Uraz neye uğradığını şaşırarak aramızdaki mesafeyi açarak kasıklarına götürdü elini gayri ihtiyari bir şekilde.
"Kızım sen ruh hasta mısın? Ne yapıyorsun." Diye
söylendi. Sinirli miydi? Değildi. Olmalı mıydı? Evet.Şuan daha çok yaptığım işin garipliğini hazmetmeye çalışıyordu bence.
"Her kuşun eti yenmez Kandemir. Yarım önce başkasını öptüğünü dudakların benim üzerimde gezemez bu bir, seninle aramda bir şey olabileceğini düşünüp bana bir daha yaklaşırsan sadece bacak arana vurmakla kalmam kopartırım bir taraflarını." Dedim. Normalde bu kadar sinirlenmezdim ancak
Doğa ile birbirlerini boğazladıkları görüntüler gözümün önüne geldikçe daha çok sinirlendim.
Eteğimi ve saçımı düzelttim. Uraz'ın şaşkın bakışlarının arasında yanından ayrıldım. Az bile yapmıştım.
Hemen Sinem'in yanına gitmiştim. Sinem az önceki masadan ayrılmış yüzü asık bir şekilde Turgut ile birlikteydi. Muhtemelen Turgut bazı şeylere engel olmuştu.
"Yaa kızım siz böyle mi sahip çıkacaksınız birbirinize. Bir geliyorum ikiniz de farklı yerlerde. Biri elalemin adamıyla fingirder, öbürü nerede belli değil. Sizi bana sırayla mı gönderiyorlar." Dedi Turgut beni görür görmez.
Ya bi yavaş ol amına koyayım. Gören de sanar genel eve düştük.
"Ne fingirdemesi ya Turgut. Sohbet ediyorduk ." Diye mırıldandı bizim zilli.
"Ne sohbet etmesi kızım az daha geç gelsem adam ağzının içine girecekti. Ne sohbeti." Diye söylenmeye devam etti.
"Biz buraya eğlenmeye geldik. Sende sal kendini, rahatla. Bu kadar kendini kasmak sana da zarar. Bul bir çıtır keyfine bak. Bu kadar sinir öfke hep bundan." Dedim. Sinem laflarımla beraber kıkırdadı.
Tam o sırada Uraz anca kendine olacak ki önümüzden Kuzey mi Güney mi olduğunu anlayamadığım ikizlerden birisiyle locaya doğru gidiyordu. Acaba hangisi Kuzey hangisi Güney'di. Filmlerdeki gibi birinin canı acıyınca diğeri de hissediyor muydu? Kafamda deli sorular. O an tam yanımızdaki Turgut'u farketti ve aralarında kısa bir bakışma geçti.
Birbirlerine 3 saniyeden gözlerini ayırmadan baktıkları için farklı şeyler düşünmeye başlayacaktım ki Uraz'ın gözleri beni buldu ve locaya geçti. Bir şeyleri anlamam ister gibi bakıyor.
Kendince tartmaya çalışıyordu.
Turgut ile tanışıyor olabilirler miydi? Yok amına koyayım. Bu birbirlerine aşk ile bakmalarından bile daha mantıksızdı.Bu saatten sonra biz Sinem ile beraber çılgınlar gibi dans ettik . Turgut uyuzu başımızda bekleyerek yanımıza yaklaşan erkek sinekleri bile iri vücuduyla kovalarken başka türlüsü zordu zaten.
Ara ara Kandemir'e kaçamak bakışlar atsam da bakışlarının ağırlığını hissedebiliyordum.
Bu gece neden buraya gelmiştim bilmiyordum ama iyiki gelmiştim. Eğlenmeye ihtiyacım vardı.
Gece saat 12'yi geçmişti ve Turgut gidelim söylenmeye başlamıştı.
İçi geçmiş bu adamın yaşlanmış yahu. Gören de 40 yaşında sanar.
Gel iki kadeh iç. Keyfin yerine gelsin, bir çıtır bul dans et desem de beni dinlememiş. İçmemiş orda Nemrut gibi duruyordu.
Gitmeden son bir dans diyerek onu zorla piste doğru sürükledim elinden ve Yüksek Sadakat'tan "Haydi Gel İçelim" çalarken gerçekten kendimizden geçerek dans ettik. Adrenalin vücudumda fazla geziniyordu.
Uraz karşıma gelsin saniye düşünmez öperdim öyle bir adrenalindi.Dans ettiğim süre boyunca viski olduğunu anladığım şeyi içerken gözleriyle de beni yiyordu.
İşte böyle sana pabucunu tersten giydirirler yavrum.
Oyun mu? Hodri meydan. Oynayalım.Şarkı bittikten son Turgut ikimizinde koluna girerek bizi çıkardı ve arabayı park ettiğimiz yere yürüdük ve bizi arka koltuklara oturttu.
"Sakın kusmayın." Diye de tembihledi.
"Benim midem bulanıyor." Dedi Sinem. Pek iyi de durmuyordu.
"Arabayı yavaş kullan ben arkada Sinem ile ilgileneceğim." Dediğimde Turgut aracı sağolsun dikkatli ve yavaşça kullanmıştı da sağ salim bir şekilde eve varmıştık.
Aycoş da biz gelene kadar koltukta uyuyakalmıştı. Turgut'a sessizce ben "Sinem'i yukarı çıkartayım. Sende Aycoş'u uyandır ." Dedim.
Sinem yukarı zar zor çıkmıştı. Pis sarhoş. Tüm ağırlığını bana veriyordu. Neyseki güçlü kollarım sayesinde onu taşıyabiliyordum.
Odasına gelince zar zor da olsa pijamalarını giydirdim ve yatağa yatırdım. Güzel kızım ben o hep aramızda en masum ve narin olanımızdı.
Alnına ufak bir öpücük bıraktım ve aşağı Turgut'un yanına indim.
Kafama takılan bazı sorularım vardı ve bunları sormazsam hep içimde kalacaktı.
Aşağı indiğim zaman Aycoş odasın çoktan gitmişti. Turgut ise mutfakta su içiyordu. Bende kendime bir bardak su aldım. Alkolden sonra içi yanıyordu insanın. Ya da sadece benim.
"Pişşşt bana bak." Dedim Turgut'a işaret parmağım ile yaklaş işareti yaparken.
"Ne var pis sarhoş?" Dedi Turgut gülerken aynı zamanda lafımı ikiletmeden yaklaşmıştı.
"Ben sarhoş olmam bir kere." Dedim. "Hele pis sarhoş asla olamam. Olsa olsa güzel sarhoş olurum ama dediğim gibi sarhoş falan değilim." Diye devam ettim.
"Egoya bak egoya. Dünyanın ego ihtiyacının %99'unu sen karşılıyorsun." Dedi.
"Yuh amına koyayım abartma sende." Dediğimde kıkırdadı. Küfür etmem hoşuna gidiyordu. Puşt."Tamam hadi uzatma da söyle ne söyleceksen."dedi fazla uzatmadan.
"Sen nereden tanıyorsun Uraz'ı?"
"Hangi Uraz?"
"Kaç tane Uraz tanıyorsun amına koyayım ya?Kandemir olan işte."
"Tanımıyorum. Nereden çıkardın bunu?"
"Bugün kulüpte birbirinize attığınız aşk dolu bakışlarınızı gördüm."
"Sana öyle gelmiştir. Hem sen nerden tanıyorsun o adamı amına koyayım."
"Sus sen bana küfür edemezsin. Almayayım ayağımın altına. Sanane hem nereden tanıyorsam tanıyorum."
"Yoksa seni geçen gün kaçıran herif o muydu Alev. Doğruyu söyle bana."
"Offf amma kafa ütüledin gece gece. Sen bir şey söylemezsen ben hiç söylemem." Dedim ve başka bir şey söyleyip engel olmasına fırsat vermeden odama çıktım ve makyajımı temizlemeden kendimi uykunun kollarına teslim ettim. Uyumadan önce telefonumun yanan ışığına baktığımda mesaj geldiğini gördüm. Kayıtlı olmayan bir numaradan
"Yine görüşeceğim Yakamoz Güzeli. Hemde çok yakında." Mesajı geldiğini gördüm ve cevap yazmadan uyudum.
Hellöööööö
Arkadaşlar hikayenin okunma sayısı beni çok mutlu ediyor ama okuyan arkadaşlar kendi yorum ve oyları ile belli ederse çok sevinirim ❤️

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜK GÜNAH
General FictionDışardaki buz gibi soğuk iliklerine işlerken karın üzerindeki az önce yaşanan olayı haykıran kan damlalarına baktı. Bu saatten sonra geri dönüşü yoktu, bu saatten sonra onun için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Az önce burada yaşananlar, şahit o...