My Father's Problem

373 34 263
                                    

İyi okumalar herkese...

___________________________________________

Flashback

"Fukuzawa! Ne oluyor orada?!" Endişeliydim. Olduğu yerde durmuş yere bakıyordu. Sanırım arkadaşlarımızdan birini veya birkaçını daha feda etmek zorunda kalmıştık.

Fukuzawa'nın belki çok fazla arkadaşı vardı ölüp onun yarasına tuz basabilecek fakat yine birçok arkadaşı vardı hayatta kalıp, onun yaralarını sarabilecek.

Ben ise sadece ona sahiptim beni anlayabilecek. O yüzden de ona bir şey olmasını asla istemezdim.

Hemen yanına koştum onun. "Ne oldu burada-" yerde yatan Fuku ve karısını görmüştüm. Fukuzawa ile çok yakınlardı, hatta ben gelmeden önce bile ikisinin dost olduğunu söyleyebilirim.
Onun adına ne kadar üzülüyor olsamda şuan savaşın ortasındaydık ve böylece ayakta dikilip kalması onun için hayra alamet değildi.

Artık ortalıktan çıkması gerekiyordu.
"Elise-chan! Fukuzawa'yı götür buradan!" Yeteneğim olan Elise'ye emir verdikten sonra Fukuzawa'nın gitmemek için ikazlı hareketlerini umursamadan yollamıştım onu.

Bu halde savaşırsa, gümüş tilki olmaktan çıkar karanlığa bürünürdü, tıpkı benim gibi...

"Hey! Buraya baksana" ön saflarda savaşan birine dönmüştüm. Fukuzawa'yla çocukluğundan beri arkadaş olan biriydi. Sanırım adı Fukuchi idi?

Elinde ki asayla harikalar yaratırken birinin ölüsünü daha yere atıp bana döndü. "Ne var?"

"Ölüm yiyenler'in lordunu gördün mü hiç savaşırken?" Onu bulmam gerekiyordu kesinlikle. Eğer onu öldürürsem her şey biter, ölüm yiyenler geri dönerdi.

"Kendini bir bok sandığı için savaşmıyor. Güya lider olacak ya, en ileride oturmuş olanları izliyor sadece."

Yapacağım şey belliydi. Eski bir ölüm yiyendi sonuçta ben, herkeste beni tanırdı. Onlara ihanet etmiştim belki ama yine de beni aralarına alacaklarına eminim.

Çünkü nedensiz bir şekilde voldemort beni yanında istiyordu. Hatta beni öldürmemelerini bile emretmişti onlara.

Fukuchi'ye hiçbir şey söylemeden ölüm yiyenler'in saflarına doğru hareket ettim. Arkamdan "aptal mısın nereye gidiyorsun!?" Diye bağırışlarını duysamda umursamadan devam ettim.

"Oi Mori! Ne oldu kaybedeceğinizi anlayınca geri mi dönmeye karar verdin?"

"Çekil önümden Roger. Lordla konuşmam gerek."

Roger boynumu sıkıp beni havaya kaldırarak: "biz de enayiyiz ve bir hainin lordumuza yaklaşmasına izin vereceğiz he?" Demişti.

Biraz daha böyle devam ederse tamamen soluğum kesilecekti. "B-bıra-" ben daha bırak diyemeden voldemort gelmiş ve asasını onun kalbine sokmuştu bile.

"Emir dinlemeyen kullara böyle olur işte, anladın mı Mori?" Son kısmı bana bakarak söylemişti.

"Lordum sizinle konuşmam gerekiyor." Tabiki de böyle bir taktik izleyecektim. Yoksa imkanı yoktu onu adil bir savaşta yenmemin.

Hogwarts //soukoku//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin