8

138 27 52
                                    

merhabaa
8. bölüme geldim uzatmak istemiyorum çünkü daha var yol baya
iyi okumalarr

.

Etrafıma boş boş bakınırkem burda durmamın yanlış olduğunu biliyordum, acilen gitmem gerekiyordu ama nereye?

Ormana girsem, kurtlar tarafındam yenir miydim, yoksa başka hayvanlar tarafından mı bilemedim.

İlerlemeye devam ettim, yol iyice uzuyordu. Sonunda terk edilmiş bir benzinliğin önünde durduğumda, aşağıya indim ve markete doğru ilerledim. İçerde kimse yoktu, açıkcası kimse olmamasına rağmen bu kadar temiz olması beni şaşırtmıştı. Tekrar dışarı çıktım, burada hiçbişeyin olmaması beni üzmüştü. Tekrar arabaya bindim, daha fazla ilerleyerek nereye varacaktım bilmiyorum. Geri dönsem bile yolu bilmeden onlarca tarafa sapabilirdim. O yüzden ilerlemek şuan için çok daha mantıklı geliyordu.

2 saat sonra

Artık iyice hava kararmıştı, ama geldiğim yere kadar ne bir ev ne de bir insan görmüştüm. Sahiden bu adam beni nereye götürecekti?

O sırada iki yol belirdi önümde, hangisine gitmeliyim ki?

Sağa dönmeye karar verdim ve ilerledim, tam o sırada bir telefonun zil sesi kulaklarıma doldu. İyide, telefonu az önce kırmıştım, gözlerimle de görmüştüm. nasıl olurdu da şimdi çalabilirdi.

Arabayı durdum, arka koltuklarda telefonu ararken, ön koltuğun arkadaki cep kısmına konulduğunu fark ettim.

Elime aldım, arayan numara kırdığım telefondakiyle aynıydı fakat herhangi bir isim belirtmiyordu, sinirle açtım. "Aramayın artık beni, ne istiyorsunuz anlamıyorum!"

"Tch tch sana saygılı konuşmayı öğretmediler mi Han, anlaşılan annene söylemeliyim"

"A-annem, ne demek anneme söyleyeceksin? Annem yanında mı? Konuşsana!"

"Yüz yüze konuşmak ister miydin Annen hakkında"

"Seni görmek falan istemiyorum"

"Neyse ki senin isteklerine bağlı kalmıyorum, iyi uykular!" telefon kapadığında, son dediği cümlenin ne anlama geldiğini anlamamıştım. Sağıma soluma bakarken, kafama yediğim darbeyle, gözlerim kaydı ve yere yığıldım.

1 saat sonra

"Birkaç güne tamamen iyileşecektir, sorun etmeyin"

"Bu velet sorun edeceğim son şey olurdu herhalde, neyse sağol doktor çıkabilirsin"

Başımda konuşan iki adamın sesi kulağımda uğuldarken, tepki veremeyecek kadar halsiz hissediyordum. Aynı zaman da kafam sızım sızım sızlıyordu.

Gözlerim aralıktı ama bulanık görüyordum, bordo cekeli uzun boylu bir adam karşımda sigara içiyordu. Yüzümü buruşturdum, hayır öksürmemeliydim!

"Öhö!" diyerek yerimde kıpırdandığımda, bakışlarının üzerimde olduğunu hissettim. Adım sesleri oldukça yakınıma geldi, kafamı yana çevirdiğimde, gördüğüm suratla çığlık attım.

"Sus, ev inliyor"

"Sen, nasıl-"

"Soru sırası değil çocuk, zaten en olmayacak zamanda geldin"

"Hah! Ben gelmişmişim, lan sen beni arıyordun se-"

"Hiç susmaz mısın mesela?"

"Ya bir git, sal beni adam saaaaal! Zaten hayatımın içine sıçtın"

"Ne güzel, biraz daha sıçayım o zaman" dedikten sonra beni hafifçe kucaklayıp yatağa oturdu. Sonrasında kendisine dönük olacak şekilde benide oturttu.

"İneceği-"

"İnmeyeceksin"

Ağlamak istiyordum, adam her ne kadar korkunç olmasa bile o bodrum katında kulağıma fısıldaması, kanlı elleri. Hala kafamda dönüyordu, evime gizlice girmesi, albümümden fotoğraf alması, camımı kırması. Yere sürttüğü bıçağın sesi, annemin sandalyeye bağlı yüzü...

Bunları düşünürken, fark etmeden ağlamaya başlamıştım ki adam sinirli bakışlarını üzerime dikmişti. "Ne ağlıyorsun sen?" buz mavisi gözlerinin sinirlenince rengi değişmişti resmen, yavaşça aşağıya indim ve başımın dönmesini umursamadan bağırdım.

"Annem nerede, söylesene!"

"Hay annenede sanada şimdi, bana bak, anne falan yok bugünden sonra"

"Annemi görmek istiyorum, lütfen bir kere" başımın dönmesiyle arkaya sendeledim ama durmadım. "Yalvarırım sana" omuzlarını tutup sarstım. "Hadi" acınası çıkan sesim, hiç umurumda değildi. Eğer işin sonunda sevdiğim biri varsa, her şeyi yapabilirdim.

"Jisung, istesende onu göremeyeceksin"

"Neden?"

"Annen, onu buraya getirirken kalp krizi geçirdi ve kurtulamadı, sonuç, öldü. Bu yüzden bir daha göremeyeceksin"

.

Jisunga üzülüyorum ama kurgu böyle napayım
aslında minhonun öldürmesini istemiştim ancak öyle olursa sonu kötü biterdi ve sonunun kötü bitmesini istemeyen biri vardı
Bu tür kaçırılma olayları artık baya ficte yer alsada benim hoşuma gidiyor ve yazması çok keyifli
Bundan sonrasını gram planlamadım nasıl gideceği hakkında hiçbir fikrim yok
Ve yazdıktan sonra şunu fark ettim Minho annene söylemeliyim diyor fakat öldüğünü biliyor, bunu sadece jisungun annesi hakkınca vicdan azabı çekmesi için yapıyor herhangi bir mantık hatası yok
Fic için fikirlerinizi aşağıya veya mesajlar bölümünden belirtebilirsiniz
Sizi seviyorum bir daha bölümde buluşalımm⭐️⭐️

𝘜𝘯𝘬𝘯𝘰𝘸𝘯 𝘕𝘶𝘮𝘣𝘦𝘳ᵐᶦⁿˢᵘⁿᵍHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin