Soğuk iyice kendini göstermeye başlamış, gecenin karanlığı soğuk ve sisli havaya eşlik ederken bir ses yankılanmıştı. Hızla elindeki feneri çevirdi. Alnından dökülen terler gerginliğinin göstergesiydi. Bu sefer oldukça sık olan ağaçların arasından b...
Bol bol yorum atmayı ve bölümü oylamayı unutmayalımm
Keyifli okumalar✨
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
- 2. BÖLÜM -
"HECTÖR"
🖇️
İnsanlığın en acı zamanları, her zaman en cezbedici şeyleri gerçekleştirdikten sonra yaşanırdı. Doğru olan bulunurdu elbette, fakat bazen doğru olanı bulmaya zaman yetmezdi. Zamanın yetersiz geldiği o anlarda ise pişmanlıklar gün yüzüne çıkardı.
(...)
Elimdeki dosyaları düzenleyerek yerine yerleştirdim. Hectör vakasında böylesine kısa sürede, güzel bir yol kat etmeyi başardığımı düşünüyordum. Hectörü hemen ilk günden bulmak beni bu düşünceye itiyordu. Dün gece Krisfada ne işi olduğuna çok kafa yormuştum. Fakat herhangi bir sonuca varamadım.
Kapının çalması ile tüm dikkatimi kapıya verdim. Samanta gelmiş olmalıydı. Bugün Krisfa ormanında araştırma yapacaktık.
Adım adım kapıya ilerledim. Kapıyı açınca anlık şaşırma ifadesi tüm yüzümü kapladı. Karşımda üzerindeki kıyafetleri kurumuş çamur ile kaplanmış, saçı darmadağın halde olan Hectör'ü değil Samanta'yı bekliyordum.
Şaşkınlığımı biraz olsun gizlemeyi başardığımda, Hectör'ü içeriye davet ettim. Yaklaşık 1 haftadır ortalardan kaybolan Hectör ben onu ormanda gördükten sonra bir anda ne diye çıka gelmişti? Üstelik burayı nereden biliyordu?
Karışımdaki keskin karanlık gözleri inceledim bir süre. Konuşmayı Hectör'ün başlatmayacağını anladığımda ise boğazımı temizleyerek söze girdim. "Merhaba Hectör " Hectörden bir cevap gelmesini bekledim fakat hiçbir cevap alamadım. Zaman su gibi akarken telefonumdan Samanta'ya, Hectör'ün buraya geldiğine dair kısa bir mesaj attım.
Tekrardan başımı kaldırıp Hectör'ü inceledim bir süre daha. Bir yerden başlaması gerekiyordu artık. Ama Hectör gözlerini benden ayırmadan boyuna beni inceliyordu. "iyi misin?" dedim bu kez. Ama bunu öylesine sıradan soru sormak için değil, gerçekten endişelenmeye başladığım için sormuştum. Alaycı sırıtışı tüm yüzünü kaplarken sessizliğini korumaya devam etti. Ayağa kalkıp Hectör'ün karşısındaki koltuğa geçtim ve Samanta'nın gelmesini beklemeye başladım.
Dakikalar birbirini kovalarken Hectör sonunda ağzını araladı. "Ormana gitmemelisin dedektif" neden böyle söylediğini anlayamadım. Ormanda ne vardı ki benim gitmemi istemiyordu? Aklımdaki soruları onunla paylaşmaya karar verdiğimde öne doğru eğildim.
"Neden? niçin oraya gitmemem gerekiyor ?"
Bakışları anlamlandıramadığım biçimde değişti. Alaycı tavrı yeniden yüzünü kaplarken koltukta iyice yayıldı. "Yaşamak istiyorsan beni dinlersin. Ha yok canıma susadım diyorsan " elleriyle kapıyı işaret etti. "Yollar senindir"