I Don't Forgive You

400 32 274
                                    


Anca pazar gününe yazabildim iyi okumalar...

___________________________________________

Chuuya'dan

Daha sabah bile olmadan, kargalar bokunu yemeden önce kalkmıştım.
Niye mi?

Çünkü Tecchou'nun telefonuna acil konuşmaları gerektiğini bildiren bir bildirim gelmişti de ondan. Tabiki o bildirimde bizzat Jouno'dan gelmişti.

"Neden bu kadar erken gitmemiz gerekiyor? Birkaç saat sonra konuşsak olmuyor muymuş?"

Üstümü giyerken konuşmuştum.
"Bilmiyorum ki, acil olmasa bu saatte yazmazlardı heralde. Hem yanımızda profesörlerden birini getirmemizide söylediler."

"Ne diye emir veriyorlarsa! Yüzsüzler."

"Uzatma da hızlı ol. Diğerlerine ve Fukuzawa-san'a da yazdım onlar da aşağıya inmişlerdir."

Dışımdan bir "of" çekip ceketimi düzelttim ve son olarak da asamı cebime atıp Tecchou'yla çıktım.

Sahi bizimle ne konuşacaklardı?
Düşüncem ayinin erken olacağıyla ilgiliydi. Yoksa bu kadar erken çağırmalarının başka bir sebebi olamazdı değil mi?

"Sonunda geldiniz çocuklar. Herkes burda mı?" Fukuzawa yanında Mori-san'ı da getirmiş eksik var mı diye kontrol ediyordu.

Nikolai, Ranpo ve Atsushi buradaydı. Kouyou ve diğerlerini çağırıp, bu saatte uyandırma gereği duymadık zaten iki tane profesör vardı yanımızda.
Ayrıca ne kadar az dikkat çekersek o kadar iyiydi.

"Evet profesör, gidebiliriz."
Tecchou'nun onayıyla hepimiz bize verilen buluşma adresine doğru yola koyulduk. Ne fazla uzak ne de fazla yakın bir yerdi, gitmemiz de fazla uzun sürmemişti zaten.

"Nerede bunlar?" Nikolai kollarını birbirine bağlamış sabırsızca sormuştu.

"Bilmiyorum saat geldi, burada olmaları lazım."

Sonunda karşımızda beliren üç bedenle geldiklerini anlamış olduk.
Seçtikleri yet çok ıssız görünüyordu. Biz dışında kimsecikler yoktu.

"Geciktiğimiz için kusura bakmayın." Yanımıza geldiklerinde Jouno af dilemişti.

Yanında da Dazai ve Fyodor vardı. Ben ona bakıyordum fakat beyefendi benim tarafıma dönmeye bile cesaret edemiyordu anlaşılan. Çünkü sadece profesörlerin olduğu kısma bakıyordu.

"Ah, önemli değil. Siz öğrendiklerinizi anlatın yeter."

Fukuzawa böyle deyince Dazai lafı ele alıp konuşmaya başlamıştı:
"Tabiki~ öncelikle ayinin en yakın dolunayda yapılacağını öğrendik. Ki bu da iki gün sonra demek."

"Bu- çok erken. Henüz bazı büyücülerden cevap bile almamıştık."

Bu seferde Fyodor konuşmuştu:
"Biliyoruz fakat kurban bulunduktan sonra bu işi daha fazla geciktirmek istemiyorlarmış."

"Ayrıca her şeyi zaten öncesinden ayarlamışlar bile." Dedi Jouno.

"Oh, yani iki gün sonra olduğuna göre..."

"Evet Fukuzawa-san, en geç yarın kurbanı almaya gelirler."

Dazai'in sözü içime işlemişti. Yarın ne demek? Mori-san'ı gerçekten seviyor ve değer veriyordum ve daha planı bilmeden onu ellerine mi verecektik yani?

"Planımız nedir peki?" Eğer bir şey yapacaksak ve en önemlisi birlikte yapacaksak hepimizin bilmesi gerekiyordu değil mi?

"Plan şu" dedi Jouno bizim tarafımıza dönerek ve devam etti:
"Mori-san'ı ellerine vereceğiz. Sonrasında ayin günü ise dolunay gökyüzünde belirmeden planlarını suya düşüreceğiz."

Hogwarts //soukoku//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin