6. BÖLÜM

25 4 1
                                    

Media= Asil Demiralp

Keyifli okumalar. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum :):)

Sakince arabanın gittiği yolu izlerken bir yandan şoförü, bir yandan da durakta beni alan adamı dinliyordum. Fısıldayarak;

"Abi bu kız niye kolaylıkla bindi?"

"Ne bileyim oğlum, boşver çok konuşmada devam edelim."

Gözlerimi devirdim. İstesem tabi kaçar kalabalığa karışırdım. Koşmak, kaçmak en iyi bildiğim şeydir, ama dövüş dersi almayıda kafamın bir köşesine not ettim. Bu insanlarla mücadele etmek için mutlaka lazımdı artık. Şu an tek temennim, umarım babam eve gelmeden benim işim bitmiş olur, aksi taktirde babamın endişesinin alacağı boyutu tahmin edemiyorum.

Şu an yaşadığım olaylardan ve piskolojimin geldiği durumdan dolayı, deli gibi korkudan titremem gerekiyordu. Ama sanırım artık bağışıklık kazanıyordum. Garip bir şekilde soğuk kanlı oluşum, beni bile şaşırttı, düşüncelerimle kendimi tutamayıp kıkırdadım.

"Abi o iyimi?" bunu arabayı kullanan kişi dikiz aynasından bana bakarak söylemişti.

"Sanane oğlum dönsene önüne"

"Gülüyor deli olma olasılığı kaç acaba?" dedi bunu ciddi ciddi düşünerek. Gözlerimi devirdim, o sırada çıkan hışırtı sesi ile duraktan beni alan adamın bana döndüğünü hissettim.

"Bu kızdan her şeyi beklerim"

"Saçmalamayın isterseniz! Deli değilim ben, ayrıca bana şöyle bakmaktan vazgeçin."

Arabayı kullanan adam, yanındaki adama hitaben "Abbas abi sana diyor" dedi.

İri kıyım, sert mizaçlı ve beni kaçırmaya teşebbüs eden adamın adı Abbasmıydı? İsmi ile ciddi bir uyum içerisindeydi gerçekten. Bir kahkaha patlattım ve ikiside şokla bana baktılar. Kahkahamın arasından "adın abbasmı?" diye sordum. Abbas düşen suratı ile önüne döndü.

"Bayıldım" ve ekledim. "Bir insanın adı kendisine bu kadar yakışır bayıldım cidden."

Abbas aniden bana döndü, gözlerime ciddi olup olmadığımı anlamak için bakıyordu. Tabi beni bu gülüşümle ciddiye almazdı. Yüzümdeki gülme ifadelerini silip, aniden koltuğun ortasına kaydım. Öndeki iki koltuğun kenarlarından tutarak kendimi öne doğru çekip, abbas ve yanındaki adama doğru yaklaştırdım kendimi.

Arabayı süren adama doğru dönüp, "senin adın neydi?" diye sordum.

"Necati." İsmiyle tebessüm ettim. Nedense bu iki koca adamı sevmiştim. Göründüklerinin aksine çok saf gelmişlerdi bana.

Abbas'a dönerek "güldüğüme bakma adını gerçekten çok sevdim. Üstelik sanada çok yakışıyor"

Zayıf karnından vurmuş olmalıyımki, araba ya bindiğimden beri ilk defa yumuşayıp yelkenleri suya indirdi.

"Adımı kimse sevmez, küçüklüğümden beri duyan herkes dalga geçer" dedi.

"Halt etmişler, ayrıca önemli olan isim değil insanın kalbidir. Ve ben sende görüyorumki, göründüğünün çok aksisin."

"Cidden böylemi düşünüyorsun?" dedi necati.

"Bakın koca adamlar, normalde insan sevmem ama sizi sevdim. Şu an beni kaçırıyo oluşunuzu göz ardı edip affettim."

Cümlemle birlikte ikiside büyük bir kahkahayı arabanın içine bıraktılar. Böylelikle güzel bir sohbeti başlatmış olduk.

Araba yola devam ederken bizde gülerek, güzel sohbetimize devam ediyorduk. Bu sayede necatinin 38 abbasın 42 yaşlarında olduklarını öğrenmiştim. Hiç evlenmemişler, üstelik evlenseler bir kız çocukları olsun isterlermiş. Tamda dediğim gibi, hiçte göründükleri gibi çıkmadılar. Arabanın durması ile pencereden geldiğimiz yere baktım. Kocaman ihtişamlı bir villanın önünde durmuştuk. Sohbete o kadar dalmıştımki villanın bahçesine ne zaman girdikte kapının önüne geldik bilmiyordum.

Gecenin RitmiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin