kral tenma ve üç çocuğu; tsukasa, saki ve toya. üç çocuk da doğduklarından beri sıkı eğitimler görüyordu fakat bu maalesef prenses için pek geçerli değildi. saki ne zaman zorlandığını hissetse başı dönüyordu ve olduğu yere bayılıyordu. ilk başta bunu tembelliği yüzünden numara olarak yaptığını düşündüler fakat durum pek öyle değildi. ne kadar doktor çok buldularsa da yine çare bulunamadı, bu yüzden prenses çoğu eğitimden muaf tutulmuştu. eğitimlerin eksikliğinden dolayı bir prenses olmaya ne kadar layık olduğu tartışılırdı fakat kişilik olarak biraz şımarık olmasına rağmen çoğu soyludan daha kibardı.prenses, genel olarak gününün çoğunu odasında dinlenmek zorunda olarak geçiriyordu. çalışmayı bütün hayatı boyunca yatağa bağlı kalmaya yeğlerdi ama yapabileceği bir şey yoktu. prensler ve prensesin odaları olabilecek her olasılık için ekstra korumalıydı, bu yüzden prenses ne kadar odasından çıkıp kaçmaya çalışsa bir şey ifade etmeyecekti.
bütün hayatını odasında geçirdiği için prenses neredeyse hep yalnız kalmıştı. zamanını geçirebileceği şeyler sınırlıydı ve arkadaşı olmadığı için üzgün hissediyordu. yaşlı oda bakıcısından başka konuşabileceği birisi yoktu. saki ne kadar ailesinden daha genç ve arkadaş olabileceği bir oda bakıcısı bulmalarını istese de yaşlı kadının ailesine yakın birisi olması bunu onlara reddettiriyordu. erkek kardeşleri için bu böyle değildi, onlara hizmet etmeleri için yakın zamanlarda iki genç şövalye işe alınmıştı. bu işte pek iyi sayılmasalar da -şövalye mizuki yanlışlıkla prens tsukasa'nın odasına bir büyücü sokturmuştu, neyse ki büyücü pek kötü niyetli sayılmazdı- en azından bir bunaktan daha iyi anlaşabilecekleri kişiler vardı. ayrıca soylu oldukları için ne kadar hata yapsalar da pek umursanmayacaktı.
bir gün saki'ye bakan kadının ölüm haberi geldi. saki birkaç gün kendini boşlukta hissetti, üzülmesi gerekip gerekmediğini bilmiyordu çünkü bu kadından her zaman kurtulmak istiyordu ama yine de sevdiği birisiydi. yaşlı kadının ölümünden birkaç gün sonra saki'ye hizmet etmesi için yeni bir şövalye alındı. saki'nin pek bir fikri yoktu ama abisi ona hinomori ailesinin küçük kızı olduğunu söylediğinde sevinçten havalara uçtu. sonunda gerçekten arkadaş olabileceği birisi vardı, hem de kendi yaşlarında. saki, hinomori ailesinin büyük kızını abisi sayesinde tanıyordu ama küçük kızlarını görmeye hiç şansı olmamıştı. hinomori ailesi, prens ve prenseslerde emeği olan çoğu kişi gibi ailelerinin temellerinde ilişkileri olan soylu bir aileydi.
yeni şövalye ilk geldiğinde saki'yle karşılaşmaları pek saki'nin beklediği gibi olmamıştı. şövalye sadece kim olduğunu tanıtıp geriye kalan ilişkiyi minimumda tutmuştu ve bu biraz saki'yi üzmüştü. diğer şövalyelerin erkek kardeşleriyle arasındaki ilişki gibi arkadaş olabilecekleri samimi bir ilişki istiyordu ama şövalye shiho maalesef ki pek dışa dönük birisi değildi.
saki sırf aralarını yapmak için eskiden şövalyeyi neredeyse hiç çağırmazken şimdi saat başı odasına şövalyeyi çağırıyordu. sürekli dışarı çıkıp hava almaya gidiyordu, bunu yaptığında yanında şövalye de gelmek zorunda kalıyordu ama shiho yine bunu pek takmayıp saki'den uzak bir yerde oturup içeri girmesini bekliyordu.
saki artık daha çok üzülmeye başlamıştı, sonunda arkadaş olabileceği birisi olduğuna inanmıştı fakat her şey nafile. saki, şövalyenin kendisinden pek hoşlanmadığını düşündü ve belki de şövalyeye eski şövalyesine davrandığı gibi davranmaya devam etmesi gerektiğini düşündü. içindeki bir tarafı hâlâ vazgeçmemesi gerektiğini söylüyordu ama saki iyice sıkılmaya başlamıştı. onu odasına çağırmak için uyduracağı bir şey kalmamıştı. diğer şövalyelerle konuşup belki shiho'ya durumu anlatmalarını isteyebilirdi ama shiho muhtemelen şövalyelere karşı da böyle davranıyordu. saki bütün gün onu kendine nasıl açabileceğini düşünüyordu ve gece tam uyumak üzereyken aklına çok zekice bulduğu bir fikir geldi.
saat biraz geç olmuştu ve erkek kardeşleri muhtemelen uyuyordu. shiho'nun da uyuyor olabileceğini düşündü ama odasından bir ışık sızıyordu. saki, shiho'nun odasına ilerledi ve kapısını çalıp açtı. shiho yerde oturmuş birkaç kağıtla uğraşıyordu, shiho'yu ilk defa resmi kıyafetler giymeden görmüştü.
"geceliğin çok sevimli!"
"ah- hayır! burada ne işiniz var prenses? uyuyor olmanız gerekmiyor muydu?"
shiho hemen telaşlandı ve kızardı, gecelikli bir şekilde prensese görünmek istediği en son şeylerden biriydi."evet, uyumam gerekiyordu... ama saatlerdir hiç uyuyamadım! bir şeylerden korkuyormuş gibi hissediyorum ve uyuyamazsam daha çok hasta olurum!"
"size ilaç getireceğim."
"ilaç istemiyorum!"
"ama-"
"odama gel."
"ne..?"
"yalnız olmak beni korkutmaya başlattı, odama gelemez misin?"
"bu pek benim işim değilmiş gibi hissediyorum..."
"emrediyorum!"shiho, saki'nin bu sözüyle birlikte odasına gelmek zorunda kaldı. hâlâ gecelikleriyle olduğu için kendini çok garip hissediyordu ama saki ona sevimli dediği için değiştirmeyi pek istemiyordu. saki'nin odasına geldiğinde nasıl durması gerektiği konusunda baya endişelendi ama saki onun karşısında çok rahat gözüküyordu. saki yatağına oturdu,
"sen de otur."
saki'nin söylediği her şey shiho için emir niteliği taşıdığından yapmak zorundaymış gibi hissediyordu, o yüzden dediği gibi yaptı.saki bir anda her şeyi anlatmaya başladı,
"peki... sen bu işe alınalı çok zaman olmadı biliyorum ama sana yakınlaşmaya çalıştığım her zaman beni reddediyormuşsun gibi hissediyorum! bu zamana kadar odama doğru düzgün hiç bir şövalyeyi çağırmadım bile ama yalnız olmaktan o kadar sıkıldım ki seni sürekli çağırıp duruyordum. yine de beni görmezden gelmeye devam ettin! sadece seninle arkadaş olmaya çalışıyordum çünkü o zaman artık yalnız olmayacağım ve daha az sıkılacağım!"saki bunları söylediği anda shiho giderek daha çok kırmızılaştı, ne söyleyeceğini bilemedi.
"u-uh... ben çok üzgünüm gerçekten, böyle şeylere pek alışık olmadığım için ve biraz şey..."
"açıklamaya ihtiyacım yok! sadece seninle iyi geçinmek istiyorum."
"siz nasıl isterseniz..."
saki suratını astı.
"hâlâ çok resmi... neyse, bunları zamanla aşacağız. gerçekten çok uykum var."
shiho, saki'nin uzanması için yataktan kalktı ve yatağın yanındaki koltuğa oturdu.
"hm? neden kalktın?"
"uyumayacak mısınız?"
"yanıma gelmeyecek misin?"
"ah- hayır... lütfen, bu kadarını yapamam."
saki iç çekti,
"peki..."
prenses hemen uyudu, şövalye de onunla birlikte uyuyakaldı.şövalye belinin tutulduğunu hissedip gecenin yarısında uyandı ve prensesin odasında uyuyakaldığını fark etti. karanlıktan odada pek bir şey gözükmüyordu ama prensesin uyurken nasıl gözüktüğünü görmeyi kesinlikle isterdi. koltuktan kalkıp kendi odasına gitmek için prensesin odasından çıktı. uzun koridorda prens toya'nın odasından çıkan tanıdık bir silüet gördü. ikisi de bir anda telaşlandı.
"şövalye akito..? bu saatte burada ne işiniz var..?"
"asıl senin ne işin var???"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
project sekai oneshots
Nouvellestek bölümlük project sekai ship hikayeleri multishipperım ve sevdiğim shipler hakkında yazıyorum !!gorefics 020923