Aradan koskoca 3 hafta geçmişti ama o hâlâ gelmemişti. Havalar biraz daha soğumuştu. Bense sadece yemek yapıyor kafamı dağıtmaya çalışıyordum. Her akşam ağlıyor her gün ona mesaj atmaya çalışıyordum. Ama son bir haftadır hiçbir mesajım iletilemiyordu.
Odama giren Azra ve İpek'le başımı onlara çevirdim. Sadece ben üzgün değildim. Aunı şekilde Azra ve İpek'de üzgündü. Tim olarak gittikleri için. "Bir haber var mı?" Dedim. İkiside kafasını iki yana sallarken artık ağlayacak gücüm bile yoktu. Bu 3 haftada 40 kiloya düşmüştüm.
Üzerime kabanımı aldım. "Biraz gezelim mi?"
İkiside beni onaylayıp üzerlerine kalın bir şeyler giymeye gittiler.
Geldiklerinde botlarını giyip çıktılar. Beraber aşağı inip karda yürümeye başladık. Öylesine sohbet ederek gidiyorduk.
"Melik'le kesinleştirdiniz mi?" Diye sordum kaç haftadır sormak isteyerek.
"Yani en son gitmeden önce beni öpmüştü, herhalde kesinleşti? Değil mi?" Diye utanarak gülümsedi. Kafamı salladım. "Siz çoktan olmuşsunuz canım"
Bu sefer İpek Azra'ya sordu. "Siz Utku'yla ne yaptınız" omuz silkti.
"Belli değil, ama sanırım ondan hoşlanıyorum" kıkırdadım.
"Bence sen direkt aşık olmuşsun ilk günki bakışından belliydi" hafifçe koluma vurunca tebessüm ettim. Şuan onlarda olsa çok güzel olurdu.
Arkamızdan gele adım sesleriyle kalbimde bir hareketlilik oldu. Rüzgarın estirdiği barut kokusuyla bacaklarım titredi. Arkamızı dönüp baktığımızda geldiklerini gördük.
"Murathan'ım" gözlerindeki ışıltı ve özlemle bana bakıyordu. Hızla yanıma gelip bana sarıldı.
Bacaklarım kendimi taşıyamazken duyduğum son ses endişeli bir "yavrum" du.
___
Burnuma gelen ağır kolanya kokusuyla gözlerimi araladım. Yüzündeki gülümsemeyle bana bakan bir Murathan vardı. "Demek sen heyecandan bayıldın" deyip beni gıdıklamaya başladı. Yüzüme yayılan geniş bir gülümsemeyle kahkaha atmaya başladım.
"Ay dur yeter sevgilim" gülmekten karnım ağrımaya başlamıştı. En sonunda bıraktı beni. Sıkıca ona sarıldım. "Sonunda geldin, İyi misin? Yaralı var mı? Uykun var mı? Aç mısın?"
Kafasını salladı. "İyiyim, yaralımız yok, uykum yok, ama aç olabilirim" yüzünde muzip bir ifadeyle bana bakıyordu.
Anlamsız gözlerle ona baktım. "Ne istersin? Ne yapayım?" Yüzündeki gülümsemeyle bana yaklaştı. "Seni" gözlerim kocaman açılırken bana iyice yaklaşmış dudaklarını önce anlıma kondurmuş sonra yanaklarıma, sonra geri kalan tüm yüzüme kondurmuştu. En sonda dudaklarını dudaklarımın üstüne koyup hafif bir baskıyla öpmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mısra
General FictionHayallerini 25 yıl sonra yaşayan bir kız ve hayattan tüm ümitleri kesmiş ruhsuz bir adam. Bu kötü hayatların birbirine bağlanıp güzel bir hayat olmasını okuyun. ___ "Neden canım bu kadar acıyor. Sen vurulmuşken neden ben vurulmuşum gibi hissediyorum...