Çağla Boranel
✮
"Seninki geldi yine." dedi hemen yanımda duran Hafsa. Ona baktım.
"Benimki?"
"Şu adam işte. Müşahede odasında. Doktor bekliyor." dedi. Anlamadığım için kaşlarımı çattım. O arada Hafsa aldığı dosyaları göğsüne bastırdı. "Gir de bak." dedikten hemen sonra da yanımdan ayrıldı. O gidince müşahede odalarına baktım. sonra ilerledim. Bu gece çok kalabalık değildi acil. O yüzden tek başına bir yatakta oturan adamı görmekte zorlanmadım. Arkası dönüktü ama yine de ilerledim ona doğru.
Çok gelmiyordu ama her ay en az iki kere uğrardı.
Bir insan hastanenin nasıl müdavimi olabilirdi anlamıyordum. Hep acil saatlerinde geliyordu ve genelde pansuman yaptırıyordu. Sadece bir kere ateşi çıktığı için gelmişti, onda da iğne yapıp göndermişlerdi.
"Sizi buralarda çok görüyoruz." dedim karşısına geçtiğimde. Kafasını kaldırıp bana baktı. Hafifçe gülümsedi.
"Bu sefer kendim ettim kendim buldum." derken elini kaldırdı. Eline sarılı bez parçasını gördüm. Kandan yoğunlaşmıştı rengi.
"Ne oldu?" dedim hızlıca küçük tekerlekli masayı çekerken.
"Bardak kırıldı." dedi. Derin bir nefes aldım.
"Elinizde mi?"
"Evet."
"Nasıl oldu?"
"Sıkıyordum kırıldı."
"Ne?" dedim şaşkınca. Hafifçe gülümsedi.
"Çağla değil mi?" dediğinde gözlerim biraz daha büyüdü.
"Sapık değilim. Başka bir doktor söylerken duymuştum geçenlerde." dedi. Derin bir nefes aldım ve elindeki bezi aldım. sonra avucuna baktım. Büyük bir kesik vardı.
"Bardak nasıl kırıldı böyle? Avucunuzdan kendiniz mi çıkarttınız?"
"Evet. Birkaç parça daha var, hissediyorum ve acıyor." dedi. Derin bir nefes daha aldım. Sonra hızlıca temizledim avcunun içini.
"Stresliydim, fark etmemiştim." dedi. Ona baktım gözlerimin üstünden. Zaten yüzüme bakıyordu.
"Çok fazla pansumana geliyorsunuz." dedim.
"Fark ettiniz sanırım?"
"Evet. Fark edilmeyecek gibi değil." dedim. Güldü.
"Çok stresliyim."
"Bu kadar stres hayatınız için hiç iyi değil. Sürekli kendinize zarar veriyorsunuz. Psikoloğumuz gerçekten iyidir, bir randevu alabilirsiniz." dedim.
"Anlatıp rahatlatılacak bir sorunum yok."
"Ne o zaman?" dedim bir anlık merakla. Sonra durdum ve hızlıca kafamı çevirdim. İşime devam ederken cevap vermediği birkaç saniye gergindim ama sonra rahatladığımı fark ettim. İnsanlara bu kadar derin sorular sormazdım.
"Bir kız kardeşim var." dedi birden. O arada kafamı kaldırıp ona bakmadım çünkü sormamam gerekiyordu en başta. "Kayıp." dediğinde ise tüm dikkatim çekildi ona. Bir saniye kadar yüzüne baktım ama sonra pansumanına devam ettim.
"Bugün doğum günü." dedi.
"On aralık?"
"Hayır. Saat gece yarısını geçti. On bir aralık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VURGUN
Teen FictionKız kardeşini beş senedir arayan Yekta içindeki bütün öfkeyi kendine isteyerek ya da yanlışlıkla zarar vererek kusmaktadır. Kanla uğraşmaktan hoşlanmaıdğı için de sürekli kendini hastanede bulur ve acilde çalışan hemşire Çağla'ya karşı gün geçtikçe...