Yekta Bozgun
✮
Mesajıma herhangi bir cevabın gelmesi saatler sürdü. Ama en sonunda saat dokuzda Çağla'dan gelen bir 'Bir saat sonra bitiyor nöbet.' mesajı alabilmiştim. Ona cevap vermeden evden çıktığım gibi arabaya giderken derin bir nefes almıştım.
Çağla beni öpmüştü.
Bütün gece uyumamış olmam çok da garip değildi yani.
Uras veya Alperen'le konuşmamıştım. DNA testi hakkında bile konuşmamıştım. Bütün geceyi eve geldikten sonra salonda oturarak geçirmiştim. Üstümdeki kıyafetleri evden çıkmadan hemen önce değiştirmiştim. Şirkete geçip öğlen birdeki toplantıya da gitmem gerekiyordu ama ben gitmesem de büyük bir dert olmazdı. Babam ayarlayabilirdi. Umurumda değildi.
Çağla beni öpmüştü.
Eski sevgilisiyle alakalı zırvaladığı şeyler ciddi anlamda umurumda değildi. bunu enine boyuna konuşmak istiyordum. Niye öpüştüğümüzü, bir daha olup olmayacağını ve her bir detayı konuşmak istiyordum.
Normal hayatımda böyle biri değildim. Kadınlar konusunda uzun uzun konuşmayı da kadınlarla konuşmayı da tercih etmezdim. Uras veya Alperen hemşire lafını her açtıklarında da ustalıkla kapatmıştım zaten. En son Asel'le konuştuğumuz gün Uras gidince Alperen sormuştu ve bir şey olmadığını söylemiştim.
O zaman öpüşmemiştik çünkü.
Hastaneye vardığımda kapıdaki arabaların arasından birinden yer bulup arabayı park ettim. Arabadan inip hastaneye doğru ilerlediğim sırada arkamdan bir ses duydum.
"Hop!"
Bana denildiğini pek düşünmesem de her ihtimale karşı kafamı çevirdim. Ambulans yerini falan işgal etmiş olabilirdim sonuçta. Her şey olabilirdi, acil hastası olan biri bile olabilirdi. O yüzden çevirmiştim kafamı.
Bana doğru yürüyen adamı görünce "Bana mı seslendiniz?" dedim. Adam karşıma geçti. Birkaç adım mesafe bırakmıştı aramızda.
"Sana dedim." dedi. Uzun boyluydu. Benim kadar olmasa da uzundu. Suratını kaplamış simsiyah sakallarının altında teni de hafif esmerdi. Saçları dağınıktı ve gözleri yorgun duruyordu.
"Buyurun?" dedim adamın sizli hitabı tercih etmemiş olmasına rağmen.
"Ne işin var burada?"
"Anlamadım?"
"Soru sordum cici çocuk, ne işin var burada?"
Cici çocuk.
Bunu bana annem bile kullanmazdı sanırım.
"Sana ne birader?" derken tek kaşımı kaldırdım. Alperen kadar hızlı parlayan biri değildim. Uras gibi iradesiz biri değildim. Sakindim çoğu zaman. Kardeşlerim hariç hiçbir konuda sinirlenmezdim. Kavga eden biri değildim.
Ama bu zırt herif karşıma geçip bana cici çocuk dedikçe de sakin duramazdım, kendimi biliyordum.
"Bana ne mi?"
"Aynen."
"Pek bir İstanbul beyefendisisin maşallah. Cici takımını kirletmeyelim, bir daha görmeyeyim seni buralarda." dedi. Birkaç saniye baktım suratına. Sonra sırıttım.
"Kirletsene, yarağım."
"Ananı sikerim senin bebe, doğru konuş benimle!" dedi. Ona doğru bir adım attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VURGUN
Teen FictionKız kardeşini beş senedir arayan Yekta içindeki bütün öfkeyi kendine isteyerek ya da yanlışlıkla zarar vererek kusmaktadır. Kanla uğraşmaktan hoşlanmaıdğı için de sürekli kendini hastanede bulur ve acilde çalışan hemşire Çağla'ya karşı gün geçtikçe...