_Chapter 38_

67 5 78
                                    

Atsushi'den

"Yardım istemek için buradayız. Bizim için Fyodor'un ve onun adamlarının yerlerini bulmanızı istiyoruz."

Fitzgerald bir süre düşünür gibi oldu. Sonra keskin bakışlarını bana doğru çevirip sorusunu yöneltti.

"Peki bunu neden yapayım? Size yardım etmem için bir nedeniniz var mı?"

Bir nedenim yok. Karşılığında ona verebileceğim hiçbir şey yok. Sadece onu ikna etmem gerekiyor. Dazai-san onu daha önce ikna etmişti. Ben de aynı şeyi yapmalıyım.

Dazai-san olsaydı ne yapardı?

"Bize yardım etmelisiniz çünkü..."

Dazai-san bu durumda ne derdi?

"...Çünkü bize yardım etmezseniz ağlarım."

İlk başta bize yardım etmezseniz camdan aşağı atlarım diyecektim,çünkü Dazai-san aynen böyle derdi, ama biraz aşırıya kaçtığını düşündüm. Ayrıca ölmek istemiyorum.

Fitzgerald-san bana şaşkın bir bakış attıktan sonra gülmesini durduramadı. Oda-san ve Kunikida-san benim konuşmama izin verdikleri için pişmanlarmış gibi görünüyorlardı.

Yanılmışım. Odasaku-san da benimle aynı fikirdeymiş. -Dazai-san ile arkadaş olduğunu çok belli ediyor- Benim ardımdan o da konuştu.

"Evet, yardım etmezseniz biz de ağlarız. Hem de yerde yatarak, bağıra bağıra."

Odasaku-san'ın monoton bir ses ile yaptığı konuşma yüzünden kunikida-san sinirden olduğu yerde titriyordu. Odasaku-san'a kızamayacağını bildiği için sesini çıkartmasa da, hayalindeki ciddi ve resmi konuşma gerçekleşmediği için öfkelenmişti.

Odasaku-san, Kunikida-san'ın koluna hafifçe dirseği ile vurdu ve Kunikida-san gözlüklerini düzeltip ciddi bir şekilde konuşmaya başladı;

"Evet, ben de ağlarım."

Gülmekten Fitzgerald-san'ın gözünden yaş gelmiş gibi görünüyordu. Ciddileşmek için ayırdığı bir dakikadan sonra zar zor gülmeyi bırakıp konuşmaya devam etti.

"Ben asla kaybedecek tarafa yardım etmem."

"Ama-"

"Ve bu durumda, kazanacak taraf belli."

Fitzgerald-san arkamızda kalan bir odaya doğru yönelip kendisini takip etmemiz için bize işaret verdi. Küçük, karanlık bir odaya girdik. Bir masanın etrafındaki birçok bilgisayar şehirdeki çeşitli kameraları gösteriyordu. Kameranın görüş açısına giren herkes, yapay zeka tarafından ayrıntılı bir kimlik taramasından geçiyordu. Bu kimlik belirleme sistemi kuşkusuz Tanrı'nın Gözleri idi.

•••

"Sigma-kun, tesadüflere inanır mısın?"

"İlgilenmiyorum."

"Ben inanmıyorum. Olabilecek her şeyi tahmin edebilirim. Hayatın bana yapabileceği hiçbir sürpriz yok. Bu yüzden tesadüflere inanmıyorum. Tesadüf demek, şans eseri bir olayın yaşanması, bir şeyin olması değil midir? Ama her şey bir nedenden dolayı olur. Şans diye bir şey yok. Bir zarı attıktan sonra dört rakamının üste gelmesi şans değildir. Her şey zarı atma şekline bağlıdır. İşte bu yüzden tesadüfler de gerçek değiller. Sigma-kun, uyudun mu?"

"LANET OLSUN DAZAİ SAAT GECENİN ÜÇÜ!"

"Ama burada saat yok ki-"

Another Universe | Bungou Stray DogsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin