URAZ KANDEMİR

131 8 7
                                    

Duyduğum ses ile beraber arkama döndüğümde 1.90 üzeri boyu olan fiziği gayet iyi ve üzerinde son derece iyi duran takım elbise giyinmiş olan bir adam gördüm. Gözlerinin mavisi aramızdaki mesafeye rağmen kendisini belli ediyor, adeta ışıldıyordu.

Hayatımda ilk defa gördüğüm birisinin " Seni buldum ." Diye konuşması gerçekten çok garipti.

"Pardon beni mi arıyordunuz? Sizi tanıdığımı düşünmüyorum." Diye karşılık verdim.

"Evet dün geceden beri seni arıyordum. Burada çalışıyorsun değil mi? " diye sorarken başıyla çalıştığım kafeyi işaret etmişti. Konuşma şimdi daha da garip bir hal almıştı. Dün gece bir şey mi oldu diye zihnimden geçirirken bu adamı ilk defa gördüğüme bir kez daha emin oldum. Böyle birisini daha önce görmüş olsam kolay kolay sanmıyorum unutabileceğimi.

Mavi gözlere zaafım vardı.

Ben kafamın içinde dün gece olanları hızlıca geçirirken o tok sesiyle yine sessizliği böldü.

"Dün gece bu barda yaşananlardan haberin yok yani öyle mi?" Sesi beni test eder gibi değil de daha çok bana inanmaz gibiydi.

Sinirlenmeye başlıyordum. "Farkında mısınız bilmiyorum ama barda değil bu kafede çalışıyorum. Barda olanları nereden bilebilirim." Derken sesim bıkkın çıkıyordu.

"Dün gece bu barda birisi bana ait çok değerli bir şeyi çaldı ve ben senin o kişiyle bağlantın olduğunu düşünüyorum." Derken gözlerini bir saniye olsun benden ayırmıyordu. Söylediklerimin yalan olup olmadığını tartmaya çalışıyordu kendince.

"Bak seni hayatımda ilk defa görüyorum, kimsin necisin bilmem, bağlantım olduğunu düşündüğün kişi kim onu bile bilmiyorum. Mesaimin başlamasına iki dakika kaldı ve böyle saçma sapan işlere ayıracak vaktim yok." Dedim sigara paketinden bir dal daha çıkardığımda. Ona da paketi uzattığımda bir dal aldı ve hatrı sayılır derecede dolgum dudaklarına götürdü. Sigarayı yakar yakmaz bir nefes çektim ve çakmağı adını bile bilmediğim bu yabancıya uzattım. O da sigarasını yaktı.

Sigarasından derin nir nefes çekerek beni inceledi ve dumanını halka oluşturarak verdi.

Bu adam kimdi, neden buradaydı bilmiyorum ama önem verdiği bir şeyin çalındığına eminim.

Sigaramdan son nefesimi çekince yere attım ve ayağımın altında ezdim her zamanki gibi. O ise hala dikkatli bir şekilde beni izliyordu o derin mavileriyle.

Sanki karşısında çıplakmış gibi hissettim ve bu son derece rahatsız edici bir durumdu.

Kaşlarım farkında olmadan hafifçe çatılmıştı. "Daha fazla söyleyeceğin bir şey yoksa mesaim başlıyor içeri girmem gerekiyor ." Dedim ve cevap vermesine fırsat tanımadan içeri doğru hareket ettim.

Tam kapıyı açıp içeri gireceğim sırada " Daha konuşmamız bitmedi." Dedi son derece sakin ama tehditkar bir ses tonu ile. " "Baran Karakurt'u nereden tanıyorsun?" Diye sorduğunda artık sabrımın son demlerinde olduğumu farkettim.

"Ya sikeceğim şimdi ama ne seni ne de Baran diye birini tanımıyorum. Kıt mısın sen? Çattık resmen ya. Şimdi bırak kolumu beni bir sal ya." Dediğimde kolumdaki eline baktım. Ne sıkıyordu ne bırakıyordu. Sanki duvara konuşuyormuşum gibi ifadesiz bir şekilde bana bakıyordu.

"Sana inanmıyorum." Dediğinde histerik bir kahkaha attım. Elimi bırakması için sakladığım da bir anlık boşluğuna denk gelmiş olacak ki hemen bıraktı.

"Sana bir şey ispat etmek zorunda değilim bu konuşma çok bile uzadı." Dedim ve arkama bile bakmadan içeri geçtim. Sırtımda iki tane masmavi göz olduğunu bilerek.

BÜYÜK GÜNAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin