Çağla Boranel
✮
Baver: Çağla.
Saatler önce atılmış mesaja bakarken derin bir nefes aldım.
Çağla: Efendim?
Baver: Akşam yedide İstanbul'da olacağım.
Aşırı geç cevap verdiğim mesaja saniyesinde gelen cevapla gözlerim büyüdü.
Baver: Hastanenin adını söyle.
Çağla: Neden geliyorsun İstanbul'a?
Baver: İşim var.
Baver: Seni de göreceğim.
Birkaç saniye düşündüm. En sonunda kaçmanın anlamı olmayacağını düşünerek hastanenin adını mesaj attım ona. Sonra da nöbet saatim yaklaştığı için üstümü giyindim hızlıca. Sonra da uzun süredir takmadığım yüzüğü bulmak için takılarımın olduğu küçük kutuyu açtım. İnce alyansı bulduğumda derin bir nefes aldım. birkaç saniye boyunca aynada kendime baktım. yüzüğe baktım. içine işlenmiş Ç&B yazısına baktıkça içim daraldı. Hemen takmak istemedim o yüzden. Cebime attım. Evden çıkıp otobüsle hastaneye geçerken müzik bile dinleyemedim.
Akşam yedide İstanbul'da olacaktı.
Sadece iki saat kalmıştı.
Hastaneye girip hemşire odasına ilerledim. Eşyalarımı dolaba bırakırken Baver'e mesaj attım.
Çağla: Gelmeden mesaj at, ayarlamaya çalışayım kendimi.
Baver: Tamam.
Benim başıma patlamaması gereken bu saçmalığın birden İstanbul'a gelen Baver yüzünden tam da suratıma patlayacağına inanılmaz derecede emindim. Olmamalıydı bu. Zamanında iki adam annemi sevdi diye şimdi bana niye bir sorumluluk biniyordu da hiç tanımadığım bu herifle evlenmek zorunda kalıyordum anlamıyordum.
Bunlar çok eskide kalması gereken şeylerdi.
Nasıl bana denk geliyordu?
Hemşire odasından çıkıp laboratuvara ilerledim. Dün Yekta'nın bıraktığı DNA testini sordurdum. Çalışanlardan biri çıktığını söyledi ama bana vermeyeceklerinden telefonumu açıp Yekta'ya bir mesaj attım.
Çağla: Yekta selam, Çağla ben. Senin DNA testi çıkmış. Bana vermiyorlar ama gelip alabilirsin. Haberin olsun.
Mesajım hemen görüldü olmadı. Ben de beklemeden telefonu cebime sokup acile ilerledim.
İki buçuk saat boyunca gelen hastalarla uğraştım. Birkaç kişiden aldığım kanlar, birkaç kişiye yaptığım iğneler derken işin sonunda çayımı alıp molaya çıkmıştım bile saat sekize gelirken. O arada telefonumu açacak zamanım oldu. İki mesaj vardı. Biri kırk dakika önce diğeri de on dakika önce atılmıştı.
Baver: On beş dakikaya hastanedeyim.
Yekta Bozgun: Geliyorum.
İki mesajı da açmadım. Son görülmem değişsin istemedim. Baver'den kaçabildiğim kadar kaçmayı planlıyordum.
Kimseye söyleyemediğimden Hafsa'dan falan yardım da alamıyordum.
Utandığımdandı biraz. Kimse annemin yaşadığını bile bilmiyordu. Öyle güzel yok saymıştım ki hayatımla alakalı her şeyi böyle bir durumda bulunmak çok rahatsız ediyordu beni şu an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VURGUN
Teen FictionKız kardeşini beş senedir arayan Yekta içindeki bütün öfkeyi kendine isteyerek ya da yanlışlıkla zarar vererek kusmaktadır. Kanla uğraşmaktan hoşlanmaıdğı için de sürekli kendini hastanede bulur ve acilde çalışan hemşire Çağla'ya karşı gün geçtikçe...