oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen💗
.
"Günaydın Emir! Günaydın!"
Sedyede kafasını diğer tarafa doğru çeviren Emir yüzünü iyice yastığa bastırdı. "Hüma, sabahın beşinde uyudum geç koltuğa uyu öğlen günaydınlaşırız." dedi uykulu ve boğuk sesi ile, kafasını kaldırıp bana bile bakmamıştı.
"Olmaz! Gün aydı, hava güzel ve biz bugün kahvaltıyı bahçede yapacağız."
"Ne diyorsun gözünü seveyim sabah sabah?"
Ona doğru yaklaşıp üzerindeki kalın battaniye tarzı şeyi çekip köşeye koydum. "Diyorum ki bahçeye çıkıyoruz. Şimdi. Kalk."
Kısık gözlerini yüzüme çevirip suratını buruşturdu. "Ben uyuyorum, sen de imkanı olmayan hayalleri kurmuyorsun hadi."
"Yunus abi, gel aç bileklerini!"
Yunus abi üzerindeki üniforma ile içeri girdikten sonra bakışlarını ona sertçe bakan Emir'de bir süre gezdirdi.
"Hüma Hanım emin misiniz? Kalabalık ona göre değil."
Kaşlarımı çattım sinirle. "Sorumlu hemşiresi olarak gerekli her yerden izni aldım, psikoloğu da bunun ona çok iyi geleceğini söyledi. Siz açın lütfen."
Yavaşça Emir'e yaklaştığında koyu mavi gözlerini kapatarak derin bir soluk verdi Emir, sağ bileği açıkta kaldığında yanında diz çökerek kızarmış bileğine dokundum. "Krem süreceğim, sen gözlerini açma. Siz çıkın Yunus Bey, kapıda bekleyebilirsiniz."
Odadan çıkarken kapıyı kapattı ve odada tekrar baş başa kaldık. "Hüma ben cidden dışarı çıkmak istemiyorum, hadi uyuyalım ikimizde. Bak koltuğa senin için pike de bıraktılar."
"Sus artık be adam sus. Uyumuyoruz işte yok bize uyumak." diye mırıldandım sessizce, artık ona sakin ve kibar davranma yetkimi kaybetmeye yaklaşmıştım.
Sonunda sessizliği tercih ederek kafasını geriye yasladı, sanki bu birkaç saniyede bile uyuyacak gibiydi. Sağ bileğine kremi değdirdikten sonra bir anda saçlarımın arasında diğer elini hissettim, aldığım nefes boğazıma takıldı ve elim kremin üstünde öylece kaldım.
Bileklerini serbest bırakılmasıyla, uyku sersemi haliyle yan dönerken eli saçlarımın arasına saniyelik demişti ama bu mideme ardı ardına birkaç tekme yememe sebep olmuştu.
"Pardon, özür dilerim."
Allah'ım, beni niye yanlış yollara sürükleyen pis şeytana izin veriyorsun?
Aşktaaan oğlum, bir hoş sağım solum!
"Diğer bileğine de sür de çıkalım." dedim konuyu tamamen değiştirerek, yaptığı ani hareketlere tepki verirsem saçmalayacağıma emindim.
Saçlarımdan çektiği elini bana doğru uzattığında titrediğini fark ederek ona çevirdim bakışlarımı, onun ise gözleri hâlâ kapalıydı ve derin derin soluklar alıyordu. "Temastan dolayı titriyorum, alışkın değilim diye. Hızlı halledersen sevinirim."
Görmediğini bilsem de hızla başımı salladım ve bileklerine kremi sürerek ayağa kalktım. "Hadi bakalım kalk, bahçeye çıkma zamanı!"
"Ne olur uyuyalım, bak bileklerimi de açtılar daha rahat uyurum. İstersen sen sedyede yat ben koltukta yatayım ama yatalım ne olur."
Yatalım. Efendim canım? Nasıl yatmak? Hangi türden?
İçimdeki sesin terbiyesiz laflarını kulak ardı ederek sedyenin ucunu tuttum ve sallamaya çalıştım ama seksen kilo, 1.87 boyundaki çocuğu sallamayı tabii ki becerememiştim. "Emir kalk, bak yoksa bozacağım şimdi tüm hasta ilkelerini, kibarca söylüyorum. Lütfen kalkar mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜMA
Novela JuvenilMezun olması için staj yapmak zorunda kalan Nil ve çalıştığı hastanedeki mahkum psikiyatri servisinde yatan Emir.