Sa
Ben bölüm atana kadar saçlarınız beyazlıyor biliyom ehehejcşekf
Napayım vakit buldukca
Bu arada fice birazcık dadyking ekleyecek olabilirim birazcık👌
Tamam fazlada olabilir
İnş burayı okuyup fici bırakmazsınız
Sevmeyenide zorla tutmuyom orası ayrı
İyi okumalar sizi seviyoruum🔥❤️.
Odaya şok içerisinde bakarken, korku bedenimin her tarafını ele geçiriyordu. Başım dönmeye başlamıştı.
Mide bulantısıyla öğürürken, odanın kendi lavabosuna kendimi attım ve kapıyı kilitledim.
Kustuktan sonra aynada bembeyaz olmuş suratıma baktım, ürkütücü gözüküyordum. Dağınık saçlarım, beyaz tenim, dudaklarımın yanındaki kusmuklar.
Kapının önüne çöküp oturdum, o sırada gıcırtılı kapı sesi kulağıma doldu. Elimle ağzımı sıkı sıkı kapattım, siktir! Kapıyı kapatmamış mıydım?
Kapana kısılmıştım ve buradan kaçabilmem imkansızdı, hızlıca duşa kabinin içine girdim. Adım sesleri yaklaşıyordu, kapının kilidi zorlanırken sonumun geldiğini bir milyarıncı kez kendime yedirmiştim. Kapı bir kaç vuruşa kırıldı.
Sonrasında adım sesleri kesildi, gitmiş miydi?
Kabinin etrafını kolaçan ederken, elinde tuttuğu sivri bıçakla birlikte bir anda ortaya çıktı. Tiz çığlığım evde yankılanırken, o ise gülüyordu.
Ağzı yüzü kan içindeydi, bu onu daha daha korkunç hale getiriyordu.
"Yaramaz çocuk, beni ne hale getirdin bak" sağ gözümden damla damla yaşlar dökülürken, ona bakamıyordum. Çenemi sıkıca kavradı ve gözlerinin içine bakmaya zorladı. Dudağımı ısırıp baktım. Mavi gözlerinin biri, yeşile kaçık bir renkti. Diğeri ise onun aksine buz gibi bir maviydi, her ne kadar güzel bir görüntü oluştursada, bakamıyordum gözlerine. "Yürü şimdi!" elimi sıkıca kavrayıp çekiştirdi, daha ayağa kalmadan beni sürüye sürüye götürmeye başlamıştı, açılmış belim zemindeki taşlara sürtündükçe canım acıyordu.
"Bırakta yürüyeyim nolur" elimi bir anda ters çevirip tekrar ona bakmamı sağladı.
"Birde konuşuyor musun ha?" canım çok yanıyordu, ama belli etmiyordum. Gözlerine attığım bakış ne kadar acınası gözüküyorsa, beni ittirip bıraktı.
Hızlıca ayağa kalktım.
Geriledim, o ise sadece boş boş bakıyordu. Dudaklarını aralayıp iç çekti.
"Şuradaki odaya girmek için on saniyen var" ayağa kalkıp, hiç vakit kaybetmeden girdim. Bileğimi tutarak hıçkırıyordum, beklerken odayı inceledim. Oda lacivert ve kırmızının yer aldığı, siyah mobilyalarla döşenmiş oldukça şık görünümlü bir yerdi.
Beş dakka geçti geçmedi derken odaya girdi, oturduğum yataktan kalktım. Ağzındaki kanlar gitmiş, güzel yüzü ortaya çıkmıştı. Saçları düzelmiş, üzerini değiştirmişti. Hala fark ettirmeden ağlıyordum, ama canımın acısından değil korkudan. Bana dik dik baktı, ardından önümde durdu. Gerilemeyi düşünmedim, çünkü nolursa olsun korktuğumu belli edemezdim. Ağlasam bile.
Omuzumdan işaret parmağıyla beni yatağa ittirdi, ardından çalışma masasındaki tekerlekli sandalyeye oturdu, rahat gözüküyordu. Ayağıyla kendini ittirdi ve önümde durdu. Uzunca bir süre yüzümü inceledikten sonra, yüzünde bir sırıtış belirdi.
"Evine hoş geldin, Han Jisung. Ben Bilinmeyen Numara!"
İşte bu cümle, cümledeki ses tonu tüylerimi diken diken etmeye yetiyordu. Kahkaha atarken, acınası -yani en azından öyle gözüktüğünü varsaydığım- yüzümü ekşittim. Gülüşü bir anda solunca, yutkundum.
"Güzel bir tanışma olmadı değil mi? Kırmızı halı falan serecektim ben sana daha" dalga mı geçiyordu? Yoksa ciddi miydi? Öyle konuşuyordu ki ne dediğini çıkaramıyordunuz. "Şaka yapıyorum" diye ciddileşti ve boğazını temizledi. "Ben Lee Minho, namı değer bilinmeyen numaran" sorularımı sormak için ağzımı açtığım an, dudaklarımın üzerine işaret parmağını bastırdı. "Şşt, sabret bebeğim" gözlerim büyüdü, ne bebeği be!?
"Her neyse, artık evin burası. Zaten gidecek bir yerin yok" bunu yüzüme böyle basit şekilde vurması, canımı yakmıştı. Kafamı eğdim. "Üzül diye demedim, ama istersen üzül napayım" gülünce, sabırımın sınırına geldiğimi hissetmeye başlamıştım. "Ha bu arada okul yok, okula gitmeyeceksin artık"
"Ne, neden?!" bu kadarıda fazlaydı ama, ne demek okula gitmiyorum?
"Çünkü işin hazır güzelim, ben ölünce benim yerime sen geçeceksin" tanımadığım bir adamın işine geçecektim, hemde hiçbir şeyi olarak? Tabi canım, bende bunu kesin kabul ederim.
"İstemiyorum"
"Fikrini soran olmadı" tek kaşı kalktığında sustum. "Bir şey daha" derken ayağa kalktı ve yüzüme eğildi. "Evleniyoruz"
.
BEN EVET DİYORUM EVET EVETTT
Minho benle evlenecek, bende "yok olmaz" dicem oldu canım
Bölümü sevdiniz mii, en sevdiğiniz yer neresi olduu?
10. bölüm oldu anca bunlar tanısıyor cğekxşec
Diğer bölümde görüsürüzzz💓⭐️