(8)

207 34 3
                                    

Hi.

İyi okumalar.
________

Chan'ın uykusu o kadar ağır olmadığından uzun süre olmasa da biraz sonra uyanmıştı. Uyandığında Seungmin onun koluna sarılmış, uyuyordu. Güzeldi...

Telefonu çaldığında oflayarak elini komodine uzatmış, telefonu eline alarak arayan kişiyi kontrol etmişti. Changbin arıyordu.

"Efendim." Demişti Chan. "Sana geliyoruz,haberin ola yavrucum."

"Of Changbin bi git ya."diyerek kapatmıştı telefonu. Aklına Seungmin gelmişti. Ona ne söyleyecekti.

Seungmin'in böyle şeyleri sevmediğini biliyordu ve rahatsız olmasını istemiyordu. Bunları düşünürken Seung uyanmıştı çoktan. Chan'ın koluna sarıldığını gördüğü an utanarak geri çekilmişti.

"İyi uyudun mu?" diye sormuştu Chan bir şey bulamayarak.
Sadece kafasını salladı Seungmin.

"Arkadaşlarlarım gelicek birazdan, rahatsız olmazsın değil mi? "

Dediğinde Seung biraz çekinmişti bir şey söylemekten çünkü kalabalık ortam sevmiyordu. "Kaç kişiler?" diye bir garip soru sorduğunu sonradan anlamıştı ama iş işten geçmişti.

"Beş kişiler." Diye cevaplamıştı beklemeden. Seungmin'in cevabı onun için önemliydi. Hatta 'hayır' dese bile arkadaşlarını arayıp gelmemelerini bile söyleye bilirdi.

Seungmin pek kalabalık olmadığını düşünerek "Benim için sorun yok." Demişti sakince. Ama içinde endişe vardı. Uzun süredir arkadaşlık kurmuyor, sosyal hayatıyla ilgilenmiyordu. Bu yüzden garip gelmişti.

Chan da garip bir şekilde bunu anlamış,

"Sana ne sorarlarsa sorsunlar," Deyip beklemişti kısa süre çünkü arkadaşları arasında tek mantıklısı vardı o da Jisung ama o da diğerleriyle bir olup Seungmin'i soru yağmuruna tutarsa diye düşünmüştü. "Ciddiye alma ve takılma."

Diyerek cümlesini tamamlamıştı.
Seungmin bununla azıcıkta olsa rahatlamıştı çünkü en azından yanında Chan olacaktı.

Seungmin daha sonra üstüne beyaz sweat giymiş,kapıda bekleyen Chan'la aşağıya inmişlerdi. Seungmin mutfağa geçmiş, önceden babası evde olmayınca, okuldan aç gelince öğrendiği tarifleri şimdi de yapmıştı. Kısa sürede yemek ve pankek tatlısı hazırdı.

Chan ise o sırada tüm gün eğlenecekleri için sonraya kalmasın diye bilgisayarından şirket işleriyle ilgileniyordu.

Seungmin de dağınık görünmesin diye odaya çıkmış, saçlarını taramış, elini yüzünü yıkamıştı. En son ayna karşısında şeffaf, şeftali özlü dudak nemlendiricisinde gözü takılı kalmıştı.

Sürüp sürmemek arasında takılı kalsa da, kaygılarını yenip ona uzanarak dudağına sürmüştü. Kapı çaldığında fazlasıyla heyecanlanmıştı. Yanlış bir şey yapmasından korkuyordu. Ya arkadaşları onu beğenmezse ya da onlara karşı bir yanlışı olursa? Diye düşünmeden edememişti.

Kapı açılma sesiyle merdivenleri inmiş, Chan'a tek tek sarılan arkadaşlarına bakmıştı. Hepsini yüzünde gülümseme vardı. "Kapı da mı bekleyelim, a ayıp ama Chan." Demişti kaslı gözüken kişi. Chan bana doğru ilerlemiş, geçmeleri için beni de kenara çekmişti.

"Chan, bize evinde birisi olduğunu söylememiştin. Kim bu yakışıklı?"
"Abartma Jisung, arkadaşım."

Demişti Seung'un yüzüne bakarak. Seungmin gerilmişti çünkü her ne kadar beş kişi de olsalar nedensizce korkuyordu. "O zaman sana da merhaba..." Adını bilmediği için susmuştu Jisung.
"Seungmin." Demişti adını söyleyerek.

I Am Always With You •Chanmin°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin