11

55 5 8
                                    

“hyung?” diye seslendim, uzaktan belli olan, sahildeki taşta oturmuş hyunguma. nasıl uyuduğumu hatırlayamıyordum bile. yanına gittim. yoongi hyung ve adı hobi olan şahıs, bana döndü.

“hyung, neden buradasın ki? uykum var.. eve gidelim.” dedim yoongi hyunga, beni belimden tutup kendine çekti.

“gideriz birazdan.”

“ama niye birazdan? şimdi gidelim!” yoongi hyung, iç çekti. nedensizce her defasında, biri böyle yaptığında kötü hissediyorum, sanki onları sıkmışım gibi.

“hadi ama, şuan çok önemli bir an. taehyung’un yanına git istersen güzelim. o aptal sana enayi olmuş gibi duruyor.”

“ne?!” kızarmıştım, ondan bu kadar etkilenirken, onun böyle hissediyor olması ihtimali utandırıyordu.

“öyle, yanına gitsen deli olur, koş bak.” hemen bara yöneldim, taehyung oradaydı zaten.

“uyandın demek, saat gecenin dördü. uyu hadi tekrardan, gün henüz aymadı.”

“ama uykum kaçtı!”

“o zaman.. o zaman.. o zamann..” diye sayıkladı taehyung bir süre, vakit öldürmek için birşey düşündüğü belliydi açıkçası.

“yıldızları izleyelim.”

“öyle yapacağız da ne olacak ki!”

“peki o zaman.. dedikodu yapalım!” dedi aniden heyecanla.

“ohaa, olur tabii! dünyanın en zevkli işi olduğunu söyleyebilirim.”

“ben dedikodu yapmanın en zevkli iş olduğunu  söyleyemem ama, neyse.” beni omuzlarımdan sürükledi, aptal çocuk beni çok heyecanlandırıyordu, kalbimi de çok hızlandırıyordu. bu salgılanan adrenalinden dolayı bir gün geberip gidebilirdim bile! masaya oturtup karşıma yerleşti, kollarını, çok ciddi bir konuşma başlayacakmışçasına kavuşturdu ve ciddi bir surat ifadesi takındı.

“evet, başlat bakalım dedikodu seansımızı.” dedi ciddi bir şekilde. kıkırdadım, taehyung’un bir piç olduğunu düşünmeye başladığımdan beri onun böyle komiklikler, mallıklar yapmasına ihtiyacım vardı, kendimce birşeyleri kanıtlamak için tabii.

“şimdi, hobi diye bir çocuk var, ben daha bugün gördüm-”

“dur! hoseok, hobi?”

“ha evet, ondan.”

“oha! ee, anlat devamını!”

“ben uyanıp, sahile baktığımda, o hobi denilen çocuk, yoongi hyungumun yanında oturuyordu arkası dönükken, ve denize bakıyorlardı!”

“oha! ee, bunlar yeniden sevgili olmuş ki!”

“ne!? bunlar sevgili miydi önceden?!”

“evet, öylelerdi tabi. bizim dörtlü grubumuz vardı, hatta onlar senin ebeveynlerin, jimin ile ben ise senin amcaların oluyorduk. tabii o zamanlar sen henüz on dokuz yaşında falandın.” güldüm, çok komik ve garip gelmişti benim çocukları olduğumu düşünüp bunun üzerine şaka yapmaları! hem de, benim haberim yokken!

“jimin demişken, aranız nasıl oldu ki? benimle flörtleşiyorsun resmen, ve o senin sevgilin olmasına rağmen sesini çıkarmıyor mu!?”

“ah.. o mu? ayrıldık. fakat hâlâ arkadaş kalmaya karar verdik, çünkü ikimiz de birbirimize sevgili gözüyle bakmamaya başladığımızı farkettik. ondan dolayı, güzel bir ayrılıktı açıkçası.” dedi taehyung, ve ekledi.

“boştayım yani.” göz kırptı, ve ben ne tepki vereceğimi bilemeden kıkırdadım.

“her neyse, bana dörtlü grubunuz hakkında daha fazla bilgi ver.”

“şimdi şöyle, bir anı anlatabilirim mesela sana. biz jimin ile geziyorduk, ve o da bir kafe gördü. kendisi biraz kahve bağımlısı olduğundan içeri girmek istedi. sonra tabii, girdik biz içeri baktık içeriye, bomboş! kasiyer falan da yok hiç, anlamadık ne olduğunu. ama orada aslında dört kişiydik. yoongi ve hoseok birden personellere ait olan odadan çıktılar ve bize baktılar, ardından, hoseok şu sözleri söyledi; ‘kafe açık olmasa bile girip bunu yapmamızın kötü sonuçlanabileceğini söylemiştim sana.’ işte biz de anladık ki, bunlar azmış, bulamamışlar yiyişmek için bir yer, gidip boş kafeye, personel odasında sevişmişler! görüyorsun işte, azgınlık neler yaptırıyor insana.” yüzümü buruşturdum, bu anıyı hiç bilmesem daha mutlu bir hayatım olurdu. üstelik taehyung hiç de iyi bir anlatıcı değildi! devrik cümleler kurup duruyordu, bu yüzden de çok karışık bir paragraf çıkıyordu ortaya. ama yine de, onu dinlemek benim için yeterliydi.

“ee?” dedim, konuyu uzatabilmesi için. bundan zevk aldığı belliydi ve hevesini kırmak, beni de onu da çok üzerdi doğrusu.

“sonra da, biz de bu kafenin keyfini çıkaralım dedik. pasta, börek ne varsa yiyip, kahveler hazırlayıp içtik. sonrasında da iz bırakmadan kaçmayı başardık neyse ki. böyle yani!” dedi ve anıyı sonlandırdı.

“masal gibi anlattın, uykum geldi şimdi.”

“o zaman, gel burada uzan uyu, ben sana bakarım.” kıkırdadım, utanmıştım da. taehyung yanıma gelip başımı onun omzuna yaslamamı sağladı ve yavaş yavaş, masaj yaparak saçlarımı okşadı. herkes de bunu biliyormuş demek! anında mayışmıştım, uykuya dalmıştım bile fark etmeden.

___

bir bölümün daha sonuna geldik.

sizi çok beklettim, çok özür dilerim 😭😭 söz bomba bölüm geliyorr

ve o bölüm, on ikinci bölüm de olabilir, on dördüncü bölüm de. on üçüncü bölüm ara bölüm olur diye düşünüyorum.

bunların dörtlü grubu hakkınds sikimsonik bir anıyı da biliyoesunuz artık 😃

700+ kelime olmuşş az oldu sanki of, ama o bomba bölüm uzun olacak sözz

gizli hayran, taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin