduğunu herkes bilir. Bir süre çocuklar gibi ağladım sadece. Ardından Daniel o ev denen cehenneme gidip tüm eşyalarımı toplayıp geri dönmüştü. Bunu ben istememiştim ama itiraz ettiğimde söylenemezdi. Anneme daha fazla dayanamıyordum, o evi her gördüğümde aklıma eski ve kötü anıların hücum etmesini engelleyemiyordum.
Göğsüm sıkışırken yorganıma bir çocuk gibi sarılmaya devam ettim. Sanki beni tüm kötülüklerden koruyacakmış gibi yatağıma sığınmıştım.

Güneşin son ışıkları tamamen kapalı olan perdenin köşesinden sızarken uyku ile uyanıklık arasında çalan kapıya aldırış etmedi Chris. En sonunda cevap vermediği için kapı açılmışmıştı. Tahta kapı bir kişinin geçebileceği kadar açıldığında odadan içeriye giren Daniel Chris'in yanı başına oturdu hafifçe. Yatakta bacaklarını kendine çekip küçücük kalmış oğlanın açıkta kalan kıvırcık saçlarını okşadı bir süre. Uyumadığını daha doğrusu uyuyamadığını çok iyi biliyordu.

"Chris."

Kulaklarına kendi ismi dolduğunda sessizliğini korumaya devam etti.

"Chris uyanıksın biliyorum. Changbin burada."

A STAR IS BORN | [chanchang]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin