Gerçekler

903 35 1
                                    

MURATHAN'DAN

Elim Mısra'nın eliyle birleşikti. Gözlerimse dokunmaya kıyamadığım yüzündeki çiziklerdeydi. O gün yani dün Mısra herşeyi yanlış anlamıştı. Ama ona gerçekleri açıklayamadan ona araba çarpmıştı.

Güzelim yüzünde güzelliğini kapatmayan çizikler ve hafif morluklar oluşmuştu. Ama asıl sorun bacaklarını hissetmemesiydi. Ben ona yardım ederdim ama yemek yaparken istediği kadar rahat olamamak onu etkilerdi. Şuan tek duam geçici bir travma olmasıydı.

Dudaklarımı elinin üstüne getirip öptüm. Aynı şekilde saçlarınıda öpmek isterdim ama kafasında bandaj vardı. Parmaklarını hareket ettirmesiyle sakinleştiricinin etkisinin geçtiğini anladım.

Gözlerini aralayıp etrafa baktı. Gözleri benim gözlerime değince gözlerindeki hayal kırıklığı canımı yaktı. "Nasılsın?" Yinede onu ihmal edemezdim. Bir nevi benim yüzümden olmuştu.

Öylece duvara baktı. "Yavrum?" Aynı şekilde boş bakışlarını duvara göndermesiyle dayanamadım.

"Mısra'm vur bana, bağır, çağır, hakaret et ama beni sessizliğinle parçalama" gözlerini bana çevirip canının yandığını anlamamı ister gibi baktı. Elimi yanağına götürecekken kafasını çevirdi. Elimi çenesine koyup bana döndürmesini sağladım yüzünü.

"Göreve çıkmama sadece 5 gün kaldı. İzin verir misin herşeyi anlatayım?" Boş bakışlarını gönderdi. Yinede bendi duyduğunu bilerek konuşmaya başladım.

"Yalan söylemeyeceğim o gördüğün kişi eski sevgilim" gözünden bir damla yaş aktı.

"Sen gelmeden sadece 10 dakika önce geldi. Bak yemin ediyorum sadece 10 dakika." Tepkilerine baktım ama hiçbir tepki vermiyordu. Bu canımı daha çok yakarken devam ettim.

"Yeliz, kapımı çalıp sadece bir şey konuşacağını söyleyerek içeri girdi. Başta gelsin istemedim ama konu sana gelince dinlemek istedim."

"Seni nereden tanıyor bilmiyorum ama dediği şey Mısra'nın peşinde birileri vardı"

"İnanmadım ama dinledim ne diyecek diye sonra senin peşinde bir adam olduğunu seni takip ettiğini söyledi. Adamın adı Gürcü'ymüş. O bunları anlatırken kapının açıldığını duyup hızla yanıma geldi. Bir anda kucağıma oturup beni öptü. O an zaten sen geldin hızla ayrıldım ondan" bana inanması için gözlerinin en derinine baktım.

"Yemin ederim böyle gerçekleşti."

Gözlerindeki hayal kırıklığı yerine pişmalık gelmişti. "Bana inanıyor musun?"

Düşündü. Yutkundu. Fısıldadı.

"Özür dilerim"

Kaşlarımı kaldırdım. "Sen özür dileyecek bir şey yapmadın benim hatamdı."

Aklına bir şey gelmiş gibi fısıldadı. "Peki onun anlattıkları doğru muymuş?"

"Araştırttım doğruymuş"

Cihazdan gelen seslerle kalp atışlarının hızlandığını anladım. "Sakın korkma güzelim ben yanındayken sana bir şey olmaz ki unutuma ben mezara bile girsem senin yanında olacağım. Seni tek koruyamayacağım gün ruhumun öldüğü gündür, işte o gün seni koruyamam"

Eğer senin kalbinden ve zihninden gidersem seni koruyamam.

Kalp atışları hala aynıyken yakalaşıp dudaklarına bir öpücük kondurdum. "İyiysen eve gidelim mi?"

Çünkü hastane güvenli olmayabilir.

Kafasını salladı. Doktoru çağırıp geldim. Taburcu olabileceğimizi söyleyip gerekli yerleri imzalattı.

Üzerine kabanını giydirip bir elimi bacaklarının altına bir elimi sırtında geçirip kucağıma aldım.

"Sana kilo aldırmamız lazım bence"

Kafasını iki yana salladı. "Ben kilomdan mutluyum"

Omuz silktim. "Yinede birkaç kilo alsan bir şey olmaz" kafasını inatla iki yana sallarken tebessüm ettim.

Beni gülümseten tek insandı. Yetimhanedeykende, askeriyedeykende gülümsemezdim. Hatta benim yüzümde mimik oynamazken çocuklar benim kaşlarımı çatmadığım tek kişinin o olduğunu görüp yenge demeye başlamışlardı.

Ön koltuğun kapısını açıp onu güzelce oturttuktan sonra bende sürücü koltuğuna oturdum.

Onun evine sürmeye başladım. Ben zaten birkaç güne göreve gideceğim için benim evime gitsekte mecbur onun evine dönecektik.

Yol sessizce akıp gittikten sonra onun evine gelmiştik. Onu tekrar kucağıma alıp yukarı çıkaracaktımki bizi görüp yanımıza Yağız geldi.

"Mısra'cığım geçmiş olsun canım" yüzünde üzgün bir ifade vardı.

"Teşekkür ederim Yağız'cığım" Mısra'nında öyle hitap etmesiyle bedenim kasıl.

"Yanına gelmemi ister misin? Sana yardımcı olurum" ayağımı Yağız'a doğru salladım. Denk gelmeyeceğini bilerek salladım.

"Ulan yengen o senin yengen!"

Gözleri açıldı. "Nasıl yani sen Murathan abimle sevgili misin?"

Mısra kafasını salladı. "Hayal kırıklığına uğradım Mısra"

"Özür dilerim Yağız" üzmek istemedği belliydi çocuğu.

"Neyse ben gideyim yeni kız geldi zaten okula, görüşürüz"

Mısra güldü. "Bu çocuk niye bu kadar çapkın"

Omuz silkerek yukarı adımları m. Kapının önüne gelince Mısra kapıya tıklattı. Azra açtı. Ayakkabılarımı çıkartıp içeri girdim. Mısra'yı kendi odasına götürecekken salonda oturmak istediğini söyleyip beni yönlendirdi.

Azra çorba getireceğini söyleyip giderken İpek elinde kıyafetlerle içeri geldi. Mısra için olduğunu anlayıp dışarı çıktım. 10 dakikada kendi evime gidip düzgün şeyler giyip geldim. 

Zili çaldım. Kapıyı Azra açarken Mısra'lara dönüp "öyle işte" demişti.

Mısra kızlara döndü. "Sonra konuşuruz o zaman" kızlarda kafasını salladılar. Onlar mutfağa giderken bende Mısra'nın yanına oturup onu kolumun altına aldım.

Elinde kumandayla film seçiyorduk. O istediği için güzel bir aksiyon filmi açmıştık.

Kızlarda gelip oturduklarında kapı çalmıştı. Azra kalkıp kapıya baktığında içeriye tim girdi. Utku ve Melik ikili koltuğa oturdular. Yanlarına da kızlar oturmuştu.

Ben ve Mısra üçlü koltuğa oturmuşken mısra ayaklarını altına battaniye koyulmuş bir tabureye uzatıyordu. Geri kalan tim üyelerinden Sinan ve Talha tekli koltuklara Ferhat benim yanıma Caner de yere oturmuştu.

Ne ara ve neden buraya geldiklerini bilmesemde boşvermiştim. "Herkes buradaysa açıyorum" herkes kafasını sallamıştı. Filmi başlatırken Caner, Ferhat ve Sinam sürekli konuşuyorlardı film hakkında.

Güzel geçen iki saatin sonunda film bitmiş herkes evlere dağılmıştı. Tabi benim evim Mısra'nın yanı olduğu için onun yanında kalmıştım. Kızlar onun giyinmesine yardımcı olduktan sonra onu kucağıma alıp odaya götürdüm. Yatağa nazikçe yatırdıktan sonra üzerimdeki tişörtü, pantolonun kemerini çıkartıp kenara koydum.

Mısra'ya döndüğümde başı benim olmadığım tarafa bakarken yanakları kırmızı olmuştu. Tebessüm edip yatağa uzandım. Mısra'yı kendime çekip yüzümü boyun girintisine göndüm. Onunda elleri saçlarıma gitmiş hafif hafif okşuyordu. Belli bir süre sonra o uyuduktan sonra bende kendimi uykuya bırakmıştım.

MısraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin