7.Bölüm: ❝Gerçekler ve Gerçek Bilinenler❞

2.5K 141 23
                                    

beğenilerinizi, yorumlarınızı eksik etmeyin. sizi seviyorum 🤍

*

Hastaneye giriş yaptıktan sonra bu sefer bir değişiklik yaparak hemşirelerin genelde dinlendiği ya da bir şeyler yiyip içtiği odaya doğru adımladım. Bugün reglimin ilk günüydü ve canım öyle çok yanıyordu ki, oturup saatlerce ağlamak istiyordum.

"Günaydın Nil, nasılsın hayatım?" diye soran hemşireye gülümsedim, bu hastanede Eray'dan sonra bana en çok yardımı dokunan insan oydu.

"İyiyim Gülşen ablacığım, sen nasılsın?"

Kapıyı açıp hemşire odasına girdiğinde peşinden ilerledim. "Nasıl olayım aynıyım, çocukla uğraşıyorum. Bugün saçını boyatacakmış, küllü kumral diye tutturdu. 1985 lira verdim o işlem için, inanabiliyor musun?"

Kıkırdadım. "İnanabiliyorum abla, geçenlerde bir arkadaşım da boyattı o fiyata."

"Neyse çok yakışmış ama prensesime."

Onunla biraz daha sohbet ettikten sonra elimdeki kupayı tezgahın üzerine bırakıp çekmecelerde kahve aramaya başladım, bayadır gelmediğim için unutmuştum iyice yerlerini.

"Alt çekmecede kahveler, eğer onu arıyorsan."

Bu ses, bu ton... Şırfıntı Gaye.

"Sağ ol."

Çekmeceyi çekerek içinden kahveyi aldım ve hazırlamaya başladım, ağrıyan karnım onun sesini duymam ile iyice ağrımaya başlamıştı.

"Ee Nil, hâlâ dava açmamışsın Emir Eren'e?"

Kaşlarımı çatarak koltukta oturan Gaye'ye baktım, yüzündeki gıcık gülümseme benim sertliğimle afallasa da gülmek için zorluyordu kendini.

"Anlamadım Gaye abla?"

"Neyini anlamadın? O çocukla ben ilgileniyordum senden önce, bana saldırdı. Hâlâ dava sürecindeyiz, sana da yapmıştır kesin o şerefsiz."

Saldırdı.
Bana saldırdı.

"Ne saldırması?" dedim zar zor bulduğum sesimle, biraz daha gülümsemesini büyüttü iğrenç suratında.

"Geçen sene ocak ayında başladım ben onunla ilgilenmeye, önce sözlü tacizleri başladı sonra ilaç içmesi için ellerini açtığımızda fiziksel... Başta şikayette bulunmadım genç çocuk diye ama o fazla abartınca şikayetçi oldum. İki yıl ceza eklendi ama dava devam ediyor çıkamayacak o cehennemden."

Düğümlenen boğazımla ona öylece bakarken Gülşen abla omzuma dokundu. "Nil'im bakma sen ona, sana zarar vermemesi için önlem çok biliyorsun. Bu oynak kobra yolu açınca Emir gelmiş, ikili bir sorun bu."

Kolumu elinden kurtardıktan sonra kahve bardağımı alıp hızla çıktım oradan, arkamdan gelen sesleri duyuyordum ama beynim algılamıyordu sanki. Sinirden dolan gözlerime lanet ettim, neye olduğunu bilmesem bile ağlama isteği ile dolup taşıyordum.

Kartımı okutup mahkum servisine girdiğimde titreyen elim yüzünden sıkıca tutsam da kahve yere dökülüyordu. Ne diyeceğimi ne yapacağımı bilmiyordum, şu an Emir'i görmek ne kadar mantıklıydı orası da tartışılırdı.

Git, dedi içimdeki ses Git ve hesap sor.

Ama bir yanımda içten içe kendime verdiğim, ilk o anlatacak sözüne sadıktı.

Kalbimdeki o acı öyle kuvvetliydi ki, atan her bir atışı gözüme bir damla daha yaş ekliyordu. Boğazıma dikenli teller sarılmış gibi hissediyordum, aldığım her bir nefes orada tıkanıp kalıyordu.

HÜMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin