Günde bu kadar bölüm fazla mı kiii
Olsun yazasım geldi
İyi okumalaaarr❤️🩹🎁.
2 Gün Sonra
Bileğime giren iğneyle birlikte, yüzümü buruşturarak gözlerimi açtım.
Tavandaki kocaman led ışıklar, hastane odasında olduğumun belirtisiydi.
Kafamı sağ tarafa çevirdiğimde bir nabız kontrol cihazı, soluma çevirdiğimde de serumu koluma bağlayan ve yüzüme karşı gülümseyen bir hemşire karşıladı beni. Bir dakika, ben neden buradaydım?
"Ben-ben" diye sayıkladığımda, hemşiee konuşmamam için işaret parmağıyla dudağıma bastırdı, ve kısık sesle konuştu.
"Doktoru çağıracağım, sizinle ilgilenecektir" anında gözden kaybolan kadın, aklımda bir sürü soru işaretine yol açmıştı. Çok geçmeden içeri giren genç doktorla birlikte, hafiften doğruldum.
"Merhaba Jisung"
"Merhaba, ama ben neden-"
"Anlatacağım, sözümü kesmeyin lütfen" kafamı sallayıp merakla dinlemeye başladım. "İki gün önce, burada baygın halde geldiniz. Yanlış hatırlamıyorsam, siyah bir arabanın içinden sizi dışarıya doğru ittirdiler. O sırada kapının önünde olduğum için gördüm tabi. Aracın plakası olmadığı için takip gibi işlemler uygulanamadı, zaten sürücü belli de değildi. Sizi yere doğru ittirdiklerinde kafanızı şiddetli şekilde tuğlaya çarptınız ancak herhangi bir hasar oluşmadı. İki gündür uyuyorsunuz, peki ya sizin hatırladığınız veya eklemek istediğiniz bişey var mıdır?" böyle dediğinde anlatacak çok şey olduğumu fark ettim, fakat içimde nedensizce bir korku vardı. Sanki, sanki izleniyor ve dinleniyor gibi. Boğazıma bıçak dayanıyor, bişey söylememem için tehdit ediliyor gibi.
Kafamı hızlıca iyi yana salladım, doktor öğlem taburcu olabileceğimi, iyi olduğumu söyleyip çıktı. Tekrar yalnız kalmıştım.
Baş ucumdaki kar küresi dikkatimi çekmişti, elimle alıp biraz oynadım. Çok şirindi, ama altını çevirdiğimde bunun pekte masum bir oyuncak olmadığını anladım.
Ufak bir not, kar küresinin altındaki pil yerine sıkıştırılmıştı. Kağıdı alıp okumaya başladım.
"Aferin Jisung, öğreniyorsun ve öğrenmeye de devam edeceksin"
Kar küresi, elimden kayıp düşmeden tuttum ve onu yerine bıraktım. Not önümde duruyordu, saçlarımı yolmamak için kendimi tutuyordum. Kim bilir annem ne haldedir?
Notu kar küresinin altına koydum, ve biraz kafa dağıtmak amaçlı televizyonu açtım.
Öğlen olmuştu, serumumu çıkartmaya geleceklerdi ve taburcu işlemleri başlatılmıştı. Ne zamam gelecekler diye düşünürken, az önce ki hemşire dışı biri girdi. Asistana benziyordu, beyaz önlük giyiyor maske takıyordu. Normal karşıladım. Kolumu uzatıp serumu çıkartmasını bekledim.
"Hmm fazla cesuruz" dediği cümleye gülecekken, olduğum yerde alnımdan vurulmuşa döndüm. Gözlerim kocaman açıldı, bu ses tonu gereğinden fazla tanıdıktı.
Kafamı asistana, yani öyle umduğum adama, çevirdiğimde gözlerinin mavi olduğunu görmemle nefesimi tuttum, sırıttığını hissettim. "Çıkarır mısınız artık?" kafasını salladı ve bantları sertçe sökmeye başladı.
"Ahh! Biraz yavaş olurmusunuz? İnsanız burda, ağdaya mı geldik sanki!?" bağırmamla birlikte, ters ters bana baktı. Gözlerinden korku akıyordu resmen. Biraz daha yavaşça bantları kolumdan çıkardı, serumu kolumdan profesyönelce çekip çıkardı. Hissetmedim bile.
Pekala, kimsin sen?
Pamukla koluma baskı uygularken, adam ayaklandı ve kapıya yöneldi. Fakat son anda onu bişey durdurmuş olacak ki bana döndü.
"Geçmiş olsun, umarım bir daha böyle bir olay yaşamazsınız"
"Teşekkür ede-" ama, bu adam hiçbir zaman doktorun yanında durmamıştı, yaşadığım şeyi nereden biliyordu?
Tam konuşacakken, sertçe kapıyı çekti ve gitti.
.
HEEHEEHEHEH
MİNHO HER YERDE
zaten hepiniz minho olduğunu anlamışsınızdır
güzelmiydi sevdiniz miii?
Günün son bölümüydü bu arada
Görüşürüzzz🎧❤️