11. bölüm

51 5 7
                                    

yeni yılı yanıp sönen ışıklar eşliğinde kutlayanlar şimdi girdikleri yeni yılda ışıkları sönmüş bir evde oturuyor gibi hissediyorlardı kendilerini. her birinin hissettiği duygular farklı olsa da bugünlerde gürültünün zirve yapacağı yurt sessizlik içindeydi. eski sesli, neşeli hallerine dönebilmeleri için birinin ışıkları açması gerekiyordu.

"birinin ışıkları açması gerekiyor." diye düşünüyordu chan changbin ve jisunga sarılırken. "ışıkları açmalıyım." diye mırıldandığında onu duyan jisung şaşkınca geri çekilmiş ve soran gözlerle ona bakmıştı. chan aklına gelen fikirle canlanmış, gülümseyerek: "hadi eve gidip şu sır gibi kalan yılbaşı hediyelerini verelim!"

changbin, duyduğu şeyle chandan hızlıca ayrılmıştı. "hyung gerçekten mi?! o kadar zor ki kime hediye aldığımı saklamak. oh sonunda be!"

chan hayrete düşmüş vaziyette changbine bakarken jisungtan bir kahkaha koptu.

"hadi bir an önce gidelim de verelim o halde hediyelerimizi." dedi chan. bir süre onlara gülümseyerek baktıktan sonra kollarını iki çocuğun omzuna atarak stüdyodan çıkartmıştı.

chan yurtun kapısı açtığında yüzüne vuran sıcaklıkla bir an kendini gerçekten evine gelmiş gibi hissetmişti. yurda gelmenin de eve gelmiş hissi vermesini seviyordu. gülümsedi, fakat içeriden hiçbir ses duymayışı yüzünü düşürmüştü. "sanırım hediyeleri bugün veremeyeceğiz, herkes uyumuş." demişti çocuklara dönüp. ancak içeri girdiklerinde seungmini salonda otururken bulmaları yanıldıklarını gösteriyordu. dudakları yukarı doğru kıvrıldı tekrar.

seungmin ise duyduğu kapı sesiyle başını kaldırıp gelenlere bakmış ve 3racha olduğunu görünce gözlerini elinde dizi izlediği telefonuna çevirip saati kontrol etmişti. saat çoktan gece yarısını geçmişti bile.

"gelmezsiniz sanmıştım. saat çoktan gece yarısını geçti."

"biz de herkes uyudu sanmıştık, ev oldukça sessiz." demişti changbin onun sözüne karşılık. seungmin onu hafifçe kafa sallayarak cevaplarken chan ve jisung aynı anda konuşmuştu.

"diğerleri nerde?"

"minho eve geldi mi?"

seungmin jisungun sorusuna göz devirmişti direkt. jisung aldığı tepkiyle rahatsızca yerinde kıpırdanmış ve gözlerini seungminden başka bir tarafa çevirmişti. seungminse chana cevap vermek üzere ona bakıyordu.

"hyunjin çizim yapıyor, minho odasında. geldiğinden beri hiç çıkmadı. felix ve jeongin de markete gittiler."

"bu saatte mi?"

seungmin omuz silkerek; "uno oynadık, felix kazanacağını iddia etti, jeongin de onu destekledi ve iddiaya girdik. kaybettiler."

"sen kazandın yani?" chan sorduğunda changbin çoktan kahkahayı patlatmıştı. jisung yalnızca tebessüm ediyordu.

"tabiki chan." demişti seungmin oldukça özgüvenli bir şekilde yerinde daha da dikleşerek.

"hayır anlamıyorum felix asla kazanamadığı bir oyunda nasıl böyle bir iddiada bulunabilir?" kahkahaların arasından soran changbinle birlikte salondaki herkes artık gülüyordu. kapının açılma sesini bile duymamışlardı.

"bu sefer kazanmak üzereydim ama tamam mı?" diyen felixle birlikte daha çok gülmeye başlamışlardı.

"3-1 kaybettin felix. senin yüzünden ben de iddiayı kaybettim."

"en azından bir kere kazandım tamam mı? ayrıca kim dedi sana bana güvenip iddiamı destekle diye. "

jeonginin bir şey demesine fırsat vermeden jisung şaşkınlıkla: "gerçekten hiç kazanamadın mı? sen?!"

limbo Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin