Özgür'ün beni suçladığı günden bu yana 5 gün geçmişti. Koskoca 5 gün.
O günden beri attığım mesajlara bir yanıt bile yazmamıştı. En azından bir özür dilemesini beklemiştim ama onu bile yapmamıştı.
"Bu da diğerleri gibi çıktı arkadaşım üzme kendini," diyen Pınar'a çevirdim sahile dalmış gözlerimi.
Pınar'la birlikte sahile gelmiş birbirimizin dertlerini paylaşıyorduk. Akşamın çökmesine çok az bir vakit kalmıştı.
"O öyle biri değildi ama Pınar, anlamıyorsun." Soğuktan yanan gözlerim yaşarmaya başlamıştı. "İyi anlaşıyorduk işte." Bakışlarımı kızarmış ellerime çevirdim. Kıpkırmızı olmuşlardı.
"Aman Özgür! Sana erkek mi yok Allah aşkına taş gibi kızsın mübarek." Elini abartılı bir şekilde sallayıp devam etti. "Erkek olsam ilk sana yazardım yemin ederim."
Söylediklerine karşı güldüğümde bu abartılı tepkisine göz devirmiştim. Yine ve yine beni güldürmeyi başarmıştı.
"Kalkalım mı Pınar geç oldu," dediğimde oturduğum banktan kalktığımda popomun uyuşmuş olduğunu hissettim. Hafifçe kollarımı yana açıp, başımı geriye atarak esnediğimde karşımda birinin belirdiğini hissettim.
Kollarımı indirerek karşıma baktığımda Özgür'ü görmek ise şaşırtmıştı. Acaba yanlış mı görüyorum diye Pınar'a döndüğümde, neredeyse yere değmiş olan çenesini gördüğümde gerçek olduğuna kanaat getirmiştim.
Siyah bir kazak ve aynı renk bir kot giymişti ve dürüst olmak gerekirse çok çekici görünüyordu. Üstüne giydiği siyah deri ceketi ve dağınık saçları da görüntüsünü tamamlıyordu. Biz bu adama kırgınız. Hayırdır?
Süzdüğümü çok çaktırmadan(!) kollarımı vücuduma sardım. Bakışları anlık olarak kollarımı sardığım bedenime kayınca kaşlarını çattığını gördüm. Ya da bozuk kör gözlerin yine seni yanıltıyor. Öyle demesek?
Bakışlarını gözlerime çevirdi Özgür. "Biraz konuşabilir miyiz Özgür?" dediğinde neredeyse gülecektim. Ben konuşmayı unuttuğunu falan sanıyordum oysa ki.
Başımı onaylarcasına salladım. Pınar'a döndüm, "İstersen bekleme eve dön." Pınar transa geçmiş gibiydi. Yavaşça oturduğu banktan ayağa kalktığında hafifçe silkelenip kendine geldi. Kollarıyla beni kendine çekip sarıldığında ona karşılık verdim.
"Eğer seni üzecek bir şey söylerse hemen beni arıyorsun," dediğinde gülmeden edemedim. "Valla ünlü münlü demem binerim tepesine he."
"Sen merak etme başkan."
Pınar Özgür'e gözlerini kısarak bir bakış atmış ve uzaklaşmıştı. Bu sırada Özgür ayakta dikilmiş her hareketimi dikkatle izliyordu. O konuşana kadar konuşmayacaktım.
Kalktığım yere geri oturdum ve rahat bir şekilde bacak bacak üstüne attım. O da beni izlemeyi bırakıp yanıma oturduğunda denize bakıyordu. Hafifçe boğazını temizledi. "Özür dilerim."
Açıkçası özür dilemesini beklemiyordum. Devam etmesini bekledim.
"En baştan anlatayım en iyisi." Bakışları hâlâ denizdeydi. "Sektörden ayrılacağımı sana söylemeden bir gün öncesi menajerime söylemiştim. Ona söylemem gerekiyordu bazı işlemleri halletmesi için, neyse. Ertesi gün sana söyledim işte biliyorsun zaten." Çaktırmadan onu incelediğimde gergin görünüyordu. Neden bu kadar gerildiğini anlayamamıştım.
"Senden şüphelenerek büyük bir aptallık yaptım evet. Ama sonra anladım ki işin aslı öyle değilmiş. Menajerimle konuşurken biri bizi dinleyip yetiştirmiş olmalı." Derin bir nefes aldı.
Ağzından iki cümleyi zor duyduğum adam, şimdi kendini bana açıklamak için susmak bilmiyordu.
"Sana direkt o sinirle yazınca olanlar oldu işte ama kısa sürede sanırım sana güvenmişim. Birine güvenmek benim için çok zordur ve bu kadar kısa bir sürede ben sana güvendim."
"Sana karşı ilk kez bir hata yaptım ve son olacak. Beni affedebilecek misin?" diye sorduğunda gözlerini bana çevirmişti. Nedense şu anda aşırı masum görünüyordu. Allah'ım ne diyecektim ki ben şimdi? Atla boynuna.
"Özgür bana kısa bir sürede güvenmişsin ama böyle bir olayda ilk suçladığın kişi benim?" Sorarcasına söylediğim bu cümle karşısında başını hafifçe önüne doğru eğmişti.
"Haklısın," dediğinde gerçekten pişman ve üzülmüş görünüyordu. Aptal değildim. Birbirimize karşı bir şeyler hissettiğimiz bariz ortadaydı. Tabii bu ufak bir hoşlantı hatta beğenme gibi bir şeydi. Bu yüzden bana kendini açıklama çabasını anlamıştım ve tabii ki göz ardı etmeyecektim.
"Geç oldu Özgür," dediğimde ayaklanmıştım bile. Ellerimi cebime koyup karşısında dikildim. O da ayaklanmış karşıma geçmişti. "Eve gitmeliyim, görüşürüz."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Haberi | texting
ChickLitOzgurDincer: Bunu kimseye duyurmazsın umarım. (03.42) kirmizibalikgolde: şansına küs. (03.42) OzgurDincer: ? (03.42) kirmizibalikgolde: çünkü ben bir gazeteciyim. (03.43) (görüldü.✓✓) OzgurDincer: Ne? (03.45)