0.9: It's not just a drum.

53 13 0
                                    

×××

Yanı başındaki çocuğu göğsüne doğru bastırmış, kollarıyla onu kafes gibi sarmış Chris hala uyuyordu. Changbin ise biraz önce araladığı gözleriyle Chris'in kolları arasında öylece duruyordu. Chris'in uyku problemlerinden haberdar olduğu için kıpırdamadan öylece duruyordu. Dün akşam geç saatlere kadar balkonda oturup gelecek hakkında konuşmuşlar bir paket sigarayı beraber bitirmişlerdi. Ardından ise yarı uykulu bir şekilde yatakta sızıp kalmışlardı. Balkonun kapısını açık unutmaları sebebiyle odanın içi buz kesmişti ve iki genç birbirine sokulup uyumaya devam etmişti. Changbin şimdiden vücudunda birçok yerin tutulduğunu hissediyor, başının ağrısı bile işaret ediyordu. 

Yanındaki beden hareketlendiğinde o da kendini biraz ileriye çekti çünkü Chris'in uvuzları yüzünden her yeri uyumuştu. Arkasındaki sarışın esnediğinde onun uyandığını anlamış ve yatakta doğrulmuştu. Boynunu esnettikten sonra uykulu gözlerini zorca aralayıp Chris'e doğru döndü.

"Üstümden tır geçmiş gibi" diyip geri uzandı ve ellerini Chris'in kabarmış, kıvır kıvır saçlarına attı. Uzandığı yerden kolunu boynundan geçirmiş istikameti de saçları olmuştu.

"Benimde her yerim tutuldu da, saçımı çok seviyorsun değil mi?"

Kıvırcık saçlar arasında gezinen eller saçlarını bir araya toparlayıp geri bırakıyordu.

"Senin sahne adını noodle mı yapsak ya?"

Bacağına geçen yumruk ile Chris'i boyun kilidine aldı.

"Ulan vahşi misin sen? Bacağım çıktı bak! Boğayım mı seni şimdi burada?"

Gerçekten boğazını hafifçe sıktığında koluna vurup pes ettiğini belli eden Chris'i serbest bıraktı. Yataktan kendini yere doğru bırakan Chris yerde oturur pozisyona geldi.

"Bugünde tamirhaneye dönmezsem Daniel beni öldürebilir."

Changbin hafifçe kıkırdadı ve yatakta genişçe yayıldı. Birkaç saniye sonra ayağından tutup çeken sarışın ile yatağa sıkı sıkıya tutundu.

"Tamir edecek arabalarım var daha, kalk hemen."

Changbin homurdanırcasına sesler çıkarmaya başlamıştı şimdiden.

"İkiletme beni, hadi dedim."

En sonunda pes edip yataktan kalktığında ilk işi balkon kapısını kapatmaktı çünkü gece bütün vücutlarının tutulmasına neden olmuştu. Yüzünü yıkayıp aşağı kata indiğinde mutfakta Chris'i görmesi ile yüzüne belli belirsiz bir gülümseme yayılmıştı. Hala alışamadığı bu evde Chris'i görmek itiraf edemesede iyi geliyordu çünkü bu basık ev daha yaşanılabilir bir hal alıyordu. İlerleyen saatlerde beraber kahvaltı yapmışlar ve Changbin'in gitar telini değişmişlerdi.

Öğleden sonra Chris tamirhanede gelen araba ile ilgileniyordu. Kenarda duran motora bir göz atıp Daniel'e döndü.

"Daniel, motoru niye söktün tanrı aşkına? Motor sapasağlam."

Daniel koltukta yayılmış sigarasını içerken motor yağlı elini önlüğüne sildi.

"Buna ticaret derler seni man kafa. Para kazanmaya çalışıyorum burda, o gözlerini aç ve öğren."

Chris derince iç çektiğinde yere doğru eğildi ve arabanın jantlarını sökmeye koyuldu. Aslında Daniel haklıydı ama bu aynı zamanda fazladan iş, fazladan kas ağrıları anlamınada geliyordu. Üstü motor yağıyla kaplanmış tulumun askısını tutup omzuna yerleştirdi ve fazla vakit kaybetmeden yeni getirttikleri siyah jantları eskileri ile değiştirmeye odaklandı. Aradan geçen dört saatin ardından hava kararmış, karnı acıkmış ve  kollarındaki ağrı kendini belli etmeye başlamıştı. Elindeki anahtarı yorgunlukla yere attığında Daniel'i arkada bıraktı ve üst kata çıktı.

A STAR IS BORN | [chanchang]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin