×××
Üçüncü kez aradığı Changbin hala aramalarına cevap vermiyordu. Tamirhanenin içinde sıkıntıdan volta atıp duruyordu bu sırada.
"Belki işi vardır çocuğun, zorlama."
Abisine aldırmayan Chris tekrar arayacakken kendisine geri dönüş yapan Changbin ile hemen çağrısına cevap verip kulağına götürdü.
"Üzgünüm eşyaları topluyordum görmedim" diyen Changbin ile dudaklarını birbirine bastırdı.
Pijamasının cebine elini koyar koymaz yukarıya odasına doğru çıkarken ardında kendisine gülen abisini görmezden geldi. Daniel'in gözünde Chan* çoktan aşık olmuştu bile ama kalın kafalı bir çocuk olduğu için Changbin ile ilişkileri çok ağır ilerleyecekti."Sorun değil, yardıma ihtiyacın var mı?" Diye sordu Chris. Yardım bahaneydi sadece Changbin'i özlemişti ve görmek istiyordu.
"Aslında iyi olur ama geç oldu, zahmet etme."
Changbin hayır demesine rağmen Chirs çoktan kapısının arkasında duran ceketi omzuna atmış ve merdivenlerden aşağı inmişti.
"Çok geç çıktım bile evden."
Changbin'in karşı taraftan kıkırtısı duyulurken onu daha fazla bekletmemek adına telefonu kapattı. Acele acele vanslarını ayağına geçirirken bir yandan mutfaktaki abisine seslendi.
"Çıkıyorum ben! Changbin taşınıyor ona yardım edeceğim!"
"Tamam! Haber et!"
Abisinden de onay aldığına göre endişe etmesine gerek yoktu. Changbin bir süredir ablasında kaldığı için doğrudan oraya gidecekti. Caddeden aşağı indiğinde yaklaşık on beş dakika sonra soluk yeşil apartmanın önünde durdu. Apartmanın önündeki banklarda Changbin'i telefonuna bakar şekilde gördüğünde doğrudan oraya ilerledi.
Changbin'e arkadan yaklaşık sweatshirtinin kapüşonunu kafasına geçirip yanına attı kendini. Kapüşonu aceleyle başından çıkarmaya çalışan Changbin'in boynuna kolunu sarıp kendine çektiğinde diğer koluylada önden sardı onu.
"Şerefsiz."
"Bende seni özledim Changbin" diyip güldüğünde ondan ayrılıp yerdeki kolilere baktı.
"Sadece bunlar değil mi?"
Changbin kısaca başını salladıktan sonra ilk ayaklanan o oldu. Bir koliyi kucağına aldığı gibi sıkı sıkıya tutarken diğer koliyide Chris almıştı. Üç sokak ötede olan eve ellerindeki kolilerle yürürlerken bazen oturup bir sigara yakıyorlar bazende gülmekten taşıyamaz hala geliyorlardı. Bir süre sonra yokuşun tepesindeki eve ilk ulaşan Chris olmuştu. Bu sırada koca yokuşun yarısında koliyi yere koyup oturmuş olan Changbin ise soluklanıyordu.
"Ben bittim, sen devam et" diyip nefeslerini düzenlemeye koyuldu.
Chris siyah saçlı oğlanın yorgun haline gülerken bahçe kapısını açıp bağırdı.
"Anahtar sende Changbin hadi!"
Pek iç açıcı bir ev olmasada sağlam ve güvenli bir evdi. Bir parçası kırık bahçe kapısından girdikten sonra yeni yaptırıldığı belli olan çelik kapının önündeki beton basamağa oturdu Chris. Changbin gelene kadar etrafa bakındı biraz, en çokta mahalleye. Geneli yaşlılardan oluşan bu mahalle Changbin için artıydı. Changbin her ne kadar aklı başında bir genç olsada Chris onun için endişelenmeden edemiyor, tek başına yaşaması içinde kaygılanmasına sebep oluyordu. Biraz sonra Changbin elinde koliyle yavaş adımlarla bahçeye girdiğinde koliyi yere bırakıp cebindeki anahtarı kapı deliğine sokup çevirdi. Açılan kapıyla insanı uzun sayılmayacak bir koridor karşılıyordu. İkili ellerinde koliler ile evin içine girdiklerinde Chris ayağıyla kapıyı ittirip Changbin'in peşine takıldı.
![](https://img.wattpad.com/cover/351660452-288-k669194.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A STAR IS BORN | [chanchang]
Teen Fiction"Anneme söyleyin, ben bir rock yıldızıyım." [Follow you: Star]