bazen güzel senaryolar, güzel anılar hatta güzel rüyalar insanın kabusu olabiliyor. bunu pek çok kez rüyalarımda deneyimlemiş biri olarak berbat bir his olduğunu söyleyebilirim. kendi hislerim ve jisungla ilgili gördüğüm her mutlu rüyanın sonu ya kabusa dönüyor ya da o kadar mükemmel bir hikayenin içinde oluyoruz ki uyandığımda onun da kabustan farklı olamayacağını fark ediyorum. sonrasında yüreğime saplanan bir sancı, göz pınarlarımdan boşanan yaşlar ve tekrar uykuya dalma silsilesi. tabi o da biraz olsa şanslıysam. eğer şansım o seferlik yoksa en son rüya gibi bir dünya mükemmel ilişki yaşayacağımı canımı daha da acıtan senaryolar, peşi sıra gelen uykusuzluk takip ediyor. tabi sabah da keskin bir baş ayrısı peşimi bırakmıyor.
bu gece de birden bire karanlığa uyanmama ve yanımda jisungu gördüğüm gibi göz pınarlarımdan yaşların boşanmasına sebep olacak temel sebep tam olarak böyle bir rüyaydı. çok mutluydum. ben, biz, o rüyada o kadar mutluyduk ki, birlikte, o şekilde asla bu kadar mutlu olamazdık. bunu bilmek her zaman daha çok canımı yakıyordu. genelde tepkisizce yatakta yatar, adeta bir ölü gibi, gözümü dahi kırpmadan ranzamın bana ait olan tavanına bakardım. bu bir nebze olsa da iyi gelirdi bana. zihnimden tonlarca şey geçerdi fakat baktığım şeyin yalnızca tavan olduğu bilmek bana huzur verir, içimdeki patlamaya hazır volkanı dinginleştirirdi. ama şimdi hiç de öyle olmuyordu. jisunga bakıyordum, hissettiğim şeyler huzurun yanından bile geçmiyordu. içimdeki volkan daha da kaynıyor, yaşlar gözlerimden sicim gibi akıyordu. hıçkırıklarım dudaklarımı zorlarken elimi güçle ağzıma bastırdım. yataktan ses çıkarmadan kalkmaya çalıştım. jisung uyanmazdı biliyordum, uykusu ağırdı onun. fakat chan hyung uyandırmak isteyeceğim en son kişiydi. ilk sebebi çok fazla uykusuzluk çekmesiydi. ikinci sebebi ise onunla bu konu hakkında daha fazla konuşmak istememiştim.
hıçkırıklarımı güçlükle içimde tutarak ortak alana ilerledim. adımlarım savruktu yine de bir yere çarpmamak için ekstra çaba veriyordum. mutfakla birleşik ortak alana geldiğimde koltuğun bir ucunda birinin oturduğunu gördüm. uzun ince bedeni kambur duruyordu. hyunjin olduğunu daha varamadan anlamıştım. ikimizde birbirimizin ağladığını çok sık görmüştük. o yüzden sorun etmeden ilerledim diğer uca da ben oturdum. sessiz hıçkırıklarla ağlamaya başladım. ellerimle yüzümü kapatmış hıçkırıklarımın sesli olarak dışarı çıkmasını engelliyordum. içimdeki volkan patlamış adeta içimi yakarak göz pınarlarımdan sızıyordu. orada öylece ne kadar ağladım bilmiyorum. tek bildiğim zaman kavramını yitirecek kadar olduğuydu. hıçkırıklarım dindiğinde, gözyaşlarımı sildim, başımı kaldırıp etrafıma baktım. hyunjin koltuğun diğer ucunda değildi, gitmişti. şaşırmadım. yalnız bırakılmaya da yalnız kalmaya da alışmıştım. bu durumda tek başıma daha iyi hissedeceğimi düşünüp rahatlamayı bekledim. ama hayır, bu defa öyle olmamıştı. aksine içimde hissettiğim şey giderek büyüyen bir boşluk hissinden başka bir şey değildi. "birine ihtiyacım var. tam şu an birinin yanımda olmasına ihtiyacım var." istemsizce dudaklarımdan dökülen sözleri ben bile duymayı beklemiyordum. şaşkınlıkla hatta daha çok farkındalıkla burnumun sızlamaya başladığını hissettim. ardından gözlerimden yaşlar süzüldü usulca. birini görmek umuduyla etrafa bakınırken hyunjini gördüm. onu gördüğümde yaşlar daha hızlı düşmeye başladı gözlerimden. kendimi kontrol edemeyerek: "hyunjin, gittin sandım. yemin ederim gittin sandım."
fısıltıyla bağırmak nasıldır bilir misiniz? bilmiyorsunuzdur belki. bende pek bilmezdim. ama sessiz tutmaya çalıştığım hıçkırıklarım boğazımı o kadar tahriş etmiş ki sesim ancak fısıltı şeklinde çıkmıştı. aslında bu iyidi çünkü bağırıp herkesi uyandırmak istemezdim. bu cümleyi nasıl bir duyguyla söyledim bilmiyorum fakat iç sesim olan jisung ihtiyaç ve mutluluk hatta belki biraz muhtaçlık ve aşırılık karışımında olduğunu söylüyordu bana. doğru olabilirdi. hyunjinin bakışındaki şaşkınlık iç sesim jisungu doğrular nitelikteydi hatta.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
limbo
Fanfickarmakarışığım ve hiçbir şeyin farkında olmaman üzücü. 🎼"..sana söyleyemediğim tek bir kelimeyle değişeceğini biliyorum..."🎼 -limbo